TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
ICG Türkiye/Kıbrıs Projesi Direktörü Hugh Pope tarafından sunulan rapor “Bölünmüş Kıbrıs: Kusursuz Olmayan Bir Gerçekle Yüzleşmek” adıyla yayımlandı
ANKARA -Uluslararası Kriz Grubu (International Crisis Group – ICG)’nin sekizinci Kıbrıs raporu, 4 Nisan 2014 Cuma günü yapılan bir toplantıyla tartışmaya açıldı. TEPAV Avrupa Birliği Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda, ICG Türkiye/Kıbrıs Projesi Direktörü Hugh Pope “Bölünmüş Kıbrıs: Kusursuz Olmayan Bir Gerçekle Yüzleşmek” adlı rapor üzerine bir sunum yaptı.
Kıbrıs sorununun hem adada hem de Brüksel’de tekrar canlı bir konu haline geldiğini ifade eden Pope, konuya artan ilginin olası nedenlerini sıraladı. Pope, hem Güney Kıbrıs’ın yeni liderinin uzlaşma istediğini hem de Başbakan Erdoğan’ın Ada’da çözüm için yeşil ışık yaktığını söyleyerek, Türkiye’nin Kıbrıs meselesini gündemden çıkaracak tüm uzlaşma planlarına açık olduğunu ifade etti. Doğu Akdeniz gazına yönelik bir boru hattı projesinin adada istikrarı gerektirdiğini hatırlatan Pope, ayrıca İsrail, Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan arasında Doğu Akdeniz gazı konusunda oluşturulacak ortaklığın bütünleşmeyi artırarak stratejik bir rol oynayabileceğini söyledi. Amerika’nın son on yılda ilk kez Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgilenmesinin sürecin tekrar canlanmasında etkili olduğunu ve şubat ayında Atina ve Ankara’da yapılan çapraz görüşmelerin çözüm umutlarını artırdığını söyleyen Pope, 1960’lardan bu yana ilk kez Rum Kesimi’nden bir yetkilinin Ankara’ya geldiğini hatırlattı.
Pope, olumlu gelişmelere karşın her iki tarafta da halkın sürece şüpheci yaklaştığını ve güven inşa edici önlemlerin her zaman bekleneni vermediğini ifade ederek, müzakere edilen “hafif federasyon” seçeneğinin başarıya ulaşmasının beklendiği kadar kolay olmayacağını, mevcut şartlarda sıfırdan bir AB üyesi devlet inşa etmenin mümkün görünmediğini söyledi.
Son kırk yıldır aynı iki bölgeli ve iki toplumlu federal parametrelere hareket edildiğini ve çözüme ulaşılmadığını hatırlatan Pope, farklı bir strateji olarak “AB içinde bağımsız bir Kuzey Kıbrıs Türk devleti kurma” seçeneğinin değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Pope, “Kıbrıslı Türkler’in istediği aslında bu. Ne Kıbrıslı Rumlarla, ne de Türkiye ile yaşamak istemiyorlar. Türkiye’den bir tür himaye istiyorlar, ama Türkiye’nin hakimiyetini istemiyorlar. AB’ye üye olmak istiyorlar. Bağımsız bir Kuzey Kıbrıs Türk devleti Kıbrıslı Türkler’e uygun olabilir.” şeklinde konuştu. Söz konusu seçeneğin mümkün olması için halihazırda AB üyesi olan Güney Kıbrıs’ın gönüllü kabulünün gerektiğini hatırlatan Pope, Güney’i ikna etmek için Gazimagosa’nın yakınlarında bulunan hayalet sahil kasabasını iade etmek, Türkiye’nin işgal ordusunun tamamını veya tümüne yakını çekmek ve 1960’da adanın bağımsızlığına eşlik eden uluslararası garantilerden vazgeçmek gibi adımlar atması gerekeceğini ifade etti.
“Bölünmüş Kıbrıs: Kusursuz Olmayan Bir Gerçekle Yüzleşmek” adlı rapora erişmek için tıklayınız.