TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu / Bengisu Özenç & Ayşegül Taşöz Düşündere
Türkiye ekonomisi 1980 sonrasında, önce tarımdan sanayiye geçişin, daha sonra sanayideki teknoloji içeriğindeki artışın tanımladığı yapısal ekonomik dönüşümler geçirdi. Bu gelişmelere ise kronik cari işlemler açığı eşlik etti. 1980 sonrasında dışa açılan Türkiye, 2000 yılında dünyadaki ilk 15 sanayi ülkesi arasında yerini aldı. Bu dönüşümde, köyden kente göç ile ortaya çıkan tarımdan sanayiye geçiş eğilimi, önemli rol oynadı. Öyle ki, 1980’de Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 70’i işlenmemiş tarım ürünleri gibi basit ürünlerden oluşurken, 2000’lerde bu oran yüzde 10’lara geriledi. Tarım ürünleri gibi basit ürünlerin yerini, yaklaşık yüzde 50’lik bir pay ile gıda, tekstil gibi düşük teknolojili sanayi ürünleri aldı. 2000’lerin başından 2016’ya dış ticaret hacmi önemli ölçüde artarken Türkiye artık düşük teknolojiden ziyade orta teknoloji ihraç eden bir sanayi ülkesi haline geldi. Dönüşüm sürecinde, artan sanayileşme ile üretimde kullanılmak üzere ara mal ithalatına talep de arttı. Örneğin 2000 yılında 36 milyar dolarlık ara mal ithal edilirken bu rakam 16 yılda ortalama yıllık yüzde 8,6’lık artışla neredeyse 4 katına, 134 milyar dolara çıktı. Ara malı ithalatındaki bu artış, Türkiye’nin cari işlemler açığının 10 milyar dolardan 33 milyar dolara çıkmasında ve GSYH içerisindeki yüzde 5’lik payını korumasında etkili oldu.
Türkiye’nin geçirdiği bu dönüşümün, ithal girdi bağımlılığı ile katma değer üretme kapasitesini ne şekilde etkilediğini anlayabilmek için sektörler arasındaki ilişkilerin daha detaylı şekilde incelenmesi gerekmektedir. Girdi-çıktı tabloları, bir ekonomide sektörler ve aktörler arasındaki karşılıklı ilişki ağlarını takip etmek üzere derlenmiş veri bütünü olmaları nedeniyle bu ihtiyaca cevap verebilecek önemli bir kaynaktır. 2000’den sonraki orta teknolojili sanayi ülkesi olma hamlesinin hem ekonomimizin katma değer yaratma kapasitesini hem de ithal ara girdi bağımlılığını nasıl etkilediğine dair bulgulara, bu tablonun analizi ile sektörel bazda erişmek mümkün. Ancak, 12 Aralık 2016 tarihine kadar en güncel girdi-çıktı tablosunun 2002 yılına ait olması, 2000’lerdeki dönüşümü analiz etmeye izin vermiyordu. 12 Aralık 2016’da ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), pek çok değişikliği aynı anda gerçekleştirirken, Avrupa Birliği ülkelerinin kullanmakta olduğu ESA 2010’a uygun revizyonlarla 2012 için güncellenmiş bir girdi-çıktı tablosu da yayınladı. Bu yazıda, yayınlanan bu son girdi-çıktı tablosu üzerinden, Türkiye’nin 2000’lerde geçirmiş olduğu yapısal ekonomik dönüşümün etkilerini analiz etmek üzere, sanayide ithal ara mal bağımlılığı ve katma değer yaratma kapasitesine ilişkin tespitler sıralanmaktadır.
Yapılan analizler, Türkiye’nin 2000'li yıllardaki dönüşümü takiben, artık neredeyse her sektörde daha yüksek katma değer üretebilen bir ülke haline geldiğini göstermektedir. Ancak Türkiye, geçmişe oranla daha fazla yerli katma değer yaratabiliyor olsa da, özellikle ileri teknolojili ve orta-yüksek teknolojili sektörlerde katma değer yaratma kapasitesi hala düşük bir performans sergilemektedir. Bulgular, düşük ithal girdi kullanımının ise her zaman katma değer artışını beraberinde getirmediğine işaret etmektedir.
Değerlendirme notunun devamı için tıklayınız.