TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
3 Ağustos 2012’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i istifaya çağıran tasarının olumsuz sonuçları Şam’dan çok Bosna-Hersek’te hissedildi. Moskova’yla dayanışma içinde bulunan Bosnalı Sırplar, söz konusu Suriye tasarısını Bosna-Hersek adına kabul eden Dışişleri Bakanı Zlatko Lagumciya’yı istifaya çağırdı. Bosnalı Sırpların yönetimi, Laguciya istifa etmediği sürece devlet kurumlarının çalışmalarını boykot edeceklerini duyurarak, ülkedeki yeni siyasi krizin anonsunu da yapmış oldular.
Bosna-Hersek Anayasası gereğince, ülkenin dış politikasının yürütülmesi, üç kişiden oluşan cumhurbaşkanlığının yetkisinde bulunuyor. Ne var ki Boşnak, Sırp ve Hırvat üyelerden oluşan cumhurbaşkanlığı, ülkede var olan etnik bölünmüşlüklerden etkilendiği için, dış politika konularında ortak bir tutum sergilemekte sık sık zorlanıyor. Suriye konusu da, Bosna-Hersek cumhurbaşkanlığının üzerinde uzlaşamadığı konulardan birisi haline geldi. Bunun temelinde ise, Moskova’nın Bosnalı Sırplar üzerindeki etkisi yatıyor.
Bilindiği gibi Suriye krizi, Moskova’nın dış politikasında sürdürdüğü temel mücadele alanlarından birine dönüştü. Rusya Beşşar Esed’e destek verirken, Suriye üzerinden Batı dünyasıyla, özellikle de Amerika’yla dolaylı yoldan hesaplaşmakta olduğu söylenebilir. Ne var ki Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen son Suriye tasarısının oylama sürecinde, Moskova eskisi kadar yandaş toplayamadı. Nitekim Esed yönetiminin işlediği suçları onaylamayan ülkelerin sayısı gittikçe artıyor.
1992-1995 yılları arasında sonuçları trajik olan bir savaşı yaşayan Bosna-Hersek, Esed yönetiminin işlediği suçların karşısında etik açıdan en az sessiz kalması gereken ülkeler arasında bulunuyor. Suriye konusunda oluğu gibi, Bosna savaşı yıllarında da Batılılar görünürde bir şeyler yapmaya çalışıyor gibiydi, oysa gerçekte Bosna’yı ve Boşnakları ölüme terk etmişti. Boşnakların Esed yönetimine karşı yaptırımları desteklemeye sıcak baktıkları baştan beri ortadaydı. Buna rağmen Moskova, Suriye tasarısına ilişkin oylamada, Bosnalı Sırpların desteği sayesinde Bosna-Hersek’in en azından çekimser kalmasını sağlamayı düşünmüş olmalı. Bosnalı Sırpların yöneticilerinin Moskova ile oldukça içli dışlı oldukları bilinen bir gerçek. Ancak, Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Zlatko Lagumciya, cumhurbaşkanlığının Boşnak üyesi Bakir İzetbegoviç’in onayını yeterli görerek Suriye tasarısını destekleyince, Moskova’nın hesapları bozulmuş olmalı.
Bosna-Hersek cumhurbaşkanlığının Sırp üyesi Neboyşa Radmanoviç, Rusya’nın karşı çıkması nedeniyle değil, kendisinin görüşünün sorulmamış olması nedeniyle Suriye tasarısının desteklenmesine karşı çıktığını söyledi. Bosnalı Sırpların lideri Milorad Dodik de Suriye tasarısının desteklenmesiyle Bosna-Hersek Anayasası’nın çiğnenmiş olduğunu belirterek, Lagumciya’yı istifaya çağırdı. Radmanoviç ve Dodik bu tür açıklamalarıyla Suriye tasarısıyla ilgili sonuca değil, dış politika kararlarının alınmasına ilişkin prosedüre uyulmamış olmasına kızdıkları yönünde bir izlenim yaratmaya çalışıyorlarsa da, pek inandırıcı bulunmuyorlar. Dodik’i asıl rahatsız eden şey, Suriye tasarısının Bosna-Hersek tarafından desteklenmesini durduramamış, dolayısıyla Moskova’ya karşı zor durumda kalmış olması. Bu nedenle, Dodik Lagumciya’nın istifasını isteyerek, aksi takdire devlet kurumlarının çalışmasını bloke etmekle tehdit ederek, sanki Rusya’nın gözünde itibarını düzeltmeye çalışıyor.
Ekim 2012’de Bosna-Hersek’te gerçekleşmesi gereken yerel seçimler nedeniyle de, Dodik’in yeni siyasi krize ihtiyacı olduğu söylenebilir. Nitekim Dodik seçimleri genel olarak Bosna-Hersek’e ilişkin yürüttüğü bölücü retorik sayesinde kazanıyor. Suriye tasarısı ise kendisine ülkenin bölünmesinin kaçınılmaz olduğu yönündeki söylemlerini tazelemesi açısından yeni bir fırsat sunmuş oldu.
Suriye tasarısı etrafında çıkartılan krizde Lagumciya’nın Bosnalı Sırplar tarafından bir bahane olarak kullanıyor olması, Lagumciya’nın diğer bazı davranışlarının ülkedeki siyasi dengeleri sarsmakta olduğu gerçeğini değiştirmez. Nitekim son seçimlerde Boşnak oylarından en büyük payı alan Sosyaldemokrat Parti’nin başkanı olarak Lagumciya’nın koalisyon ortaklarıyla giriştiği kavgalar dikkat çekti. Lagumciya siyasi hamleleri nedeniyle eski müttefikleriyle adeta düşman haline geldi. Sosyaldemokrat Parti 2014 genel seçimlerine farklı ittifaklarla katılmaya şimdiden hazırlanıyor. Oysa Boşnak siyasi partileri arasında yaşanan hesaplaşmalar devlet kurumlarının çalışmasını daha fazla hantallaştırıyor. Genel olarak Bosna-Hersek’te siyasiler sandalye kavgasıyla meşgul olurken, halk yoksulluk ve yolsuzluklar batağında yaşamaya mahkûm ediliyor.
* Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Çalışmaları, Analist
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
18/12/2024