Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ömrümüz uzarken neden zenginleşemiyoruz?

    Güven Sak, Dr.02 Nisan 2013 - Okunma Sayısı: 1960

    Girişimcileri hayat yorgunu ve de rahat vurgunu yapan bir yatırım iklimine sahipseniz, zenginleşmek için gereken sıçramayı yapamıyorsunuz.

    Bugün aklımdaki meseleyi başlığa olduğu gibi yazdım. Kırk yıl önce Türkiye’de doğarak, bir yaşına basmayı başarabilmiş olan bir bebek, İsveçli bir bebekten 23 yıl daha kısa yaşıyordu. Bugün ise aradaki bu fark sekiz yıla indi. Bu arada Türkiye’de yaşam beklentisi 50’den 74’e yükseldi. Gerçi İsveç’te kırk yıl önce yaşam beklentisi bizim bugünkü seviyeden daha iyiydi ama olsun kırk yıl sonra aradaki fark önemli ölçüde azaldı. Artık İsveçliler gibi daha uzun yaşayabiliyoruz. Ama bakın kişi başına gelir karşılaştırmalarında işin rengi değişiyor. Kırk yıl önce, Türkiye’de, kişi başına gelir, İsveç’teki kişi başına gelirin yüzde 10’u kadardı. Bugün, 2010 yılı itibariyle baktığınızda ola ola yüzde 16’sı oldu. İsveçliler kadar uzun yaşayabiliyoruz ama İsveçliler kadar zengin olamadık. Bir tarafta İsveç’e doğru hızla yakınsarken bir başka açıdan son derece yavaş yakınsıyoruz. Bu nasıl oluyor da oluyor? Cevap olarak ne düşündüğümü, merak edenleri aşağıya beklerim.

    Bir daha sorayım müsaadenizle: Neden yaşam beklentisi alanında iki ülke arasındaki fark hızla azalırken aynı ülkeler arasındaki gelir uçurumu değişmiyor? El Cevap: Yaşam beklentisi alanındaki fark, Türkiye’yi yönetenlerin verdiği kararlara bağlı olmaksızın değişiyor. Zenginleşme için ise Türkiye’yi yönetenlerin somut konulardaki somut kararlarına ihtiyaç bulunuyor. Bu nedenle yaşam beklentisinde yakınsama hızlı, kişi başı gelirde ise daha yavaş oluyor. Bugün müsaadenizle dikkatinizi bu iki hal arasındaki farka çekeyim. Teknolojik değişmeye dayalı olarak kendiliğinden olanla, hükümet müdahalesine dayalı olarak yönetilmesi gereken arasındaki farkı dikkatlerinize sunayım. Orta gelir tuzağından murat edilmesi gereken hadiseyi de bu örnek bence pek güzel göstermektedir. Sorun, İsveç’le kıyaslandığında, memleketimizin yatırım iklimindeki bozukluktur. Bir kötü yönetilme hadisesidir.

    Sağlık teknolojilerindeki gelişmeler hayatımızı değiştiriyor. Öncelikle yaşam süremizi uzatıyor. Bakın İsveç’e, kırk yıl önce yaşam beklentisi yaklaşık 75 yıldı. Şimdilerde bu sınır 82’ye doğru yükseldi. Eskiden biz böyle Alzheimer gibi yaşlılığa dayalı hastalık adı filan bilmezdik. Yaşlanınca bir ‘bunama’ tabir edilen rahatsızlık olduğunu bilirdik de bunların türlerinden doğrusu ya pek de haberdar değildik. Ama artık öyle değil. Ömrün uzaması ile birlikte şimdilerde mühendisler arasında en çok ‘biyo-’ takılı alanların son derece revaçta olması arasında da bir alaka var elbette. Benim kuşağım yaşam beklentisi sınırına ulaştığında, muhtemelen, bugün adlarını öğrendiğimiz rahatsızlıkların tedavilerini de biliyor olacağız. Bizim yaşam kalitemiz bir önceki kuşaktan daha iyi olacak, o yaşa ulaştığımızda. Bu nasıl olacak? Teknolojik gelişme sayesinde. Teknolojik değişimin giderek daha demokratikleştiği, teknolojinin nimetlerinin geniş kitlelere doğru yayıldığı bir çağdayız. Siz isteseniz de istemeseniz de demokratikleşen teknolojik değişim mutlaka ülkenize uğruyor. Bu çağ işte böyle bir çağ. Ben bu çağda, yaşam beklentisindeki uzamanın hepimizi etkileyen kendiliğinden bir süreç olduğunu düşünüyorum. Veriler öyle gösteriyor. Yaşam beklentisi her yerde aynı anda artıyor.

    Yaşam beklentisinin uzaması teknolojik değişme ile kendiliğinden oluyor. Halbuki zenginleşme öyle teknolojik değişme ile birlikte kendiliğinden olamıyor. Sütü, şekeri, yağı ve unu doğru bir biçimde karamazsanız, nasıl ille de lezzetli helva olmazsa; teknolojiyi, yatırımı, çalışanı bir araya getirdiğinizde de öyle kendiliğinden zenginleşme olmuyor. Yatırım ikliminizi düzeltemezseniz zenginleşemiyorsunuz. Girişimcileri hayat yorgunu ve de rahat vurgunu yapan bir yatırım iklimine sahipseniz, zenginleşmek için gereken sıçramayı yapamıyorsunuz. Okullarınız vasatsa, gelir düzeyiniz de vasat oluyor. Milletin zenginleşmesi için akıllı bir iktisat politikası çerçevesi gerekiyor. Türkiye’nin eksiği, bence tam da budur.


    Bu köşe yazısı 02.04.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır