TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV, Balkanlar’da vize konusundaki çalışmalarında edindiği deneyimleri Türkiye lehine de kullanmak isteyen Avrupa İstikrar Girişimi ile konuya ilişkin bir toplantı düzenledi.
ANKARA - TEPAV, Batı Balkanlar’da yürüttüğü büyük çaplı bir projeyle AB’nin bu ülkelere yönelik vizeleri kaldırmasına katkıda bulunan düşünce kuruluşu Avrupa İstikrar Girişimi (European Stability Initiative – ESI) ile birlikte 6 Aralık 2011 Salı günü Türkiye’deki duruma ilişkin bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi.
“AB-Türkiye İlişkileri: Vizelerin Kaldırılmasına Doğru” başlığıyla TEPAV’da gerçekleştirilen toplantının moderatörlüğünü, TEPAV AB Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp yaptı. Eralp, vizelerin serbestleştirilmesi konusunun Türkiye-AB ilişkilerindeki belirgin önemine işaret ederken, sağlanabilecek ilerlemelerle konunun taraflar arası ilişkilerde güven ve umut artırıcı bir fırsat oluşturabileceğini belirtti. AB’nin Türk vatandaşlarına dönük olarak vizeleri serbestleştirmesinin sadece adaylık süreciyle ilgili olmayıp Ortaklık Anlaşması Ek Protokol’de de yer alan bir husus olduğuna dikkat çeken Eralp, bununla birlikte Türkiye’nin aday ülke olarak biyometrik pasaporta geçiş, sınır güvenliği entegrasyonu, geri kabul anlaşmasının kabulü gibi bir takım şartları yerine getirmekle yükümlü olduğunu da hatırlattı. Eralp, Türk tarafının bu şartların çoğunu yerine getirildiğini ifade ederken sorunun sürdüğünü belirtti.
“Davaları beklemeyin, proaktif hareket edin”
ESI Başkanı Gerald Knaus da AB’nin bu konuda Türkiye’ye yönelik yaklaşımını “ayrımcı” olarak nitelerken, Türkiye’nin ise geri kabul anlaşmasını imzalamadan AB’de serbest dolaşım hakkını elde edemeyeceğinin altını çizdi. Türk vatandaşlarının vize konusundaki davalarının AB mahkemelerinde görülmeye devam ettiğini ve burada ülke uygulamaları ile taahhütlerin çeliştiğinin görüldüğünü söyleyen Knaus, “Sadece mahkeme kararlarıyla hareket edilirse süreç çok yavaş ilerleyecektir” diye konuştu. Knaus, davalar sürerken Türkiye’nin pozisyonunu ve attığı adımları net ve şeffaf biçimde ortaya koyarak lobi çalışmalarına yoğunlaşmasını önerdi. “Türkiye’nin tam olarak neyle karşı karşıya olduğu belli değil” diyen Knaus, umutlu olmak için nedenler olduğunu da vurguladı. Knaus, Türkiye’nin esnek davranıp bu konuda AB içindeki dostlarıyla hareket edebileceğini söyledi.
Knaus ayrıca, Girişim olarak vize serbestisi konusunda Balkanlar’da yürüttükleri “Beyaz Liste Projesi” kapsamında edindikleri deneyimleri aktardı. Üç yıllık bir çabanın ardından 2008 yılının başında Balkan ülkelerine vizesiz seyahat için AB’nin onlarca şartından oluşan yol haritalarının sunulduğunu söyleyen Gerald Knaus, Rusya ve Ukrayna’nın ise süreçte bu kadar başarılı olamayıp “vize diyaloğu” başlatabildiğini belirtti. Knaus, süreçte Balkan ülkelerinde AB Komisyonu’ndan bağımsız olarak üye ülkelerininkini de kapsayan 35 denetim gerçekleştirildiğini, raporlar hazırlandığını anlattı.
Knaus , “Ülkelerin İçişleri Bakanlıkları nezdinde çalışmalar yapılabilir. Örneğin Sırbistan Fransız asıllı Başbakan Yardımcısıyla Fransa’da Fransızca temaslarla bir kampanya yürüttü. Türkiye de böyle çalışmalar yapmalı. Ama bunun için önce planlama lazım” şeklinde konuştu.
“AB’nin gerekçeli korkuları var”
Knaus, Avrupa’nın sınırlarını Schengen sınırları olarak açarken özgürlük ve güvenlik arasında bir seçim yaptığını belirtti. Türkiye’nin bugün daha rahat ve zengin bir ülke olsa da AB’nin de vizelerin kaldırılması konusunda gerekçeli korkuları olduğuna işaret eden Knaus, AB’ye sığınma başvurularında Türkiye’nin 2010 yılında 12. sırada yer aldığını ve bu başvuruların yüzde 16.5’lik kabul oranıyla Pakistan’dan “biraz daha iyi” bir noktada olduğunu kaydetti. Knaus ayrıca, yasa dışı göçmenlerin çok önemli bir kısmının AB2ye Türkiye üzerinden giriş yaptığına işaret etti. Bu çerçevede atılması gereken adımlar olduğunu belirten Knaus, “Bu Türkiye’nin de yararına olacaktır” dedi.
“Türkiye’nin durumu Balkanlar’dan farklı”
Toplantıda konuşan bir AB Bakanlığı yetkilisi ise, AB ile yaşanan vize sorununda Türkiye’nin durumunun Balkan ülkelerinden farklı olduğuna işaret ederken, AB tarafından, vatandaşlarına vize uygulanan tek aday ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı. Siyasi nedenlerle müzakere sürecinde Türkiye’ye uygulanan blokajlara işaret eden yetkili, Komisyon tarafından konan gayrı resmi açılış kriterlerinin Türkiye tarafından karşılandığını veya istendiğinde kısa sürede böyle bir iradenin söz konusu olacağını anlattı. Yetkili, uyum kapsamında sınırlarda yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili de konuya ilişkin teknik çalışmaları sürdürdüklerinin altını çizdi.
Ağırlıkla yabancı misyon ve Türkiye’den ilgili kamu kurumu yetkililerinin katılımıyla yapılan toplantıda, konuşmaların ardından katılımcılardan gelen soru ve görüşlerle “Türkiye tarafında hoşnutsuzluğun artması göz önünde bulundurulduğunda, konuyu içinde bulunduğu açmazdan kurtarmak mümkün müdür?” ve “Türkiye AB’nin yakın dönemde vize zorunluluğunu kaldırdığı ülkelerden neler öğrenebilir?” gibi sorulara yanıt arandı.
ESI, deneyimini Türkiye lehine kullanmak istiyor
Bağımsız bir düşünce kuruluşu olan ESI, Batı Balkanlar bölgesinde vizelerin kaldırılmasına ilişkin yürüttüğü “Beyaz Liste Projesi”yle AB’nin bu bölgedeki ülkelere yönelik vizeleri kaldırmasına katkıda bulundu. ESI, bu konudaki deneyimini vize kaldırma sürecini Türkiye lehine de başlatarak kullanmak istiyor. Son dönemde Brüksel, Berlin ve Amsterdam’da konuyla ilgili etkinlikler düzenleyen ESI’nin Danışma Kurulu Başkanlığını İtalya Eski Başbakanı ve İçişleri Bakanı Giuliano Amato yürütüyor. Girişim’in kurul üyeleri arasında ise AB eski İçişleri Bakanı Otto Schilly (Almanya) ve Chares Clarke (Birleşik Krallık) bulunuyor. ESI’nin bu konudaki çalışmaları hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
20/11/2024
20/11/2024
19/11/2024
19/11/2024
19/11/2024