TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Doç. Dr. Levent Gönenç tarafından yazılan politika notunda "Ayrıntılı Anayasa - Çerçeve Anayasa Tartışması" değerlendirildi.
ANKARA - TEPAV, “Yeni anayasa ayrıntılı mı olmalı, yoksa çerçeve mi olmalı?” tartışmalarına, “Ayrıntılı ve çerçeve unsurlar arasında bir denge kurulmalı” görüşüyle katıldı.
TEPAV Hukuk Çalışmaları Enstitüsü Direktörü ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Gönenç tarafından hazırlanan "Ayrıntılı Anayasa - Çerçeve Anayasa Tartışması" başlıklı politika notunda yürürlükteki 1982 Anayasası’nın ayrıntılı bir anayasa olduğu ve bu durumun hem öğretide hem de uygulamada eleştirildiği ifade edildi. 1982 Anayasası’nın ayrıntılı olmasının birinci nedeninin topluma hakim olan siyasal ve hukuki kültürle ilgili olduğu belirtilen çalışmada, “Her sosyal ve siyasal meseleyi masabaşında hukuk yoluyla çözme eğilimi, yani ‘kanuncu’ (legalistic) yaklaşım 1982 Anayasası’nın ayrıntılı kaleme alınmasının en önemli nedenlerinden biridir” denildi.
Çalışmada, 1982 Anayasası’nın ayrıntılı olmasının bir diğer nedeni “hazırlayanların, 12 Eylül 1980 öncesi dönemde siyasal kriz ve sorunlardan kısmen Anayasayı sorumlu tutmaları ve tepki olarak belli konularda ayrıntılı düzenlemelerle bu sorunları çözmek istemeleri” olarak açıklandı.
1982 Anayasası’nın ayrıntılı olmasının sonuncu ve asıl nedeninin ise, bu anayasayı yapanların temel hak ve özgürlüklere ilişkin yaklaşımı olduğu ifade edilen Not’ta, şöyle denildi:
“12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesini gerçekleştiren ve 1982 Anayasası’nın yapımında etkili olan kadrolar, 1961 Anayasası’nda temel hak ve özgürlüklerin geniş biçimde tanınmasını, bir yandan devlet otoritesini zayıflattığı, diğer yandan 1980 öncesi yaşanan siyasal ve sosyal istikrarsızlığın nedeni olduğu savlarından hareket ederek eleştirmişlerdir. Bunun sonucu olarak, özellikle temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler olabildiğince ayrıntılı biçimde kaleme alınmış, katmerli bir sınırlama sistemi öngörülmüştür. Bir başka ifadeyle, 1982 Anayasası’nın ayrıntılı olmasının nedeni temel hak ve özgürlükleri dört bir yandan kuşatmak, neredeyse bu hakları ve özgürlükleri kullanılamaz hale getirmektir.”
Çalışmada, 1982 Anayasası’nın neden ayrıntılı olduğuna ilişkin bu kısa değerlendirmenin “ayrıntılı anayasa-çerçeve anayasa” ayrımı bağlamında yeni anayasada nasıl bir düzenleme yapılması gerektiği konusunda fikir verdiğine dikkat çekilerek şöyle denildi:
“Bir anayasanın içeriği açısından ayrıntılı olup olmayacağı tartışılırken topyekun bir değerlendirme yapmak yerine anayasada yer alan bölümler bağlamında bu noktayı tartışmak daha sağlıklı sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.
Buna göre, anayasanın temel hak ve özgürlüklere ilişkin bölümü açısından şunu söyleyebiliriz: Eğer temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasa maddeleri, 1982 Anayasası’nda olduğu gibi, söz konusu hak ve özgürlükleri sınırlamak için ayrıntılı biçimde kaleme alınmışsa bu, anayasanın özgürlükçü niteliğini zedeler. Yok eğer, temel hak ve özgürlüklere ilişkin maddelerin ayrıntılı olmasının amacı söz konusu hak ve özgürlükleri güvence altına almak, genişletmek, kullanılmasını kolaylaştırmak ise, anayasanın ayrıntılı olması iyi bir şeydir.
Anayasanın devletin organizasyonuna ilişkin kurumsal bölümüne gelince: Yasama, yürütme ve yargı organlarının düzenlendiği bu bölümde ayrıntıya ancak gerekli olduğu ölçüde yer verilmelidir. Örneğin, yasama organının düzenlendiği bölümde parlamento içtüzüğünde yer alabilecek düzenlemelerin bulunması gerekmeyebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta yine siyasal iktidarın kötüye kullanılmasına engel olmayı mümkün kılacak düzenlemelerin ötesinde ayrıntıya yer verilmemesidir. Örneğin, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının görev süreleri bir ayrıntı olarak görülmeden anayasada düzenlenmelidir. Çünkü anayasa yargıçlarının görev sürelerinin anayasal güvenceye kavuşturulması keyfi olarak emekli edilememeleri veya görevlerine son verilememesi yargının bağımsızlığı ilkesinin hayata geçirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.”