Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Gezi direnişinin olası ekonomik etkileri (2)

    Fatih Özatay, Dr.08 Haziran 2013 - Okunma Sayısı: 1102

    Türkiye hakkında politik risk algılaması artacak. Bu algılama kimi dönemler azalacak, kimi dönemler yükselecek ama sonuçta hep bizimle olacak.

    Gezi direnişinin ekonomimiz üzerindeki olası uzun dönem etkilerini perşembe günü tartışmaya çalıştım. Bu direnişin Türkiye’de özgürlüklerin serpilmesine yol açması ve siyaset yapma biçimini değiştirmesi olasılığı var. Farklı bir ifadeyle, aksak bir demokrasiden özgürlükçü bir demokrasiye geçiş sürecini tetikleyebilir bu direniş. Bu durumda, Türkiye ekonomisinin bir üst lige çıkması, yani zengin ülkelerin refah düzeyini yakalaması, daha adil bir gelir dağılımına ve daha temiz bir çevreye kavuşması olasılığı da var demek. Umarım gelişmeler bu yönde olur.

    Direnişin kısa dönemli etkilerini kestirmek ise daha zor. Çünkü çok fazla belirsizlik var. Yetkililerden ve çevrelerindekilerden farklı açıklamalar geldi bugüne kadar. Bunlardan bir kısmı, çoğu gözlemcinin neredeyse görüş birliği içinde olduğu olayların arkasındaki temel nedenlerin yetkililer ve çevrelerindekiler tarafından anlaşılmadığına ya da anlaşılmak istenmediğine işaret ediyor. Komplo teorilerine başvurmak, olan bitenin arkasında dış güçleri ya da içerideki darbe heveslilerini aramak gibi eğilimler göze çarpıyor. Bu tür bir görüşün hâkim olması, Türkiye’yi çalkantılı bir döneme sokabilir.

    Çalkantı derken sürekli bir çalkantıdan söz etmiyorum. Mesela şu ya da bu biçimde olayların yatıştığını düşünelim. Açık ki bu kadar geniş çaplı bir direnişe yol açan temel nedenlere işbaşındakilerin gözlerini kapamaları, onları ortadan kaldıracak adımları atmamaları anlamına gelir. Bu durumda olayların yatışması, Türkiye ekonomisini izleyenlerce ne ölçüde sürdürülebilir bir sakinlik olarak yorumlanacaktır? Bu direniş başlamadan önce böyle bir direnişin olabileceğini düşünen var mıydı? Yoktu. Oysa şimdi ortada bir örnek var. Olabiliyor ve olmasına yol açan nedenler var demek ki. Nedenler ortadan kalkmadıkça her an yeni bir direniş olma olasılığının gündemde asılı kalması anlamına gelir bu durum.

    Politik risk algılaması
    Analiz doğruysa piyasalar açısından anlamı şu: Türkiye hakkında politik risk algılaması artacak demektir. Bu algılama kimi dönemler azalacak, kimi dönemler yükselecek ama sonuçta hep bizimle olacaktır. Bu, belirsizliğin olmadığı döneme (direniş öncesine) kıyasla daha yüksek faiz ve daha değersiz lira (daha yüksek kur) anlamına gelir. Daha önemlisi, ekonomiye duyulan güvenin daha az olması, dolayısıyla yurtiçinde daha az yatırım yapılması beklenir. Aynı ortam Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin kalitesini de etkiler; doğrudan yabancı yatırım hevesi azalır. Risk algılamasındaki değişikliklere paralel olarak bu söylediğim etkilerin şiddeti de değişir; kısaca oynaklık yükselir. Unutmamak gerekiyor: Ortada Türkiye için iki risk daha var. İlki Suriye: Reyhanlı benzeri olaylar tekrarlanır mı? İkincisi, sadece Türkiye için değil tüm yükselen piyasa ekonomileri için risk: ABD Merkez Bankası beklenenden önce parasal sıkılaştırmaya ve faiz yükseltmeye başlar mı?

    Direnişin arkasındaki nedenlerin doğru okunabilmesi ve bu nedenlerin giderilmeye çalışılması halinde ise hem istikrar bozulmaz hem de uzun dönem açısından girişte söz ettiğim olumlu sonucun gerçekleşmesi olasılığı çok yükselir. Bu durumda herkesin kazanacağı açık. Hadi, öyleyse...


    Bu köşe yazısı 08.06.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır