Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Kredi için kamuoyuna ek bilgi gerekiyor

    Fatih Özatay, Dr.28 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 1349

    Çeşitli aracı kurum, banka ve araştırma kurumlarının yayımladıkları raporlarda farklı kredi artış oranlarına rastlanıyor.

    Yurtiçi kredi artış oranı, para politikasının izlenmesi açısından çok önemli bir değişken haline geldi. Tıpkı tüketici enflasyonu ve reel kur endeksi gibi. Zira her üçü için de Merkez Bankası’nca şu veya bu biçimde ilan edilmiş hedefler var. Enflasyon hedefi zaten yasa gereği her yılbaşında açıklanıyor. Reel döviz kuruna ve kredi artış oranına ilişkin hedeflenen düzeyler ise çeşitli toplantılarda Merkez Bankası Başkanı tarafından açıklandı, ayrıca Merkez Bankası’nın bazı raporlarında da yer aldı.

    Tüketici enflasyonu her ay Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanıyor. Başka bir kurumca açıklanan tüketici enflasyonu yok. Merkez Bankası başka bir enflasyonu ya da açıklanan enflasyonun ‘dönüşüme’ uğramış bir biçimini de hedeflemiyor. Dolayısıyla, TÜİK her ay tüketici enflasyonunu açıkladığında, para politikasının önemli hedeflerinden biri olan enflasyona ne ölçüde yakın ya da uzak olduğumuz hakkında net bir bilgi sahibi olabiliyoruz.

    Üç hedeften ikincisi olan reel kur endeksini ise her ay Merkez Bankası yayımlıyor. Tıpkı tüketici enflasyonu gibi ortada başka bir reel kur endeksi yok. Olmadığı gibi Merkez Bankası’nın hedeflediği reel kur endeksi bu endeks; bilmediğimiz başka bir reel kur endeksi ya da mevcut endeksin yine tam da bilemediğimiz şekilde dönüşüme uğramış bir biçimi değil. Bu nedenle reel kur endeksi açıklandığında da reel kur hedefine ne ölçüde uzak ya da yakın olduğumuzu bilebiliyoruz.

    Oysa aynı durum kredi artış oranı hedefi için geçerli değil. Kredi verilerini yayımlayan iki kurum var: Merkez Bankası ve BDDK. Arada farklar olabiliyor. Ama daha önemlisi şu: Yurtiçi kredilerin bir kısmı döviz cinsinden. Lira cinsinden kredilerle döviz cinsinden kredilerin lira ederlerini toplayıp toplam kredilerdeki gelişmelere bakmak, döviz kuru etkisini de yansıttığından hatalı sonuçlar verebiliyor. Merkez Bankası, döviz kredilerinin lira karşılıklarını, döviz kurundaki hareketlerin etkisinden arındırarak hesaplıyor. Merkez Bankası’nın bazı sunumlarına bakarak bu arındırma yöntemi üzerinde bir fikir sahibiyiz. Ancak sorun şu ki tam olarak hesaplayamıyoruz. Bu nedenle çeşitli aracı kurum, banka ve araştırma kurumlarının yayımladıkları raporlarda farklı kredi artış oranlarına rastlanıyor.

    Üçüncü hedef olan kredi artış oranını doğru hesaplayabilmemiz için bu karışıklığın giderilmesi gerekiyor. Hem örnekler vererek kullanılan yöntem net biçimde açıklanmalı hem de hesaplanan kredi artış oranları yayımlanmalı. Merkez Bankası’nın hesapladığı biçime uygun olduğunu düşündüğüm ama tam da emin olamadığım kredi artış oranı hesaplamalarım şöyle: 2012’nin son çeyreğindeki yıllık artış hedefle uyumlu: Yüzde 15,2. Oysa 2012’nin ortalarından itibaren ivmelenme var. 2013’ün ilk yedi haftasının değerleri elimizde. Buna göre yıllık kredi artışı yüzde 21,9. Sadece son üç haftanın artış değeri ise daha yüksek: Yüzde 23,6. Yüzde 15 kredi artış hedefinin üzerinde bu değerler.

    Bu söylediklerim “Aaa, meğer neler olmuş!” faslı için. Bir de ileriye yönelik tahminler gerekiyor çoğu yorumcu ve karar alıcı için. Enflasyon ve kredi gelişmeleri için bazı senaryolar eşliğinde bu tür tahminleri yapmak, özellikle kredi artış oranı için kolay olmasa da, mümkün. Reel kur endeksi için iş daha zor. Sonuçta reel kur endeksi hesaplamasına çok sayıda ülkenin döviz kuru ve enflasyonu giriyor. Bu ‘çok zor öngörülebilirlik’ olgusu üzerinde düşünmek gerekiyor.


    Bu köşe yazısı 28.02.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır