Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    155 bin kişilik ders olur mu?

    Güven Sak, Dr.26 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 1503

    Sen madeni işletemiyorsan işleyecek bulunuyor. Ne olur? Çocuklarımızın hayatı kurtulur.

    Geçen yıldan aklımda kalan düşüncelerden biri de şudur: 155 bin kişilik bir sınıfta ders olur mu? Ama bakın oluyor. Geçen yıl Amerikan üniversiteleri Harvard ve MIT birlikte bir çevrimiçi (online) eğitim platformu kurdular. Bedava ders izlenebilecek eğitim platformunun adı edX. edX’in ilk dersine dünyanın her tarafından kayıt yaptıranların sayısı tam 155 bin kişiydi. Mısır’dan Moğolistan’a pek çok genç, Nobel ödüllü değerli bilim insanlarının derslerine katılmak için kayıt yaptırdı. Dünyamız büyük bir hızla değişiyor. Öyle anlaşılıyor ki bu değişim daha da hızlanacak. Sıra artık üniversitelere de geliyor. Bunlar daha ilk denemeler. Daha şu işe bir baksam diyordum ki çevrimiçi eğitim platformlarının öncülerinden Khan Academy’nin Türkçe programlarına da artık www.khanacademy.org.tr adresinden erişilebileceğini öğrendim. STFA’nın katkısıyla Bangladeşli Salman Khan tarafından kurulan Khan Academy programları artık Türkçede, onu da duyurmuş olayım. STFA’yı da çocuklarımızın ufkunu bir kez daha açtığı için kutlayayım. Türkiye’de üstün yetenekli gençlerin eğitimi için ilk girişimi de İnanç Lisesi’ni kurarak STFA yapmıştı. Bugün etrafa baktığımda ne gördüğümü anlatayım ve Türkiye için birkaç sonuç çıkarayım, müsaadenizle. Khan Academy’nin kurucusu Salman Khan, Amerika’nın en seçkin üniversitelerinde eğitimini tamamlamış. Google’ın Doodle notepad’i üzerinden yeğenine matematik dersleri verirken başkaları da yararlansın diye görüntüleri YouTube’a yüklemeye başlamış. Bakmış izleniyor. Sonra bunu Khan Academy haline getirmiş. İşte size bir girişimci. Bugün buradan binlerce görüntülü derse çevrimiçi olarak ulaşabilmek mümkün. Kurslar ücretsiz olarak izlenebiliyor. Eğitimin önündeki bariyerleri yıkmayı amaçlıyor. Türkiye’deki kursların dili de Türkçe ayrıca.


    Şimdi birkaç tespit yapayım. Birincisi, siz kendi ülkenizdeki yetenek setinden nasıl yararlanacağınızı bilmez, bunun üzerine düşünmezseniz, biri çıkar o yeteneği sizin elinizden alır. Bir nevi, yemeyenin malını yerler durumu diye de bakabilirsiniz. Çağımızda ülkelerin en temel doğal kaynaklarından bir tanesi de her ülkenin sahip olduğu yetenekler. Böyle bakarsanız, her bir ülkeyi, aslında, bir yetenek havuzu olarak da görebilirsiniz. Çevrimiçi eğitim ile ilgili gelişmeler, bu yetenek havuzlarında ava çıkmak gibi bir şey aslında. Dün aramak daha zordu, şimdi daha kolay. Türkiye’de elbette kendi çocuklarımızın önünü biz açsak daha iyi olur. Ama açmadığımız da ortada öyle değil mi? Türkiye’de çocuklarımızın %70’i anne ve babalarından daha iyi bir eğitim alamıyor. Tamam, Amerika’da da çocukların %80’i anne ve babalarından daha iyi bir eğitim almıyorlar. Ama Türkiye’de anne ve babaların %90’ı ilkokul ve daha altı eğitim düzeyinde bulunurken Amerika’da anne ve babaların %90’ı en az lise mezunu. Anne ve babanın mevcut durumu çocuklarının yarınını belirliyor. Bizde mevcut durum zaten kötü. O zaman ne oluyor? Türkiye gibi ülkeler kendi yetenek havuzlarını iyileştirmede başarısız. Bu olsun ikinci tespit.

    Geleyim üçüncüye: Çağımızda yetenekli birey en önemli sermaye haline geldi. Steve Jobs’un babası Suriyeli değil miydi? Jobs iyi eğitim aldı. Bir fikri vardı. Gitti Apple’ı kurdu. Şimdi yeni Steve Jobs’ların ille de Amerika’dan çıkmayacağını biliyoruz. Önemli olan, onları bulup önlerini açmak. Yaratıcı enerjilerini açığa çıkaracak ekosistemi sağlamak. Bunda bütün dünya için büyük bir sosyal fayda var. Sen madeni işletemiyorsan işleyecek bulunuyor. Ne olur? Çocuklarımızın hayatı kurtulur. Bu arada buluşları da çevrede değil, merkezde değerlendirilir. Ama hiç değilse değerlendirilmiş olur. Yeni YÖK tasarısında bu meseleyle ilgili hiçbir şey olmadığını söylememe de gerek var mı?

    “Men dakka dukka” (Eden bulur) dedikleri bu olsa gerek. Torunlarımız böyle diyecek.

    Bu köşe yazısı 26.02.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır