Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Geçen gün hayatımda ilk kez bir neoliberalle karşılaştım

    Güven Sak, Dr.09 Nisan 2013 - Okunma Sayısı: 2711

    Arsa rantının getirisi, girişimcileri erken yaşta hayat yorgunu ve de rahat vurgunu yapıverir.

    Ben geçen gün hayatımda ilk kez bir neoliberalle karşılaştım. Orta Avrupalıydı. Rusya’da petrol işinden para kazanmıştı. Şimdi Türkiye’de arsa işine nasıl girebileceğini hesaplıyordu. Ondan sonra, petrol işi neyse, arsa işinin de öyle olduğunu düşünmeye başladım. Gelin bakın neden böyle düşünüyorum.

    Radikal bu günlerde son derece önemli gazetecilik başarılarına imza atıyor. Ömer Erbil’in, Serkan Ocak’ın, Elif İnce’nin kentsel garipliklerle ilgili haberlerini izliyor musunuz? Bence izleyin. Son yıllarda, İstanbul’da verilen imar izinlerindeki emsal artışlarının oranı evvelki günkü gazetedeydi. Buna göre İstanbul’da son yıllarda emsal iki katından fazla artmış. Bu ne demek? Gayet açık. İstanbul’un belediyeleri arsa rantında ipin ucunu son yıllarda iyice kaçırmışlar demek. Geçenlerde Sayın Başbakan’a bile, -ki bu işleri bilir- “Yok artık, torunlarımız bizden hesap sorar” dedirttiler zaten. Türkiye, faiz rantı belasından Kemal Derviş-Süreyya Serdengeçti ikilisi sayesinde kurtuldu. Ama yerini hemen bu arsa rantı belası aldı. Faiz rantı haram iken, arsa rantı helal oldu.

    Türkiye’nin petrolü olmaması, Türkiye için bir şanstı. Yoksa bu kurumsal gelişme düzeyinde Norveç gibi olmayacağımıza göre, olsa olsa Nijerya filan gibi olurduk. Ama biz Allah’a şükretmemiz gerekirken, ne yaptık? Petrolün yerine arsayı koyuverdik. İşe, İstanbul’dan başladık. Son on yılda ise işin suyunu çıkardık. Arsa işi iki açıdan petrol işine benzer. Birincisi, her iki işin de bir karanlık yüzü vardır. Aynı o büyüklerimizin “Çok laf yalansız; çok mal haramsız olmaz” sözündeki gibi. İdari kararlarla emsali değiştirmeden, imar düzenlemeleri aynı kalarak, arsa işinden para kazanılmaz. Belediye ve bakanlık işin içine girmeden, rant olmaz. Bu bir.

    İkincisi, her iki iş de ülke ekonomisi açısından bakıldığında, bir nevi lanete benzer. Arsa işi ya da petrol işi yaygınlaşırken herkes kısa yoldan köşeyi dönmek ister. Kimse öyle inovasyonla, girişimcilikle filan uğraşmak istemez. İleri teknoloji kimseyi ilgilendirmez. Sanayiciler inşaatçı olur. Parayı gittigidiyor.com’dan kazanıp, arsa işine girilir. Arsa rantının getirisi, girişimcileri erken yaşta hayat yorgunu ve de rahat vurgunu yapıverir. Nasıl topraktan daha fazla petrol çıkardıkça sanayiniz ölürse; arsadan daha fazla rant çıkardıkça da sanayinizi kaybedersiniz. Bir nevi Hollanda sendromu (Dutch disease) yani.

    Belediye ve bakanlık işin içine girmeden rant olmaz. Nasıl olmaz? Mesela emsal, arsa işinin özüdür. Bir metrekare arsanın üzerine kaç metrekare kapalı alan inşa edebileceğinizi belirten katsayıya emsal denir. Emsal 8 ise bin metrekareye sekiz bin metrekare inşa edersiniz. Ne olur? Arsa sahibinin kazancı katlanır. Şehir göğe doğru yükselir. Yeşil alan azalır. Nüfus giderek yoğunlaşır. Trafik sıkışır. Buradan bir eğilim çıkartmak mümkündür: Emsal arttıkça, arsa sahibinin bireysel kazancı ile birlikte, o emsal artışı ile aratacak nüfus yoğunluğuna kaliteli bir kent yaşamı sağlamak için katlanılması gereken sosyal maliyet yükselir. Faturasını hep birlikte ödediğimiz bir maliyet, bir başkasının cebine kişisel kazanç olarak aktarılır. İşte buna arsa rantı denir. Bunu vergilendirmemek, dizginlememek ayıptır. Günahtır. Ama her gün yapılan tam da budur.

    Belediye ve bakanlık işin içine girmeden rant olmaz. Nasıl olmaz? Kentin her yerinin ne amaçla kullanılacağı imar planında yazılıdır. Plandaki arsaların hangi amaçla kullanılacağını, arsa sahibinin kimliğine, siyasi bağlantılarına bakarak değiştirirseniz ne olur? Rantın dibi olur. Bütün inşaatçıların belediye meclislerine girmek için yarışmasının bir nedeni olmalıdır. Budur. Şimdi böyle bir ülkede, 6.5 yıllık ortama eğitim süremizin de gösterdiği gibi, orta ikiden terk olmak yeterlidir. Daha becerili bir işgücü gerekmez. Yenilik filan yapmak için uğraşmaya da gerek yoktur.

    Ben geçen gün hayatımda ilk kez bir neoliberal ile karşılaştım. Uzun bir sohbet yaptık. Çok şey öğrendim. Artık neoliberalin ne anlama geldiğini biliyorum. Bizim memlekette çok var. Üstelik her siyasi partiye eşit dağılmışlar.

    Bu köşe yazısı 09.04.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır