TEPAV yayınları arasında çıkan "Türkiye'de Özelleştirmenin Hukuk ve Ekonomisi" isimli kitapta, Türkiye'de özelleştirme politikalarının karşılaştığı hukuksal sorunları irdelendi
|
|
ANKARA - TEPAV yayınları arasında çıkan "Türkiye'de Özelleştirmenin Hukuk ve Ekonomisi" isimli kitapta, Türkiye'deki özelleştirmelerde karşılaşılan sorunların büyük ölçüde yargıdan değil idareden kaynaklandığı saptaması yapıldı.
Sabancı Üniversitesi'nden İzak Atiyas ve Bilgi Üniversitesi'nden Burak Oder'in TEPAV için hazırladığı raporda Türkiye'de özelleştirme politikalarının karşılaştığı hukuksal sorunlar irdelendi. Özelleştirmede iptal kararlarının kamuoyunda birbirine zıt iki farklı yoruma yol açtığı hatırlatılan çalışmada şu ifadelere yer verildi:
" Bunlardan birincisi, yasama çabalarının ve idari işlemlerin anayasa ve hukuka uygun olmadığıdır. İkinci yorum ise, yüksek yargının özelleştirme politikalarına karşı ideolojik bir direnç gösterdiği şeklindedir. Hangi yorumun gerçeğe daha yakın olduğu, iki yorum da gerçeği yansıtmıyorsa karşılaşılan sorunların hangi etkenlerden kaynaklandığını anlayabilmek için, bu konudaki temel aktörler olan yasama, idare ve yargının yaklaşımlarının ayrıntılı bir biçimde incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada bu inceleme hem yasama çabaları he de tekil özelleştirme işlemleri temelinde yapılmıştır. "
"Yargı özelleştirme karşıtı" denemez
Kitapta, anayasal düzeyde özelleştirme önünde ciddi bir engel olmadığı açıklanarak, yasal zemini iyi hazırlandıktan, kamu yararı ile ilgili sorunlar konusunda yeterli önlemler alındıktan sonra kamu hizmeti olarak görülen hizmetlerin özel sektör eliyle görülmesinin de mümkün olduğu kaydedildi. Yüksek yargının genel olarak gerek yürütmeye, gerek idareye takdir yetkisi verilmesine sıcak bakmayan bir hukuk felsefesi içinde, yetkilerin yasalarda ayrıntılı bir biçimde tanımlanmış olmasını gerekli kıldığı belirtilen çalışmada, "Ancak bu tutumu ‘özelleştirme karşıtı' şeklinde betimlemek mümkün değildir" denildi. Konuya şöyle devam edildi:
"Tekil özelleştirme işlemlerinin yargısal denetimine gelince, burada da iptallerin önemli bir bölümünün yetersiz hazırlık veya usule ilişkin yanlışlıklardan veya yasayla veya yargı kararlarıyla hukuksal olarak belirlenmiş hedeflerin gereğince dikkate alınmamasından kaynaklandığı söylenebilir. Ancak özelleştirme kanununda özelleştirmenin hedeflerine ilişkin yapılmış belirlemeler uygulamada idareyi önünü ciddi biçimde kısıtlayabilecek niteliktedir. Yine uygulamada özellikle satılan varlıkların değeri, yatırım hedefleri gibi konularda iktisadi gerekçe ve ilkelerin daha ciddi ve yetkin bir biçimde kullanılması özelleştirmelerin kamu yararına uygun bir biçimde yapılmalarını kolaylaştıracak, hem de özelleştirilen şirketlere gerekli olmayan kısıtlamaların yüklenmesini engelleyecektir. "
Ciddi bir öğrenme sürecinden geçildi
Özelleştirme politikasının ciddi bir "öğrenme süreci"nden geçtiği saptaması yapılan çalışmada, "Bunda hem özelleştirme politikasına muhalif olanların açtıkları davaların hem de yüksek yargının önemli katkıları olmuştur. Bir başka katkı da özellikle şebeke sanayilerinde düzenleyici çerçevelerin oluşmakta olmasından doğmaktadır" denildi.
Kitapta ayrıca, bugün özelleştirmelerin kamu yararını koruyacak bir biçimde yapılma ve başarılı olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu, konuya Anayasa düzeyinde bakıldığında da, yapılan değişikliklerle özelleştirmelere yasal zemin hazırlama konusunda meclise ciddi bir esneklik tanındığı açıklandı.