Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    İtalya’nın sorunu nedir?

    Güven Sak, Dr.02 Mart 2013 - Okunma Sayısı: 2446

    2011 yılında, Davos’tan yeni dönmüş bir arkadaşımla Londra’da buluştuk. Başbakanları için görüşme ayarlamaya çalışan İtalyan memurlara acıyordu. Zira kimse Silvio Berlusconi ile görülmek istemiyordu.

    İtalyanlarla eski başbakanları Berlusconi arasında bir sevgi-nefret ilişkisi var. Aslında Berlusconi’yi kimse sevmiyor, ama bir şekilde aileden görüyor. Flört eder tavırları ve skandalları nedeniyle Berlusconi feministlerin öfkesini üzerine çekiyor. Ama ben öylesine güzel kadınları ve nefis bir iklimi olan bir ülkede, İtalyanların çoğunun bunları umursadığını sanmıyorum. Evet, Silvio Amca biraz gariptir ve muhtemelen size borcu vardır. Ama yine de Silvio Amca’dır ve Akdeniz ülkelerinde aile önemlidir. Bana sorarsanız, Berlusconi’nin esrarı biraz da bundan kaynaklanıyor. Öte yandan, bugünlerde İtalyanların kendine has bir havası olan bir amcadan daha fazlasına ihtiyacı var.

    Silvio Berlusconi, kemer sıkma önlemlerini parlamentodan geçirdikten sonra başbakanlıktan istifasını açıkladı. 2011 yılının sonuydu. Herkes İtalya’nın darmadağın olmasını bekliyordu, ama öyle olmadı. Şimdiyse Berlusconi geri döndü. Partisi Halkın Özgürlüğü (PDL) geçen hafta yapılan genel seçimlerden ikinci olarak çıktı. Peki, bu İtalya’da kemer sıkma döneminin sonu mu demektir? Bence öyle değildir. İtalya’nın hala mali bütçesini ve yönetişim göstergelerini iyileştirecek reformlara ihtiyacı var. Ama seçim sonuçları en azından İtalyanların bir kısmının kemer sıkma önlemlerinden ve iç karartıcı ekonomik tahminlerden bıktığını gösteriyor. Peki, kimdir bunlar? Kan bağışı yapanların oranının düşük olduğu bölgelerde PDL’nin güçlü olması sizce de çok ilginç değil mi? Söz konusu grupta yer alan İtalyanlar, bireysel faydayı toplumsal faydaya tercih ediyorlar. Peki, İtalya’nın sorunu PDL ve sosyal sermayenin düşük seviyede olması mıdır?  Mesela, sorun kaliteli kamu hizmeti sunumluyla ilgili değildir. En azından Türkiye’yle kıyaslandığında… Türkiye’de üretim faaliyetleri sanayi bölgelerinde yoğunlaşmıştır.  Bu bölgeler, kamu hizmeti sunumu sorununun çözümüne yardımcı olmaktadır. İtalyan bir arkadaşımın söylediği gibi, İtalya’nın tamamı sanayi bölgesidir. Yine, ürün ve işgücü piyasası reformları doğru yönde ilerlemektedir. AR-GE harcamaları son yıllarda artarak neredeyse Almanya’nın seviyesini yakalamıştır. Demek ki, İtalya’nın sorun beşeri ve fiziksel sermaye oluşumuyla ilgili değildir. Sorun, bizatihi İtalyan ekonomisinde değildir.

    İtalya’nın sorunu yönetimdedir. Ekonominin geneli sorunsuz olsa bile devlet bütçesi kötüyse her şey kötü gider. Türkiye’nin 2001 yılında öğrendiği bu dersi İtalyanlar yeni yeni öğreniyorlar. Ama İtalya örneğinde sorun daha ciddi görünüyor. Dünya Bankası’nın Dünya Yönetişim Göstergeleri’nde İtalya’nın puanı 2000 ile 2010 arasında düşmüş. Ülke ekonomisi için önem arz eden üç yönetişim göstergesi var: Hukukun üstünlüğü, düzenleme kalitesi ve yolsuzluğun kontrolü. Bu üç gösterge açısından bakıldığında, İtalya Euro Bölgesi ülkeleri arasında son sırada yer alıyor. İtalyanlar yönetim kalitesini düzeltmek zorunda. Ama bana sorarsanız, Silvio amcayla bunu başarmak çok zor.

    Yeri gelmişken, Türkiye’nin yönetişim göstergeleri ne alemdedir? Türkiye, her bir gösterge açısından Euro Bölgesi ülkelerinden ve İtalya’dan açık ara kötü durumdadır. Şu anda mali göstergelerimiz daha iyi olabilir. Ama yönetişim kalitesi bakımından Türkiye İtalya’dan çok daha kötü durumdadır. Dikkatli olmakta fayda var!

    Bu köşe yazısı 02.03.2013 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır