Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    İlaç ihracatında Türkiye neden nal topluyor?

    Güven Sak, Dr.15 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 1959

    Dünya ihracatındaki payımız binde birlerdedir. Türkiye, son on yılda sağlık endüstrisini dönüştürmekte başarısız kalmıştır.

    Sağlıkta dönüşüm programı 2003 yılında başladı. Geldik 2013 yılına. Bu süre içinde sağlık göstergelerinde göreli bir iyileşme oldu ama sağlık endüstrilerinde bununla uyumlu bir gelişme olmadı. 1930 model devletçilik anlayışı özel sektörün yaratıcı enerjisini harekete geçirmekte başarısız oldu. Bakın nasıl?

    Türkiye, dünyanın on altıncı büyük ilaç pazarı ama otuz üçüncü ilaç ihracatçısı. Dünya ilaç ihracatının binde birini yapabiliyoruz sadece. Meksika’nın payı bile binde 4, bizimki binde bir. Üretim yapmıyor muyuz? Yapıyoruz. İlaç ihtiyacımızın yüzde 65’ini kendimiz üretiyoruz. Ama oradan dışarıya bir şey satamıyoruz. Aynı durum, mesela medikal ürün ihracatından aldığımız pay için de geçerli. Türkiye’nin dünya medikal ürünler ihracatındaki payı binde bir civarında. Meksika’nın payı yüzde 5, yani bizim tam 50 katımız. Ne demek bu? Biz şimdi sağlık endüstrileri açısından bakıldığında bu memlekette bir şeyler üretiyoruz. Ama onları dışarıya satamıyoruz. Ne üretiyoruz da dışarıya satamıyoruz? Niteliksiz, herkesin üretebildiği ürünleri üretebiliyoruz. Yalnızca onlar üretilebilsin diye bir dünya yaratıyoruz. Hata yapıyoruz. Neden? Türkiye gibi bir ülkenin geldiği gelişmişlik aşamasında vasatta kalmak, orta gelir tuzağına hapsolmak anlamına geliyor da ondan.

    Türkiye, sağlık harcamalarına acayip para harcıyor, üstelik bu harcamaların neredeyse tamamı kamunun cebinden çıkıyor. Ama biz bu devasa kamu alım programından dünya ile rekabet edebilecek, nitelikli ürünler üretebilecek bir yerli sağlık endüstrisi çıkarabilmiş değiliz. Destek yok mu? Var. Ama yanlış tasarlanmış, akıllıca olmayan bir sistem var. Düzen bozuk. Mesela Türkiye’de kamu ilaç alımlarında uygulanan fiyatlara hiç baktınız mı? 2004-2012 döneminde jenerik ürünlerde birim fiyatta yaklaşık yüzde 30’luk artış var, orijinal ürünlerde ise değer/miktar oranı değişimi hep negatif gidiyor. Sonuçta ne oluyor? Yerli ilaç üretiminde jenerik üretimin payı artarken orijinal ilaç üretimi tepetaklak oluyor. Jenerik ilaç üretimi ne demek? Birkaç kimyasalı zaten bilinen bir formüle bakarak birbirine karıştırıyor ve ilaç üretiyorsunuz. Peki, orijinal ilaç üretimi ne demek? Araştırmaya dayanan, o ülkenin şartları dikkate alınarak üretilmiş yeni ilaçları geliştirmek demek. Eskiden ilaç üretimi kimyasal karıştırarak olurdu, şimdi canlı organizmalar kullanılarak ilaç üretiliyor. Biyoteknoloji işte bu. Bu dönüşümü ıskalamasak iyi olurdu. İsteyen bu konuda TEPAV’ın yeni kurulan Yaşam Bilimleri ve Sağlık Politikaları Enstitüsü çalışmalarına bir bakabilir.

    Türkiye’nin, önümüzdeki dönemde, sanayi alanında temel problemi vasatlıktan sıyrılmaktır. Herkesin yaptıklarını bir taraftan yapmaya devam ederken bir taraftan da herkesin yapmadıklarını yapmaya başlamakta fayda vardır. Not edeyim: İlaç sektöründe dünyada ticaret yapılan 43 alt sektörden ileri teknoloji gerektiren 36’sı, tıbbi cihaz sektöründe ise mevcut 64 alt sektörün 62’si Türkiye’de neredeyse hiç yoktur. Bu nedenle Meksika’nın ihracatının sofistikasyon düzeyi 100 üzerinden 83 ise Türkiye 69’da kalmaktadır. Dünya ilaç ihracatı içinde de Meksika, Türkiye’den iyidir. Hem iyi hem de kötü haber şudur: Dünyanın en önemli biyoteknoloji şirketlerinden Amgen, geçen yıl pek az sayıdaki araştırmacı ilaç şirketlerimizden Mustafa Nevzat’ı satın almıştır. Geleceği olanın değeri vardır. Amgen buraya geldiyse vardır bir hikmeti!

    Dünya sağlık endüstrilerinde Türkiye’nin adı yoktur. Dünya ihracatındaki payımız binde birlerdedir. Türkiye, son on yılda sağlık endüstrisini dönüştürmekte başarısız kalmıştır. Sağlıkta 1930 model devletçilik bizi buraya getirmiştir.

    TOKİ inşaat şirketlerimize ne yaptıysa aynısını sağlık sistemimiz ilaç şirketlerimize yapmıştır.


    Bu köşe yazısı 15.02.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

     

    Yazıda yer verilen TEPAV Yaşam Bilimleri ve Sağlık Politikaları Enstitüsü'nün sayfasına ulaşmak için tıklayınız.

    Etiketler:
    Yazdır