Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Türkiye’de kadınlar neden çalışmamaktadır?

    Güven Sak, Dr.23 Haziran 2012 - Okunma Sayısı: 1504

    Türkiye’de kadınlar çalışmamaktadır. Türkiye, kadınların işgücüne katılım oranının en düşük olduğu OECD ülkesidir ve karşılaştırmaya Meksika ve Kore de dahildir. Kadınların işgücüne katılım oranı dikkate alındığında, yüzde 30’un altındaki katılım oranıyla Türkiye bugün, İrlanda’nın 1981’de olduğu yerdedir. Daha da önemlisi, bu oran nüfusun çoğunluğu Müslüman olan ülkeler arasında bile en düşüktür. Peki, sorun nedir? Türkiye’de kadınlar neden çalışmamaktadır?

    Müsaadenizle ideolojik saçmalığı burada keseyim. Türkiye, 1980’lerde Turgut Özal’ın hayata geçirdiği politika reformlarından bu yana hızla değişmektedir. O zamanların miskin tarım ekonomisi bugün orta-teknoloji imalatı yapan bir sanayi ekonomisi haline gelmiştir. İhracat 3 milyar dolardan 130 milyar dolara yükselmiş ve enflasyon iki haneli düzeylerden tek haneye düşmüştür. Ankara’nın seyrek nüfuslu bozkırı zaman içerisinde yayıldıkça yayılmış, kentleşmiştir. İstanbul’un 7/24 devam eden ve kulakları sağır eden yaşam tarzından bahsetmeye bile gerek yok. Fakat, tüm bu süre zarfında kadınlar evlerinde kalmıştır. Şu anda kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 23 civarındadır. Ülkenin hızlı bir dönüşüm sürecinden geçtiği son otuz yıl boyunca Türkiye’de iki şey değişmemiştir: Birincisi, Türkler hala İngilizce konuşamamaktadır; o cephede yeni bir şey yoktur. İkincisi, kadınlar hala çalışmamaktadır. Türkiye’nin İngilizce açığından daha önce bahsetmiştim. Bugün dilerseniz ikinci konuya odaklanayım.

    Müsaadenizle akıllara durgunluk veren birkaç istatistikle başlayayım. OECD, 1980 sonrası dönemdeki gelişmelere odaklanan “Kadınların işgücüne katılım oranı arttı” başlıklı tabloda Türkiye’yi söz konusu oranın düşüş gösterdiği tek ülke olarak ayrı tutmuştur. Orandaki düşüşün hükümetteki İslamcılardan kaynaklandığı izlenimine kapılabilirsiniz. Ancak öyle değildir. Burada asıl suçlanması gerekenler kentleşme ve istatistik yöntemleridir. Türkiye’de kentleşme oranı 1960 ile 2010 yılları arasında yüzde 30’dan yüzde 75’te yükselmiştir. Kırdan kente göç sürecinde Türkiye İstatistik Kurumu kırsal alanda yaşayan kadınların bir kısmını çalışıyor olarak kaydetmiş, kentsel kesimde ise çalışan kadınların oranını tahmin etmiştir. Şu anda büyük ölçüde kentleşmiş durumda olan Türkiye, kadınların işgücüne katılım oranlarının ne kadar düşük olduğunun ancak farkına varmaktadır.

    Peki, bu neden böyledir? Size üç sebep vereyim: İlki, kadınların işgücüne katılım oranının düşük olması, kadınların eğitim seviyesinin düşük olmasıyla uyumludur. Erkeklerle kadınlar arasında ciddi bir beceri açığı vardır. Ortalama bir Türk vatandaşı lise terkken, kadınlar arasındaki durum daha da vahimdir: Kadın nüfus içerisinde ortaokul mezunu olanların oranı sadece yüzde 66’dır. Bu noktada, beceri açığının ücret açığına yol açtığı unutulmamalıdır. İkinci konu da doğrudan kadınlar için ücretlerin düşük olmasıyla ilgilidir. Ücret oranı düşükse, kadınların ev işleri dışarıdan birine yaptırıp işgücüne katılma saiki de düşmektedir. Düşük ücret alırken ev işleri ve çocuk bakımı için birini işe almak neredeyse imkansızdır. Buna Türkiye’nin plansız sosyal destek sistemi de eklendiğinde kadınların tek şansı evi çekip çevirmek ve sosyal dağıtım ağları vasıtasıyla sağlanan yardımlardan faydalanmak olmaktadır. Neresinden bakarsanız, zor iş.

    Üçüncüsü, Türkiye’nin zayıf kentsel altyapısı kadınların evden çıkmalarını ve seyahat etmelerini zorlaştırmaktadır. Mesela, Ankara’yı ele alın. Başkentin toplu taşıma sistemi nüfusun talebini karşılayamamaktadır ve bakıma muhtaçtır. Metro sistemi Nijerya’nın başkenti Lagos’takinden bile yetersizdir. Peki ya cinsel taciz? Bildiğim kadarıyla, fordçuluk kelimesinin yalnızca Türkiye’de bir modern ekonomik ve sosyal sistemi tanımlayan asıl anlamından başka bir anlamı vardır. TEPAV’da bu senenin başında gerçekleştirdiğimiz bir ankete katılan kadınların yüzde 36’sına göre toplu taşıma kentlerde yaşayan kadınların en önemli sorunudur. En önemli sorunlarının ne olduğu sorduğumuz kadınlardan biri ise “Toplu taşıma mı yoksa sokak lambaları mı karar veremedim. Otobüsten indikten sonra duraktan eve yürümem gerekiyor. Sokaktaki ışık o kadar yetersiz ki kendimi güvende hissetmiyorum” demişti. Alın size üçüncü neden...

    Türkiye’de kadınlar çalışmamaktadır. Çünkü, kentlerimiz kadın dostu değildir. Newsweek/The Daily Beast’in hazırladığı kadınlar için en iyi ve en kötü ülkeler listesinde 116. sırada olmamıza şaşmamak lazım. 165 ülkenin yer aldığı listede Kamboçya, Endonezya, Malezya, Peru ve Tunus’un durumu Türkiye’den daha iyidir. Dilerseniz yazısı olumlu bir notla bitireyim: Türkiye listede Suudi Arabistan, Yemen ve Afganistan’ı geride bırakabilmiştir!

    Bu köşe yazısı 23.06.2012 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır