Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Biz yaptık, oldu

    Fatih Özatay, Dr.19 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 1206

    Adil olmayan, adil olmadığı gibi eğitim düzeyimiz açısından kötü olan eski sisteme benzer bir sisteme dönüldü bu sene.

    Çocuğunuz iyi bir eğitim alsın diye bir dolu masrafa katlanıyorsunuz. Şu Anadolu lisesi, yok bu fen lisesi, hayır oradaki özel okul; illa bir tanesi olmalı. Diyelim ki kazanıyor o okulu çocuğunuz ve eğitim görmeye başlıyor. Ama sonra başınıza bir taş düşüyor; dört yılı tamamlamadan onca para dökerek kazansın diye uğraştığınız okuldan çocuğunuzu çekip alarak ‘sıradan’ bir okula yerleştirme arayışına giriyorsunuz. Sıradanlığı bulmak için Türkiye’de zahmet çekmeye gerek bile olmadığı açık; mevzuat hazretleri nedeniyle okul değiştirebilmek için bir miktar uğraşabilirsiniz ama sonuçta önünüzde çok sayıda alternatif var.

    Eğitim düzeyi yetersiz

    Hatırlıyorsunuzdur; benim gibi hafızası çok zayıf biri hatırladığına göre hatırlamamanız düşük bir ihtimal çünkü: Bir aralar basında ne çok haber çıkardı. Türkiye’nin önde gelen liselerinde son sınıflar boşalırdı. Yok, öğrencilerin ve velilerin görülen eğitimden hoşnut olmamaları nedeniyle değil. Başka... Mezuniyet ortalamaları üniversite giriş puanına ekleniyordu. İyi okullarda öyle bol kepçe not verilmiyordu. Oysa bu iyi okullarda alt sıralarda yer alan bir öğrenci bile, çoğu ‘sıradan’ okul birincisine fark atabilecek düzeydeydi. Bol kepçe not verilen bir okulda okuyan öğrencilere karşı üniversite giriş sınavlarında dezavantajlı duruma düşüyorlardı iyi okullardaki öğrenciler. Elbette sonuçta giriş sınavında iyi okullardan gelenler çok daha yüksek puan aldıkları için bu dezavantaj çoğu durumda kâğıt üzerinde kalıyordu. Ama sonuçta ‘ara durumlarda’, mesela ince eleyip sık dokuyarak not verilen ‘çok iyi’ bir okul öğrencisi, ‘iyi’ olmasına rağmen öğretmenlerinin ‘biraz daha merhametli’ oldukları bir okul öğrencisine göre puan kaybına uğruyordu.

    Bu köşede, korkarım ki sizleri bıktıracak kadar yer aldı. Şu: Zengin ülkelerle önemli bir gelir farklılığı var Türkiye’nin. Bu fark çok ama çok yavaş azalıyor; kapanmıyor da diyebiliriz. Bu sevimsiz durumun temel nedenlerinden biri eğitim düzeyimiz: Nüfusumuz ortaokuldan terk bir eğitim ortalamasına sahip. Üstelik uluslararası çeşitli sınav sonuçlarından biliyoruz ki aldıkları bu eğitimin düzeyi de iyi değil.

    Eski sisteme dönüş

    Yukarıda özetlediğim eski sistemde ortaya çıkan potansiyel dezavantajın çoğu öğrenci için sonuçta üniversite giriş sıralamasını değiştirmemesi önemli değildi. Kurduğumuz sistem ile böyle bir risk olduğuna ilişkin algılama yaratıyorduk o zaman. Farklı bir ifadeyle, o zamanki sistem Türkiye’nin geleceği açısından kötü bir özendirme mekanizmasına sahipti. Doğru dürüst eğitim verebildiğimiz bir avuç öğrencinin bir kısmına, “Git daha kötü bir eğitim al; sen de ortalamaya yakınsa” diyorduk.

    Neyse, bu topraklarda sık rastlanmayan bir şey gerçekleşti ve o kötü sistem terk edildi. Her okulun birincisi ya da sonuncusu –mezuniyet ortalaması ne olursa olsun- aynı başarı puanına sahip oldu ve o başarı puanı eklendi üniversite giriş puanlarına. Birinciler ile sonuncular arasında kalanlar da benzer biçimde sıralandılar. Kötü teşvik ortadan kalktı. İyi okulların son sınıfları boşalmaktan kurtuldu.

    Ne var ki bu topraklarda sık rastlanan bir şey yine oldu. Adil olmayan, adil olmadığı gibi eğitim düzeyimiz açısından kötü olan eski sisteme benzer bir sisteme dönüldü bu sene. Üstelik birden, ‘pat’ diye. Artık bol kepçe not veren okulların mezunları daha yüksek başarı puanları elde edecekler. Nasıl oldu da oldu? ‘Biz yaptık, oldu.’ Hem de gerçekten ‘pat’ diye; önceden haber vermeden. Aslında bu da eğitim düzeyimizi göstermiyor mu?


    Bu köşe yazısı 19.02.2013 tarihinde Rad,kal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır