Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Arsa sahibi olmak Türkler için neden bu kadar önemli?

    Güven Sak, Dr.05 Ocak 2013 - Okunma Sayısı: 1866

    Son zamanlarda Türklerin arsa takıntısını düşünüyorum. Türkiye’de insanların hayatı konut piyasası etrafında dönüyor. Ben git gide bunun garip ve modası geçmiş bir hal olduğunu ve bu halin sanayinin ilerleme kaydetmesi ve kayıt içi ekonomik faaliyetler için zararlı olduğunu düşünüyorum. Ama bu halden bir türlü kurtulamıyoruz; boş bir arsa görmeyelim, hemen hesaba kitaba başlıyoruz. Boş bir arazi görünce ilk aklımıza gelen etrafına tel örgü çekmek oluyor. Peki, neden? Kentleşme sürecinde şehir yayılırken bizim arsaya da ulaşsın diye. Velhasıl, arsa sahibi olmak Türkler için önemlidir.

    Dilerseniz birkaç olgunun altını çizeyim. İstanbulluların yaklaşık yüzde 60’ı kentte bir ev sahibidir. Oran İstanbul dışında daha yüksektir. Birden fazla evi olanları ve doğrudan arsaya yatırım yapanları saymıyorum bile.

    Türkiye’de yurtiçi tasarruf oranı hızla düşmektedir. Son on yılda yurtiçi tasarruf oranı yüzde 25’ten yüzde 12’ye gerilemiştir. Çünkü Türkler hala ileriki yaşlarına hazırlık olarak elle tutulup gözle görülebilir bir toprak parçasına yatırım yapmayı tercih etmektedir. Neden? Aklıma birkaç neden gelmektedir. Ama Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ettikleri sıradaki göçebe hayatı deneyimi kesinlikle bunlardan biri değildir. Türkler için arsa sahibi olmanın büyüleyiciliğinde manevi bir taraf pek yoktur.

    Müsaadenizle daha somut iki neden sunayım, böylelikle Türklerde bir anormallik olmadığının altını çizeyim.

    Birincisi, Türkiye’nin enflasyon oranı daha yenice, 2005-2006 döneminde yüzde 80’lerden yüzde 8’e düştü. Çin’in yükselişe geçtiği ve fiyatların tüm dünyada düştüğü dönemde bile Türkiye’de yüksek enflasyon vardı. Türkiye’de enflasyon oranı hala yeterince düşük değil; yüzde 6,5 düzeyinde. Ancak 2006 yılından beri pek bir aşama kaydedemedik. Bana sorarsanız, enflasyon hatırasını zihinlerden silmek doğrudan enflasyonla mücadele etmekten daha zordur. Türkiye’nin enflasyonist hafızası oldukça kalıcı ve kuvvetlidir. Mesela, kitapların fiyat etiketlerini ele alalım. Yüksek enflasyon döneminde, Türkiye’deki yayınevleri kitapların arkasına kendinden yapışkanlı fiyat etiketleri koymaya başladılar. Çünkü yüksek enflasyon nedeniyle fiyatları sık sık güncellemek gerekiyordu. Son yıllarda ise yayınevleri tekrar kitabın arka kapağına fiyatı da doğrudan basmaya başladılar. Fiyat etiketlerinde bile durum böyleyse, insanın hayatı boyunca bir kere vereceği büyük bir yatırım kararını düşünün. Birkaç yıl içerisinde doğrultu değiştirmek kolay değildir. Hafıza güçlüdür. Eski yatırım alışkanlıkları kolay kolay kaybolmaz. Emlak piyasası örneği de bunu göstermektedir. Altı sene düşünce yapısının kökten değişmesi için çok kısa bir süredir.

    İkincisi, kamusal kararlarla imar düzenlemelerinin sürekli değiştirilmesi arsa yatırımlarında muazzam bir rant oluşturmaktadır. Bu adil midir? Hayır, ama zaten hayat da adaletsizdir. Araya birkaç kişi sokup rant elde edebilecek nüfuza sahipseniz, eğitime veya sıkı çalışmaya ihtiyacınız yoktur. Arsayı alır, imar değişikliği yapılmasını beklersiniz. Türkiye’nin yerel demokrasisinin hikayesi de aynen budur. Buradan bakınca, son on yılda Türkiye hiç olmadığı kadar demokratikleşmiş, ileri şark demokrasisine erişmiştir! Evet, eski alışkanlıkları bırakmak zordur. Siyaset ve kamu kurumları için daha da zordur.

    Bizim için arsa sahibi olmak önemlidir. Bunun sebebi kurumsal yapıyı değiştirmenin zor olmasıdır. Tevekkeli, Türkiye’de son on yılda hiçbir kurumsal reform yapılmamıştır. Türklerin arsa sahibi olmakla ilgili takıntısının nedenini de burada aramak lazımdır.

    Bu köşe yazısı 05.01.2013 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır