Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Gezi direnişinin olası ekonomik etkileri (1)

    Fatih Özatay, Dr.06 Haziran 2013 - Okunma Sayısı: 1789

    Gezi direnişi, demokrasimizin önünde kalan engellerin ortadan kalkması sürecini tetikleyebilir.

    Gezi Parkı’nda çevreci duyarlılıkla başlayan, kullanılan demokratik hakkın şiddetle bastırılmaya çalışılması sonucu özgürlük ve demokrasi talebine dönüşen gösterilerin ekonomimize ne gibi etkileri olacak? Açık ki zor bir soru. İki boyutta incelemek gerekiyor: Kısa vadeli ve uzun vadeli. Uzun vadeli olası etkileri tartışmak, kısa vadeli olası etkileri tartışmaya kıyasla daha kolay. Bugün göreli olarak daha kolay olanı seçiyorum.


    Uzun vade açısından bakıldığında mevcut ekonomik durumumuzun tatmin edici olmadığını defalarca bu köşede dile getirdim: Zengin ülkelerin refah düzeyi ile bizim refah düzeyimiz arasındaki fark otuz yıl önce neyse bugün de yaklaşık o düzeyde. Hadi, haksızlık yapmayayım; şimdi ‘bir milim’ daha iyi bir durumdayız ama ‘bir milim’, fazla değil. Uzun uzun rakamlar, grafikler ya da tablolar verecek değilim. Arşivde çok sayıda bu tür yazım var, bakılabilir.


    Bu sevimsiz durumun temel nedenlerinden biri demokrasimizin yeterince gelişmemiş olması. Özgürlüklerin bir türlü serpilememesi. Bu tür aksak demokrasiler, özgürlüklerle aralarına mesafe koydukları, bazen de bu mesafeyi çok uzun tuttukları için ekonomik kalkınmaya yeterince destekleyici olamıyorlar. Bu tür rejimler altında elbette büyüme oluyor, büyük yatırımlar yapılıyor, ortalık inşaat şantiyesine dönebiliyor, falan. Ama büyüme sürdürülebilir olmuyor. An itibariyle dünyanın bilmem kaçıncı ekonomisi olsanız da kişi başına gelir düzeyinizi yaklaştıramıyorsunuz zengin ülkelerin düzeyine. İşler iyi gidip biraz o ülkelere yaklaşır gibi olsanız bile bir yerde tıkanıyorsunuz. Gelir dağılımının daha adil olmasından, çevreye dost bir ekonomi oluşturmaktan söz bile etmiyorum.


    Zira yeteri kadar özgürlük yoksa yaratıcı olunmuyor, yeni düşünceler serpilemiyor. İcat yapmaktan, nasıl yenilik yaparım, daha verimli nasıl olurum diye düşünmektense rant peşinde koşmak daha kârlı ve daha az zahmetli hale geliyor. Herkes böyle davranmıyor ama genel bir eğilim haline gelebiliyor. Oyunun kuralları ikide bir değişiyorsa yatırım açısından elverişli bir ortam sunamıyorsunuz yatırımcıya. Eleştiri kültürü gelişmediğinden yanlış projelere saplanıp kalınabiliyor ya da öncelikler hatalı saptanabiliyor. Zaten yetersiz olan insan sermayesinin bir kısmını kullanmıyorsunuz; çünkü bazı insanlar ‘ötekiler’ oluyor.


    Tüm olana bitene rağmen Türkiye belli bir demokrasi birikimi olan bir ülke. Gezi direnişi, demokrasimizin önünde kalan engellerin ortadan kalkması sürecini tetikleyebilir. Siyaset yapma biçimini de değiştirebilir. Böyle bir olasılık var. Bu olasılık ne kadar yüksek, bilemem. Yüksek olmasa bile, böyle bir olasılığın varlığı da güzel. Bir umut var demek Türkiye ekonomisinin bir üst lige çıkması, yani zenginlerin refah düzeyini yakalaması, daha adil bir gelir dağılımı, daha temiz bir çevre için. Kısaca insanlarımızın daha mutlu olmaları için.


    Peki, kısa dönemde neler olabilir? Kolay değil yanıtı; biraz düşünmek gerekiyor. Gelecek yazımda ele almaya çalışacağım.


    Bu köşe yazısı 06.06.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır