Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    2013'e ilişkin ilk veriler

    Fatih Özatay, Dr.29 Ocak 2013 - Okunma Sayısı: 1562

    4. çeyrekte toparlanmanın başlamamış olması, tek başına 2013 için beklenen yüzde 4 büyümeyi tehlikeye atan bir gelişme değil

    Geçen hafta ocak ayına ait iki önemli veri yayımlandı: Kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi. Hatırlarsanız, kasım ayı sanayi üretim artışının çok yüksek çıkmasının, dördüncü çeyrekte ekonomide önemli bir toparlanmanın başladığı şeklinde yorumlanmasının doğru olmadığını vurgulamıştım. Çünkü diğer göstergeler böyle bir yorumu haklı çıkarmıyordu. Üstelik bu tip yorumların yapıldığı dönemde elimizde aralık ayına ait kapasite kullanım oranı verileri de vardı. Yanıltıcı mevsim hareketlerinden arındırılmış değerlere değil de orijinal değerlerin gelişimine bakıldığında, zaten o yorumlar şüphe uyandırıyordu.

    Yok, hayır, dördüncü çeyrekteki ekonomik faaliyet hacminin yılın bu açıdan en kötüsü olan üçüncü çeyrekten de kötü olduğunu söylemiyorum. Tersine, muhtemelen dördüncü çeyrekte sınırlı bir toparlanma yaşanmış olabilir. Ama ‘sınırlı’ vurgusuna dikkatinizi çekerim. Bu sınırlı toparlanmayla birlikte muhtemelen yılı yüzde 2,6 civarında bir büyüme oranıyla kapatacağız.

    Kapasite kullanım oranı, 2012’nin şubat ayından bu yana bir yıl öncesinin aynı dönemiyle karşılaştırıldığında hep daha düşük değerler aldı. Özellikle ağustos ayından itibaren bu durum daha belirgin bir biçimde ortaya çıktı. Kapasite kullanım oranının bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla artış hızında sık U dönüşleri yok. Yine de diğer serilere yaptığım gibi üç aylık ortalama verilere bakayım. Son dönemde, bir yıl öncesine kıyasla kapasite kullanım oranındaki yüzde azalışlar şöyle: Kasım: 3,1; Aralık: 3; Ocak: 3,1. Ocak ayına tek başına bakıldığında da aynı azalış yüzdesi geçerli. Bu durum, ocak ayındaki sanayi üretim artışı açısından iyi şeyler söylemiyor; ancak daha sağlıklı bir değerlendirme için başka göstergelere de ihtiyaç var.

    Buna karşılık, hem aralıkta hem de ocakta reel kesimin ekonomiye duyduğu güvende, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla bir iyileşme var. Beklendiği gibi bu gelişmenin temel nedeni dış koşullardaki göreli düzelme. Avrupa’da finansal kriz açısından en kötünün geride kaldığı kanaati yaygınlaştı. ABD ise mali uçuruma düşmekten kurtuldu. Buna karşın ABD’de borçlanma tavanına ilişkin sorunun çözümü sürekli öteleniyor. Bu da bir miktar belirsizlik yaratıyor. Ama sonuçta 2012’ye kıyasla daha az riskli bir ortamdayız şu sıralar.

    Reel kesimin ekonomiye duyduğu güvenin sınırlı da olsa yükselmesi, yatırım yapma iştahının da sınırlı biçimde toparlanmaya başlaması anlamına geliyor. Bu eğilim kalıcı olursa iştahın yatırıma ne ölçüde dönüşeceğini finansman koşulları belirleyecek. Yurtiçi kredi artış oranı yüzde 15 düzeyinde sınırlanmak istenildiğine göre, dış finansman olanakları önem kazanıyor. Şimdilik bu açıdan bir sıkıntı yok. Tabii bu rahatlık yurtdışından borçlanma olanağına sahip büyük şirketler için geçerli.

    İlla bir sonuç yazmak gerekirse o sonuç şu: Birincisi, dördüncü çeyrekte belirgin bir toparlanmanın başlamamış olması, tek başına 2013 için beklenen yüzde 4 civarındaki büyümeyi tehlikeye atan bir gelişme değil. İkincisi, ekonomiye duyulan güvendeki sınırlı toparlanmanın bir süre sonra yatırım yapma iştahına da yansıması beklenir. Üçüncüsü, ocak ayındaki ekonomik faaliyet hacmi, dördüncü çeyrektekinden farklı değil. Dördüncüsü, bu gelişmeler de yüzde 4 büyümeyi tehlikeye atmıyorlar. Bu konuda bir öndeğerlendirme için 2013’ün ilk aylarındaki ihracat performansını yakından izlemek gerekecek.


    Bu köşe yazısı 29.01.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır