TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Orduda geçen hafta yaşanan istifalar hem medyada hem de siyasi elitin gündeminde geniş yer buldu. Bu kadar ilgi bazıları için olağan dışı olabilir. Ancak gündelik ideolojik tartışmalara kapılmadan Türkiye'de sivil-asker ilişkilerini anlamak ancak arka plana dair bazı bilgilerle birlikte mümkün olabilir. Benim niyetim de Türkiye'de sivil-asker ilişkisinin doğasının ve gelecekte alacağı doğrultunun anlaşılmasına katkıda bulunmak.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sivil-asker ilişkilerinin doğası değişmektedir. Bu değişimin hızı, şekli ve sonuçları ulusların ekonomik ve sosyal yapısı ve siyasi tarihiyle olduğu kadar ordunun karakteriyle de ilgilidir. Türkiye'de konuyla ilgili tartışmaların kökeni iki yüzyıl geriye götürülebilir. O kadar geriye gitmeden önce isterseniz son elli yılda sivil-asker ilişkilerini şekillendiren önemli dönüm noktalarına bir göz atalım.
Sivil-asker ilişkilerini anlamak için odaklanmamız gereken ilk olay 27 Mayıs 1960 askeri darbesidir. Bu darbe dönemin başbakanı Adnan Menderes'in asılması gibi dramatik sonuçları ve anarşik karakteri nedeniyle emir-komuta zincirini bozarak sadece sivil-asker ilişkilerini değil Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nin temel yapısını da etkilemiştir.
Sivil-asker ilişkilerinde ikinci dönüm noktası 24 Ocak kararlarını takip eden 12 Eylül 1980 darbesidir. Liberal ekonominin temellerini atan 24 Ocak 1980 kararları Türkiye'de sadece ekonomik yapının değil sosyal ve siyasi yapının ve ideolojik bakış açılarının radikal biçimde değişmesine neden olan bir süreci beraberinde getirmiştir. 12 Eylül darbesini gerçekleştiren generaller destekledikleri politikalarla uzun vadede kendi konumlarını yıpratacak olan kararları gerçekleştirmiş oldular. Ordunun katkıları olmasaydı yeni ekonomik düzen asla hayata geçirilemezdi. Aslına bakılırsa ordunun kararında"yeni sermaye- Anadolu kaplanlarının" doğuş tarihinin önemli ipuçları da görülebilir.
Sivil-asker ilişkilerini ve ordunun temelini değiştiren bir diğer önemli gelişme ise Kürdistan İşçi Partisi (PKK) hareketidir. PKK'nın yıpratmaya dayalı uzun süreli ayaklanma stratejisi ülkenin ekonomik, sosyal, siyasi ve ideolojik yapısını radikal biçimde ve yavaş yavaş etkilerken bir yandan da devlet cihazını büyük oranda sıkıntıya sokmaktadır. Bu sonuçlar bir yandan sivil-asker ilişkilerine yeni bir boyut eklerken, öte yandan da ordunun yapısını kaçınılmaz olarak deforme etmiş ve etkilemiştir.
İlişkilerdeki değişimi hızlandıran sadece Türkiye'deki gelişmeler değildir. Önemli küresel gelişmeler de sivil-asker ilişkilerini etkilemiştir. Öyle ki, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve 1990'lı yıllarda liberal ideolojinin yükselişi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sivil-asker ilişkilerini ve TSK'nın rolünü büyük oranda etkilemiştir.
TSK'nın rolü ve yapısı ve sivil-asker ilişkilerine dair bir başka dönüm noktası da 28 Şubat 1996'da gerçekleşen "post-modern askeri darbedir". "Yumuşak" güç kullanarak "İslamcı" Erbakan hükümetini iktidardan düşüren bu hamle, TSK'ya siyaset alanında "gerçekçi olmayan" bir konum kazandırmıştır. Yine de bu olay orta vadede hem TSK'nın yapısını hem de sivil-asker ilişkilerini önemli ölçüde etkilemiştir. Önümüzdeki hafta bu konuları teker teker inceleyeceğim.
Bu köşe yazısı 11.08.2011 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024