Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Enflasyonu ciddiye almak gerekiyor

    Fatih Özatay, Dr.08 Kasım 2011 - Okunma Sayısı: 1446

     

    Son zamanlarda çoğu ekonomi yorumcusu enflasyonu önemli bir sorun olarak görmemeye başladı.

    Küresel krizle birlikte finansal sektörün ayağa kaldırılması, ekonomik faaliyet hacminin yeniden canlandırılması ve işsizliğin azaltılması gibi amaçlar ön plana çıktı. Özellikle gelişmiş ülkelerde bazı cılız sesler dışında enflasyondan kimse söz etmez oldu. Bu düşünsel ortam Türkiye'yi de etkiledi. Çoğu yorumcu enflasyonu önemli bir sorun olarak görmemeye başladı. Ne var ki son aylarda yükselmeye başlayan enflasyonla birlikte "Acaba yine çift haneli enflasyon oranları ile yaşama tehlikemiz var mı" sorusu da yavaş yavaş zihinlere takılmaya başladı.

    İki haneli enflasyon birkaç ay yaşansa bile şu andaki bilgiler ışığında bu durum kalıcı olamaz. Olmayınca da Avrupa Birliği'nin içinde bulunduğu durumun oluşturduğu ekonomi gündeminde, enflasyon Türkiye'de yine önemli bir sorun olarak algılanmaz. Türkiye gibi uzun yıllar enflasyonla yaşamış bir ülkede bu tür bir algılamanın hatalı olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemin altında yatan tek neden geçmişimiz değil. Birkaç saptama ile diğer nedenimi sergileyeyim.

    Birincisi şu: IMF'nin veritabanından 184 ülkeye ilişkin yıllık ortalama tüketici enflasyon verilerine ulaşılıp, enflasyon değerleri büyükten küçüğe göre sıralanınca, Türkiye'nin yeri 2010 yılında yirmi sekizinci sıra oluyor. Tekraren; 184 ülke içinde en yüksek enflasyon oranına sahip ülke sıralamasında yirmi sekizinciyiz. 2010 yılında bu ülkelerde gerçekleşen yıllık ortalama enflasyon oranının ortalaması ise yüzde 4.7. Aynı değer Türkiye için yüzde 8.6. Sıralamanın başında yüzde 28.2 ile Venezüella var. Bu ülkelerden bazılarına ilişkin enflasyon değerlerini grafikte veriyorum.

    Yerimizi yirmi sekizincilik olarak belirlese de yüzde 8.6lık bir enflasyon oranı çok yüksek olarak algılanmayabilir. İkinci saptama için gelin bir de paramızdan altı sıfır attığımız 2005'in başından bu yana bakalım enflasyona. 2005 Ocak-Ekim 2011 döneminde tüketici fiyatlan 1.72 kat artmış. Farklı bir ifadeyle paramızdan altı sıfır attığımızdan bu yana Türkiye'de enflasyon yüzde 172 olmuş. 2005 başında 100 milyon liralık banknot yerine piyasaya sürülen 100 liralık bir banknotun alım değeri Ekim 2011 sonunda 58 liraya düşmüş vaziyette. Böyle giderse çok geçmeden daha yüksek değerli bir banknotu piyasaya sürmek durumunda kalabiliriz. Üçüncü saptama rekabet gücümüze ilişkin. 2004 sonundan 2011 sonuna fiyatların kaç kat arttığına ilişkin sıralamayla ilgiliyim (2011 verileri IMF tahmini). Bu değerler 182 ülke için var. Fiyatları en fazla artan ülke liginde Türkiye elli birinci sırada. Bu dönemde tüm dünyada yaşanan enflasyonun ortalaması yüzde 59.5. Türkiye'de ise aynı değer yüzde 72.5. Türkiye ile aynı grupta yer alan ülkelerin çok büyük bir kısmının 20052011 dönemi enflasyonu bizden düşük. Bunun Türkiye açısından bir rekabet dezavantajı getirdiği açık.


    radikal 20111108 21.520px

     

     

     

    Bu köşe yazısı 08.11.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır