Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Mısır ekonomisi

    Fatih Özatay, Dr.12 Mart 2013 - Okunma Sayısı: 1549

    Mısır için en tehlikeli göstergelerin başında bütçe açığı geliyor. 2012 sonu için tahmin edilen düzey milli gelirinin yüzde 10'u.

    3-5 Mart tarihlerinde merkezi Kahire’de olan Ekonomik Araştırma Forumu’nun on dokuzuncu yıllık konferansındaydım. Bu yıl Kuveyt’te düzenlenen konferansın ana teması ‘ekonomik kalkınma ve İslamcı partilerin yükselişi’ idi. Üçüncü günkü genel oturumun konuşmacılarından biri de Mısır Cumhurbaşkanı Mohammed Morsi’nin ekonomi danışmanı olan Hussein El Kazzaz’dı. Kazzaz, daha önce üniversite öğretim üyesiymiş.

    Merakla bekliyordum konuşmasını; hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Doyurucu bir şeyler söylemedi. Belki de konumu gereği rahat konuşamadı. Şu sıralar kalkınma ekonomisi yazınında ‘çok moda’ olan kurumsal yapının öneminden dem vurdu. Yeni yönetimin ‘kapsayıcı’ kurumlar oluşturacağını, ‘dışlayıcı’ kurumların tarihe gömüleceğini belirtti. Bunun nasıl olacağı hakkında en ufak bir ipucu vermedi. Eski sistemin yarattığı yanlış teşvik mekanizmalarından söz etti.

    Bu yanlışlıklara, bizlere hiç yabancı olmayan ‘yılda bir ay kullanılan yazlıklara harcanan para’ örneğini verdi. Yeni sistemde bu tür ters teşvik mekanizmaları olmayacağını söyledi. Donanımlı ve tecrübeli herkesten yararlanmak istediklerini vurguladı. Kazzaz’a soru soranların çoğu Mısır vatandaşıydı. Genel kanı, yeni bir şey söylemediği; Morsi ve ekibini Mısır’ın kalkınması açısından diğerlerinden ayıranın ne olduğunun anlaşılamadığı yönündeydi.

    Konferansta tartışmakla yükümlü olduğum iki araştırmadan biri, Mısır ekonomisinin son durumu üzerine bir rapor niteliğindeydi. 2011 sonuna kadar olan verilerin yer aldığı bu araştırma, Mısır ekonomisinin ne denli büyük zorluklar içinde olduğunu anlatıyor. Daha önemlisi, bu zorlukların aşılması açısından umut vermeyen bir ekonomi politikası uygulandığına dikkat çekiyor. Mısır ekonomisine ait güncel verilere IMF’nin internet sayfasından ulaşmak mümkün. Birkaçını özetlersem durum net biçimde ortaya çıkacak:

    Mısır’ın kişi başına geliri, ABD’nin kişi başına gelirinin yüzde 16’sı düzeyinde (Türkiye için bu oran yüzde 35,5). 2000-2010 döneminde ortalama yüzde 5 büyümüş Mısır. Buna karşılık son iki yılın ortalama büyümesi sadece yüzde 1,9. İşsizlik oranı artıyor. 2000-2010 arasında ortalama yüzde 9,9 düzeyindeyken 2012’de yüzde 13,5. Son yedi yıl içinde dört kez gittim Kahire’ye; bu rakamın hiç de gerçekçi olmadığını söyleyebilirim öte yandan. Enflasyon yüzde 11 dolaylarında.

    Cari işlemler açığı veriyor son yıllarda. Bizim Türkiye’de alıştığımız kadar yüksek olmasa da Mısır için yüksek bir düzey söz konusu: Milli gelirinin yüzde 3,4’ü. En ‘tehlikeli’ göstergelerinin başında ise bütçe açığı geliyor. 2012 sonu için tahmin edilen düzey, milli gelirinin yüzde 10’u. Üstelik faiz harcamaları dışarıda tutulduğunda da açık var ve bu açık bütçe açığının yarısından fazlasına denk geliyor. Kamu kesiminin net borcu ise milli gelirinin yüzde 69’una ulaşmış durumda. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında masum gibi kalıyor belki ama bu görünüş aldatıcı. Mısır’ın finansman olanakları dikkate alındığında oldukça yüksek denilebilecek bir düzey bu.

    Mısır kasım ayında bu tabloyu değiştirmek için IMF ile stand-by anlaşması imzaladı. Mevcut kargaşa ortamı da dikkate alındığında Mısır’ın işinin hiç de kolay olmadığını belirtmek mümkün.


    Bu köşe yazısı 12.03.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır