Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    'Samsung diye bir yer mi var?'

    Güven Sak, Dr.08 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 2720

    Her tarafımızdan teşvik akıyor ama Vestel neden bir türlü Samsung gibi olmuyor?

    Sarp, daha yenilerde sekiz yaşına bastı. Artık okumayı da biliyor. Her gördüğü yazıyı okuyor. Geçen gün, Ankara’da, Konya-Samsun yolu üzerinde, yol tabelalarına bakarken işte tam da bu soruyu sordu. Azıcık şaşkın bir ses tonuyla “Samsung diye bir yer mi var?” dedi. İşte artık böyle bir çağdayız. Daha sekiz yaşındaki ufaklıkların Samsun’dan önce Samsung’u öğrendiği bir dönemdeyiz. Kore’nin Samsung’unu Galaxy S3’te Sugar Rush oyunundaki tekboynuzlardan filan tanımış oluyorlar. Türkiye’nin Samsun’unu ise daha bilmiyorlar. Bakın mesela Vestel öyle tam da hayatlarının içinde yer almıyor ama Samsung hayatlarının hemen parçası haline gelen ürünler üretiyor. Ürün çeşitliliği önem taşıyor. Bu aralar Sarp’ın “yok artık, Samsung diye bir yer de mi var?” tadındaki sorusu hiç aklımdan çıkmıyor. Hiç Samsung ve Vestel’in gelişim öykülerine birlikte baktınız mı? Gelin beraber bakalım. Sonra da size sorumu sorayım. Her tarafımızdan teşvik akıyor ama Vestel neden bir türlü Samsung gibi olmuyor? Böyle giderse, 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefine varılabilir mi? Gelin bir beni dinleyin önce.

    Vestel, Türkiye’nin en önemli elektronik şirketlerinden biri. Televizyon deyince aklımıza Vestel geliyor. 2006 yılı verilerine göre, Avrupa’da satılan her dört televizyondan birini onlar satmış. Üretim tesisleri Manisa, Türkiye’de bulunuyor. 2012 yılı verilerine göre, yaklaşık 12 bin adet çalışanı var. Şirket, 1984 yılında kurulmuş. Daha sonra 1994 yılında yeni sahibi Zorlu Holding kontrolüne geçmiş. Samsung Electric Industries 1969 yılında ilk olarak kurulmuş. Sonra 1988 yılında Samsung Electronics adını almış. Kore’nin o dönem sanayi politikasının bir ürünü bu değişiklik. 2009 yılından beri ise dünyanın en büyük elektronik şirketi unvanını kimseye kaptırmıyor. Yalnız televizyon değil, son derece çeşitli tüketici elektroniği ürünleri üretiyor. Dünyanın elliden fazla yerinde üretim ve araştırma tesisleri var. Samsung çalışanlarının toplamı 220 bini aşıyor.

    İlk rakamı söyledim. Orada 220 bin çalışanı olan bir şirket var, burada ise 12 bin çalışanı olan bir şirket. Peki, geleyim ikinci noktaya? 1998 yılında Samsung’un cirosu 4 milyar dolar, Vestel’in cirosu ise 1 milyar dolar civarında. O yıllarda “acaba Samsung’a nasıl yetişebiliriz” tartışmaları yapılabiliyor. Peki ya 2012 yılında? 2012 yılında Vestel’in cirosu 3.5 milyar dolar oluyor. Samsung’un 2012 yılı cirosu ise 148 milyar dolara çıkıyor. Vestel, 2012 yılında 1998 yılının Samsung’una yakınsıyor ama 2012’nin Samsung’u artık 1998’in Samsung’una benzemiyor. Üçüncü noktanın altını çizeyim: Samsung arada Kore hükümetinin akıllıca tasarlanmış teşvikleri sayesinde bir yeni Samsung oluyor. Vestel aynı kalıyor. Vestel hâlâ esasen bir televizyon markası olarak duruyor. Tüplü televizyondan panel televizyona geçişi de sağlıklı yönetemiyor. Bu arada Samsung önce yeni televizyon teknolojisinin liderlerinden biri oluyor. Dünya televizyon paneli üretiminin yüzde 40’ını Samsung gerçekleştiriyor. Sonra ürün gamını genişletiyor. Cep telefonu ve akıllı telefon piyasasının öncülerinden biri oluyor.

    Olanın Vestel ve Samsung’un yönetim becerisi ile alakası yoktur. Vakıa doğrudan yatırım ve iş yapma ortamımızla ilgili. Onların ortamı sanayi için faydalıdır. Bizimki zararlıdır. Onların teşvik sistemi akıllıdır. Bizimki değildir. Bizde sanayi, bütçe gelirleri düştüğünde ilk yolunacak kazlardan biridir. Sonuç ortadadır. Türkiye’yi orta gelir tuzağına kilitleyen bu sakat iş yapma ortamıdır vesselam. Düzen bozuktur.

    Aklımızda kalması gereken mesele şudur: Türkiye, 2023 yılında aynı ürün gamı ile 500 milyar dolarlık ihracat yapan bir ülke olabilir mi? Vestel-Samsung karşılaştırması ‘olmaz’ demektedir.

     

    Bu köşe yazısı 08.02.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

     

    Etiketler:
    Yazdır