TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Salı akşamı 21.45'te şampiyonlar ligi maçı var Beşiktaş'ın. Küçük oğlum Deniz çok heyecanlı; her zamanki gibi formasıyla çok önceden televizyon karşısındaki yerini alıyor. Sabah çok dil döktü annesine. Ertesi gün okul olduğu için erken yatması gerekiyor. Yine de maçın bir devresini izleme izni kopardı. Maç öncesinde, meraklılarını 'havaya sokacak' konuşmalar var orada burada. O çoktan havaya girmiş durumda, ama olsun, konuşmaları dinlemek lazım. O kanal senin, bu kanal benim aralarında gezinmek istiyor. Gezinemiyor. Benim yüzümden. Başka bir heyecan fırtınası daha var çünkü. 21.15'te Amerika Merkez Bankası (Fed) faiz kararını açıklayacak. Bir 'maç öncesi' yayını da Bloomberg kanalında var. Çeşitli bölge Fed'lerinin eski başkanları arzı endam ediyorlar. Başka uzmanlar falan da var. Hatta bir ara ekranda arka planda büyük bir konut inşaat sahası olmak üzere dramatik biçimde konut sektöründeki gidişat üzerine ahkâm kesen bir başka uzmana da bağlanıyorlar. Beş dakika kaldı, iki dakika var, falan gibi de hatırlatmalarla iyice havaya sokuluyor ekran başındakiler.
Deniz protesto ediyor durumu: Bize ne el âlemin merkez bankasının aldığı faiz kararından diyesi. Bitmek bilmeyen sorular soruyor. Sanırım yıldırma taktiği uyguluyor. Hani bizim Merkez Bankası'nın aldığı faiz kararlarının önemli olduğuna dair bir hissiyatı gelişmiş vaziyette, babasının eski mesleği nedeniyle. En azından ben öyle sanıyorum. Ayıp olmasın diye 'öyleymiş' gibi yaptığını da ihtimal dışı tutmamak gerekiyor. Diyesi ki: "Ama el insaf. Binlerce kilometre ötede alınan bir karar, maç öncesi 'geyiğinden' neden mahrum etsin beni?"
Küreselleşme sen nelere kadirsin!
Mal ve işgücü piyasalarında ülkelerarası eklemleşmenin son yıllarda giderek arttığı söylenebilir. Mali piyasalar için bu apaçık olguyu belirtmeye bile gerek yok. Herkes iç içe artık. Küreselleşme denilen olgu da bu zaten.
Birkaç yıl önce, çok uzmanlaşmış birkaç kişi dışında, her Allah'ın günü ABD ekonomisiyle bu kadar yatıp kalkan yoktu. Bilmem ne verisinin önemini bilmiyorduk. Şimdi, herkes işi gücü bıraktı, ABD'de ne açıklanacak, Japonya Merkez Bankası Başkanı ne buyuracak ona bakıyor.
Peki, ülkelerin mali piyasaları bu kadar iç içe giriyorsa tekil merkez bankalarının başarılı bir para politikası yürütmeleri mümkün mü? Diğer bir ifadeyle, küredeki gelişmelerden bağımsız olarak kendi ekonomilerinin ihtiyaçlarına göre faiz kararı alabilirler mi? Alırlarsa, bu kararlar arzulanan sonuçları doğurur mu?
Sonuçta her hükümetin ekonomi politikasının dayandığı iki temel ayak var: Maliye ve para politikası. Yukarıdaki sorular şu olasılığı ortaya koyuyor: Bu iki ayaktan birisinin, para politikasının, küreselleşmenin giderek arttığı günümüzde zayıflaması söz konusu. Çok sayıda ekonomist bu olasılık üzerine yazıp çiziyor. Öyle ya, 'buralardaki' faizleri ve kurları 'oralardaki' faizler belirliyorsa, buralardaki merkez bankaları nasıl iç talebi kontrol edecekler? Üretim maliyetlerini nasıl etkileyebilecekler?
Küreselleşmenin para otoritelerinin gücünü azalttığı savı doğruysa, bu savın uç noktaya götürülmesi halinde önemli bir soruyla karşılaşıyoruz. Bizim gibi ülkelerde son yıllarda enflasyon oranlarında önemli azalmalar gerçekleşti. Bizde de altı yılda yüzde 70'lerden yüzde 7'lere geldik. Hatta yüzde 7'ye bile artık burun kıvırıyor olduk. Bu olgunun arkasındaki temel neden içeride uygulanan 'doğru' politikalardan çok küresel dünyadaki likidite bolluğu ise, likidite bolluğunun kıtlığa dönüşmesi halinde halimiz nice olur? Enflasyon tekrar yükselmez mi?
Küredeki son gelişmelerden tedirginiz. Bu durumda çok daha tedirgin olmamız gerekiyor. Bizlerin doğruları bir işe yaramıyorsa, ne yapacağız? İşi gücü bırakıp gelişmiş ülkelerin mali piyasalarını düzenleyen ve denetleyen kurumlarına yardımcı mı olacağız? Aksi görüşler de var. Küreselleşmenin tekil para politikalarının etkisini azaltmadığına dair. Bir süre bu tartışmalara odaklanmak istiyorum. Şüphesiz gündem izin verdiğince. Ha, bu arada yeri gelmişken (Beşiktaş'ın teknik direktörü sayın Sağlam için) belirteyim: Deniz maçın 15 dakikasında su koyverdi. "Ne sıkıcı maç" buyurup, yatmaya gitti.
Bu köşe yazısı 23.09.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024