TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Son dönemde ev kadını sayısında görülen artışın, 2008 küresel ekonomik krizinin etkilerinin hafifliyor olmasından, böylece hanehalkı geliri üzerindeki baskının azalmasından kaynaklandığı açıklandı
ANKARA- TEPAV son dönemde ev kadını sayısında görülen artışın, 2008 küresel ekonomik krizinin etkilerinin hafifliyor olmasından, böylece hanehalkı geliri üzerindeki baskının azalmasından kaynaklandığı açıklayarak, “Kadınlarımızın çok önemli bir bölümü yalnızca mecbur kaldığında çalışmaktadır” dedi.
TEPAV Araştırmacıları Damla Özdemir ile Hasan Çağlayan Dündar tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Kriz Sonrası Eve Dönen Kadınları- İşgücüne Katılımda Kriz Etkisi Ve Fırsat Maliyeti” başlıklı değerlendirme notu yayımlandı.
Çalışmada, Türkiye’de 37 milyon 191 bin kadın bulunduğu belirtilerek, “Bu kadınların 27 milyon 594 bini çalışabilir durumda iken yalnızca 7 milyon 300 bini çalışmaktadır. İşgücü dışındaki kadınların ise 11 milyon 933 bini ev kadınıdır. Türkiye’de çalışan kadınların bir buçuk katından daha fazla ev kadını bulunmaktadır” denildi. Değerlendirmeye şöyle devam edildi:
“2004’te son 30 yılın en düşük seviyesine ulaşmasından sonra sürekli olarak yükselmiş olan kadınların işgücüne katılım oranı, 2012 yılının ilk çeyreğinde kayda değer bir düşüş göstererek tartışma konusu olmuştur. Öte yandan kadınların işgücüne katılım oranlarının 1980’den bu yana seyrine bakıldığında, düşük katılım oranlarının yeni bir olgu olmadığı görülmektedir. Türkiye’de son 30 yılda yaşanan ekonomik dönüşümle beraber kadınlar yeni düzenin gereklerine cevap verememiş, bu dönüşüme uyum sağlayamamışlardır. Kadınların sahip olduğu beceri seti de, göç ettikleri kentlerde işgücüne katılabilmeleri için yetersiz kalmıştır. Bu durum, 1980-2011 dönemi genelinde kadınların yıllık işgücüne katılım oranlarının, son yıllardaki olumlu gelişmelere rağmen %2,7 gerilemesine neden olmuştur.
İstatistikler, Türkiye’de kadınların işgücüne düşük katılımının yapısal bir sorun olduğuna işaret etmektedir. Din ve eğitim seviyesi gibi akla ilk gelen unsurlar göz önünde bulundurulduğunda dahi Türkiye’deki katılım oranları diğer ülkelere göre oldukça düşüktür. Son 7 yılda kadınların işgücüne katılımının artması bu anlamda çok olumlu bir gelişme olarak ortaya çıkmıştır. 2012’nin ilk çeyreğindeki dikkate değer düşüş ise bu gelişmelerin geçici olabileceğine dair kuşku uyandırmıştır.”
Son Dönemdeki Eve Dönüş Neden Kaynaklanıyor?
Çalışmada, son dönemde ev kadını sayısında görülen artışın, 2008 küresel ekonomik krizinin etkilerinin hafifliyor olmasından, böylece hanehalkı geliri üzerindeki baskının azalmasından kaynaklandığı açıklandı. Kadınların işgücüne katılımı ile milli gelir arasındaki ilişkinin, Türkiye’nin son 20 yıldaki kriz deneyimleri incelendiğinde de ortaya çıktığı kaydedilen çalışmada şu ifadelere yer verildi:
“1989’dan sonra düşüşe geçen kadınların işgücüne katılım oranı, 1994 kriziyle %27,5’ten %30,2’ye yükselmiştir. Daha sonraki yıllarda düşüşe devam eden oran, 1998’de Asya krizinin etkilerinin Türkiye’yi de sarsmasıyla %27,6’dan %30,4’e yükselmiştir. Benzer bir eğilim, 2001’de patlak veren ekonomik krizde de görülmüştür. 2000’de %26,6 olan kadınların işgücüne katılımı, 2001’de %27,1’e çıkmış, 2002’de %27,9’a ulaştıktan sonra tekrar düşüşe geçmiştir. Son küresel ekonomik krizin etkilerinin hissedilmesiyle ise 2007’de %23,6 olan katılım oranı 2008-2011 yılları arasında hızla yükselerek %28,8’e ulaşmıştır. Kriz etkilerinin hafiflediği 2012 yılının ilk çeyreğinde ise kadınların işgücüne katılım oranının %27,9’a gerilediği görülmektedir.”
Üniversite mezunu kadınlar da evde…
Çalışmaya göre, kriz döneminde en çok ilkokul mezunları işgücüne katıldı, son bir yılda ise en çok ilköğretim ve üniversite mezunları eve döndü. Ayrıca kriz döneminde en çok 25-29 yaş grubundaki kadınlar işgücüne katıldı, kriz sonrasında ise en çok 35-39 yaş grubundaki kadınlar işgücü dışında kaldı.
İlköğretim ve altı, lise ile üniversite mezunları içinde işgücüne katılmayan kadınların oranları ayrı olarak incelendiğinde, her eğitim seviyesinde Türkiye’de işgücüne katılıma oranlarının Avrupa’nın yaklaşık yarısı olduğu görüldü. Vasıflı çalışan olarak nitelendirilebilecek üniversite mezunu kadınların üçte biri işgücü dışında yer alıyor. Kriz sırasında işgücüne katılan ve kriz sonrasında eve dönen kadınların çizdiği bu tablo, son dönemde çalışma hayatının üniversite mezunu kadınlar için cazibesinin kaybolduğuna dikkat çekiyor.
Değerlendirmede, son dönemde işgücü dışında kalan üniversite mezunu kadın sayısında görülen artışın, ücretlerin Türkiye’de özellikle eğitimli kadınların işgücüne katılımında önemli rol oynuyor olabileceğini akla getirdiği belirtilerek şöyle denildi:
“Kadınlara düşük ücret ödenmesi, kadınların işgücüne katılımının fırsat maliyetini yükseltmektedir. Bu durum kadınların, çalışmalarının geri dönüşünü yeterli görmeyerek, işgücüne katılımdan vazgeçmeleriyle sonuçlanabilir.
Türkiye’de çalışan kadınlar için çocuk bakım imkanları ile esnek çalışma olanaklarının kısıtlı olması, bu unsurların da kadınların işgücüne katılımı önünde engel teşkil ediyor olabileceğini göstermektedir. Bu alandaki çalışmaların artırılması ile Türkiye’nin yüksek ev kadını oranlarının nedenleri daha iyi anlaşılabilecektir.”
20/11/2024
20/11/2024
19/11/2024
19/11/2024
19/11/2024