Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Terörizmin finansmanını önlemeye yönelik yasa FATF tavsiyeleriyle tam olarak uyumlu değildir

    Güven Sak, Dr.09 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 1103

    Terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında yasa tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Ancak son dönemde Türkiye’de kötü bir üne sahip olmuş Finansal Eylem Görev Grubu (FATF)’nun beklediği yasa tam olarak bu değildi.

    Yasa bu haliyle neden yeterli değil? Birincisi, ABD ve FATF malvarlığının otomatik olarak dondurulmasını talep ediyor. Ama buna ilişkin iç karar mekanizmasının hantallığı nedeniyle bu mümkün olmayacak. Türkiye, somut delilleri dikkatle inceleyerek FATF’nin iddialarını değerlendirmek istiyor. Başka bir deyişle, Türkiye terörizmle bağlantılı olduğu iddia edilen örgüt hakkında somut delil görmek istiyor. Türkiye “aşırı yargısal aktivizm yoluyla temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını önlemek” konusunda hassas davranıyor! İyi haber mi dersiniz? Evet, özellikle de Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan generallere ve KCK davalarında Kürt politikacılara yapılan sert muameleden sonra… Yeni yasa ayrıca zanlının kendi aleyhine delilleri görme hakkına vurgu yapıyor ki bu pek çokları ve özellikle şu anda davaları devam edenler için şüphesiz şahane haber… Yakında çıkması muhtemel dördüncü yargı reformu paketinin ilk alameti olabilir. Bekleyip göreceğiz. Peki, yasa bu haliyle FATF’yi Türkiye’yi kara listeye, Kuzey Kore ve İran’ın yanına almaktan vazgeçirmeye yeterli mi? Buna cevap vermek zor.

    FATF, kara para aklama, terörizmin finansmanı ve uluslararası finans sisteminin bütünlüğüne gölge düşüren diğer tehditlere karşı mücadele eden temel uluslararası kuruluş konumunda. Başlangıçta aslen kara para aklamaya karşı mücadele eden kuruluş 11 Eylül’den sonra terörizmin finansmanı konusuna daha fazla odaklanmaya başlamış. Bir de kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele konusundaki standartları sağlamayan ülkeleri içeren bir kara listeleri var. Türkiye işte bu kara listeye girme tehlikesiyle karşı karşıya…

    Neden? Bir kere, hoşunuza gitsin ya da gitmesin, Türkiye daha münakaşacı bir ülke haline geldi. Kafanızda hala Batının daha iddialı, Doğununsa daha sinik olduğu eski mefhum varsa, son zamanlarda Ankara’yı ziyaret etmiş Batılı devlet erkanıyla bir konuşun derim. Geçenlerde Nathan Sachs, Foreign Policy dergisine bir makale yazmış. Makale Obama’ya Mart’ta İsrail’e yapacağı ziyaret konusunda birkaç ipucu veriyor. Sachs, “İsrailliler münakaşayı sever” başlığını verdiği makalede İsraillilerin genel olarak yabancılarla tartışmayı beklediğini ve tartışma konusunda başarılı olanlara saygı duyduğunu söylüyor. Ben de aynı şeyi Türkler için söyleyebilirim. Kim bilir, belki de sanayileşmeyle ilgilidir. Belki de,  bölgenin sanayileşmiş yegane ülkeleri olan İsrail ve Türkiye tartışmayı seven ve iddialı uluslardır.

    FATF, Türkiye’den terörist faaliyetlerle ilişkili olduğundan şüphelenilen kişi ve kurumların varlıklarını mahkeme kararına gerek olmadan derhal dondurmasını istiyor. Normalde, bu tür vakalarda istihbarata dayalı delil yeterlidir. Ancak Türkiye temel hak ve özgürlükleri korumak adına daha güçlü delillere dayanan bir mekanizmaya gerek olduğunu savunuyor!  Burada Türkiye’nin iddiası, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Kadi al-Barakaat davası kararıyla destekleniyor gibi görünüyor. Hatırlarsınız, Divan, delillerin incelenmesinin etkili yargısal koruma ilkesinin en temel sacayağı olduğuna hükmetmişti. Ne diyeyim, uyan da balığa gidelim!

    Terörizmin finansmanını önlemeye yönelik yeni yasa Türkiye’yi uluslararası terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğine açmaktadır. Türkiye bugüne kadar Avrupa’nın en introspektif terörle mücadele kanunlarından birine sahipti. Sürekli olarak kendi ülkesindeki teröristlerle mücadele için diğer ülkelerden destek istiyor; ancak başka ülkelerin benzer taleplerine cevap vermiyordu. Şimdi, FATF’nin nasıl yanıt vereceğini bekleyip görmek gerekiyor; ama yasanın doğru yönde atılmış bir adım olduğu söylenebilir. Yine de, Türklerin bu aralar münakaşa etmeyi pek sevdiğini gözden kaçırmamak lazım.

    Bu köşe yazısı 09.02.2013 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır