Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    BRIC ve Türkiye (4)

    Fatih Özatay, Dr.17 Ocak 2013 - Okunma Sayısı: 1579

    Çok zayıf olduğu alanlarda önemli bir atılım yapmadıkça Türkiye'nin son dönemdeki yüksek büyüme oranlarını sürdürmesi mümkün değil.

    Çok güncel bir çalışmanın sonuçlarına değinmiştim. Buna göre, uzunca bir süre hızla büyüyerek kişi başına gelir düzeylerini önemli ölçüde yükselten çoğu ülkede hızlı büyüme sürdürülemiyordu. 1950’den bu yana tüm dünyadaki çok sayıdaki hızlı büyüme dönemleri incelendiğinde bunların kişi başına 10 bin dolar ile 15 bin dolar gibi iki ayrı düzeyde durdukları gözleniyordu. İzleyen dönemde ise büyüme oranı önemli ölçüde düşüyordu. Bu tür araştırmalarda çok kullanılan bir veritabanına dayanıyor sözünü ettiğim çalışma: Pennsylvania Üniversitesi’ndeki Uluslararası Karşılaştırmalar Merkezi’nde üretilen ‘Penn World Table’. 2010’u da kapsayan veriler yenilerde yayımlandı. Buna göre (satın alma gücü paritesi ve 2005 sabit dolar fiyatları ile ölçülen) Türkiye’nin kişi başına gelir düzeyinin 2010 yılında 10 bin 438 dolar düzeyinde olduğunu belirteyim.

    İki kritik veri

    Çalışma, ‘orta gelir tuzağı’na düşmekten kurtulan ülkelerin temel iki ortak özelliğine dikkat çekiyordu: Birincisi, bu ülkelerde lise, üniversite ve daha yüksek düzeyde eğitim almış kişi sayısının toplam nüfusa oranı, orta gelir tuzağına düşen ülkelere kıyasla çok yüksek. İkincisi, tuzağa düşmeyen ülkelerin yaptıkları ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin önemli bir ağırlığı var. BRIC ülkeleri, Türkiye ve Kore’yi bu iki ölçüt açısından tabloda karşılaştırıyorum. Veriler, sözünü ettiğim çalışmada kullanılan iki ayrı veritabanından alınma.

    Tablonun mesajı daha açık olamazdı. Kore’nin Türkiye ile aynı gelir düzeyinde iken sonra hızla büyüyerek neden zenginlerle arasındaki gelir farkını kapattığı, Türkiye’nin neden ‘yerinde saydığı’ o kadar ortada ki. Hele bir de buna daha önce verdiğim tasarruf ve yatırım oranlarının iki ülkede çok farklı düzeylerde olmasını ekleyin.

    Evet, Türkiye açısından ne yazık ki tablo çok net: Çok zayıf olduğu alanlarda önemli bir atılım yapmadıkça Türkiye’nin son dönemde gerçekleştirdiği yüksek büyüme oranlarını sürdürmesi mümkün değil. Elbette o zaman, “Nasıl oldu da son dönemde büyüme oranımız arttı” diye sorabilirsiniz. Onun da yanıtı var: Başka ülkelerde, son dönemde Türkiye’de olduğu gibi yüksek büyüme oranlarına ulaşılması az rastlanılır bir olgu değil. Az rastlanması bir yana, oldukça sık görülüyor böyle geçici yüksek büyüme oranları. Cumartesi günü bu konudaki bir araştırmanın sonuçlarını vereceğim.

    Tablo 1. Eğitim göstergeleri

    Bu köşe yazısı 17.01.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır