TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Taammüden kuru arttırarak kazanılan rekabet gücü kalıcı olmuyor. Bu süreçte yaratılan enflasyonla uçup gidiyor.
Veri bombardımanı sürüyor. Dün mart ayı enflasyonu açıklandı. Gerçi 2011’in ilk üç ayında başlayan süreçte büyüme oranımız sürekli daha düşük değerler aldığı için asıl merak konusu hep büyüme oldu. Söz konusu baş aşağıya gidiş ne zaman sona erecek? Toparlanma başladı mı? 2013 için hedeflenen yüzde 4 büyüme oranına ulaşılabilir mi? Bu soruların yanıtını aradık, arıyoruz. Olsun, enflasyon ihmal etmeye gelmez. Asıl ihmal etmemesi gerekenler onu ikinci plana itebilirler ya da aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamalar çerçevesinde bu izlenimi verebilirler. Hiç olmazsa köşe yazılarında bizler enflasyonu ihmal etmeyelim.
Enflasyonda katılık
Önce mart ayına ilişkin verilerde dikkatimi çeken noktaları kısaca özetleyeyim. Şöyle: Şubat ayında yüzde 7 olan yıllık tüketici enflasyonu mart ayında yüzde 7,3’e çıktı. Ocak ayında da bu değerdeydi. Yıllık enflasyonda ilk üç ayda gözlenen bu katılık dört aydır temel enflasyonda da gözleniyor. Merkez Bankası’nın (MB) önemle üzerinde durduğu I enflasyonu 2012 sonunda yüzde 5,8 düzeyindeydi. Ocak ayında 5,7 oldu. Hem geçen ay hem de bu ay yine 5,8 olarak gerçekleşti. I endeksi gıda, enerji, altın, alkollü ve alkolsüz içecekler ile tütün mamullerini dışlıyor. Alkollü içkiler, tütün ve altını dışlayan H endeksi de zaman zaman MB’ce kullanılıyor. Yıl sonunda yüzde 6,5 düzeyinde artmıştı. Son üç aydır yüzde 6,3 oranında yükseliyor. Tüm bu rakamlar önemli bir katılığa işaret ediyor. Umarım bu katılık aşağıya doğru bir an önce kırılır.
Şimdi ‘ihmal etmeme’ faslına geçeyim. Daha önce bu köşede yer alan bir tabloyu güncelleyerek veriyorum. MB’nin çeşitli raporlarında ve yetkililerinin sunumlarında uzun bir süredir kullanılan bir grafik var. Mesela 2012.II sayılı enflasyon raporunun ilk grafiği. Bu grafiklerde on gelişmekte olan ülkenin döviz kurlarının ortalamasının 2010’un kasım ayından itibaren seyri ile liranın yabancı paralar karşısındaki değerinin (döviz kurunun) seyri karşılaştırılıyor. Uygulanan para politikası sonucunda hem bizim paramızdaki oynaklığın azaldığı hem de paramızın diğerlerine göre daha az değer kazandığı vurgulanıyor.
Tabloda bu ülkeler ile Türkiye’nin enflasyon oranları var. Bu oranlar, her ülkenin Şubat 2013’teki tüketici fiyat endeksinin, 2010’un ortalama tüketici fiyat endeksine kıyasla yüzde ne kadar arttığını gösteriyor. Kolombiya hariç veriler OECD veritabanından, Kolombiya’nınki ise bu ülkenin merkez bankasının web sayfasından alınma. Tablonun mesajı çok net: Enflasyonun şakaya gelir tarafı yok. Taammüden kuru arttırarak kazanılan rekabet gücü kalıcı olmuyor. Bu süreçte yaratılan enflasyonla uçup gidiyor.
Bir de düzeltme:
Son yazımın ‘reklam’ faslı kısmında “Yılın ilk üç ayının GSYH verilerinin belli olmasından sonra da yine bu köşede ... yüzde 2,2-2,3 dolaylarında bir büyüme oranının gerçekleşebileceği öngörüsü yer aldı” demişim. Öyle değil elbette. Doğrusu ‘ilk üç çeyreğin GSYH verisi belli olduktan sonra’ olacak.
Bu köşe yazısı 04.04.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.