TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Politika Notu/ Dr. Levent Gönenç
31 Mart Mahalli İdareler Seçimi’nin üzerinde neredeyse bir buçuk ay geçti ancak seçim sonuçlarına ilişkin tartışmalar sona ermedi. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 6 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine ilişkin kararı tartışmaları farklı bir noktaya taşıdı. Bundan önceki yazılarımda değindiğim gibi, tüm bu itiraz sürecinde YSK’nın yapılan itirazların bir kısmını süre aşımı, bir kısmını ise yasal dayanaktan yoksun olması gerekçesiyle reddetmesi beklenirdi. Böyle olmadı. YSK kararın ayrıntılı gerekçesini henüz açıklamadı ancak medyaya yansıyan haberlere bakıldığında Kurul’un; Anayasa’da, ilgili yasalarda ve özellikle kendi içtihatlarında yer alan Seçim Hukuku ilkeleri ile çelişen bir karara imza attığı anlaşılmakta. Bu bağlamda, YSK’nın son kararları “kesin” ve “bağlayıcı” olmakla birlikte, bu kararların gerekçelerinin hukuken tartışmaya açık olduğu da bir gerçek.
Bu yazıda, kamuoyunda YSK’nın yenileme kararı sonrasında cevap aranan bir mesele üzerinde duracağım: YSK (Anayasa ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’daki ilgili hükümlere göre) 7 asıl ve 4 üyeden oluşmasına rağmen, nasıl olup da 11 üye ile toplanıp 7 üyenin oyuyla yenileme kararı alabilir? Bir başka ifadeyle, YSK’nın 4 yedek üyesinin bu toplantıya katılması ve daha da önemlisi oy kullanabilmesi Seçim Hukuku açısından mümkün müdür?
Politika notunun tamamına erişmek için tıklayınız.
24/12/2024
23/12/2024
20/12/2024
16/12/2024
13/12/2024