TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Cari işlemler açığındaki hızlı bozulmanın iç talebe dayalı hızlı büyümenin bir sonucu olduğu açıklanarak, cari açık sorununun karakter değiştirdiğine dikkat çekildi.
ANKARA - TEPAV cari açık sorunun karakterinde önceki yıllara göre önemli değişiklikler olduğunu açıklayarak, "Cari işlemler açığındaki hızlı bozulma, ihracat canlanamazken, iç talebe dayalı hızlı büyümenin bir sonucudur. Ekonomi, 2010 yılında çok fazla ısınmıştır. Ekonomi yönetimi için 2011 yılının temel meselesi ekonominin soğutulması olacak gibi görünmektedir" dedi.
TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti Sarp Kalkan tarafından hazırlanan "Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı?" başlıklı değerlendirme notu yayımlandı. Not'ta ekonomide gözlemlenen hızlı toparlanmayla birlikte cari açık sorununun hızla gündemin birinci sırasındaki yerini aldığı ifade edilerek, IMF'nin gözden geçirme notunda da, "Türkiye için ana sorun aşırı iç talebe ve kısa vadeli sermaye girişlerine bağlı kırılganlıklara karşı uygulayacağı politika sepetini belirlemektir" uyarısının yapıldığına dikkat çekildi.
Finansman kalitesi bozuldu
"Nedir bugünkü cari açık tartışmasını yeni ve daha tehlikeli yapan unsurlar?" sorusuna yanıt aranan değerlendirmede, şöyle denildi:
"İki tane yeni gelişmeden bahsetmek mümkündür. Birincisi, cari açığın finansman biçimi çok kısa vadeli hale gelmiştir. İkincisi, cari açığın döviz kazandırıcı işlemlere oranı tarihi seviyelere yükselmiştir.
Türkiye'nin tarihsel olarak dış kaynak kullanımı 20 milyar doların altındayken 2005 sonrasında dış kaynak kullanımı hızla artmış ve yıllık kaynak kullanımı 50 milyar doların üzerine çıkmıştır. Bu dönemde kaynak kullanımının büyük bir kısmı uzun vadeli gerçekleşmiştir. Kullanılan dış kaynağın 2006'da yüzde 76'sı, 2007'de ise yüzde 95'i uzun vadeli fonlardan oluşmaktadır. Ancak, krizle birlikte dış kaynak girişlerinde keskin bir düşüş yaşanmış ve 2009 yılı sonu itibariyle 3,7 milyar dolara kadar gerilemiştir. 2010'da fon girişlerinde hızlı bir toparlanma sağlanmış ve 50 milyar doların üzerine tekrar çıkılmıştır. Dış kaynak kullanımı miktarsal olarak toparlansa da niteliksel olarak dış kaynaklarda ciddi bir bozulma dikkati çekmektedir. 2010'da kullanılan dış kaynağın yüzde 94'ünün kısa vadeli kaynaklardan oluşması, cari açığın finansmanında ciddi bir niteliksel bozulmanın göstergesidir.
Kısa vadeli kaynak girişlerinin dağılımına bakıldığında ise sıcak para olarak adlandırılan portföy girişlerinin önemli bir yer tuttuğu gözlenmektedir. 50 milyar dolarlık kısa vadeli fon girişlerinin 19,6 milyar doları sıcak para girişinden sağlanmıştır."
Bankacılık kesiminde risk birikimi...
Değerlendirmede, verilerin detayına inildiğinde bankacılık kesimindeki risk birikiminin çok daha dikkat çekici olduğu ifade edilerek, "Bankaların yurtdışından kullandıkları kısa vadeli krediler 2010'da 12,2 milyar dolar artmıştır. Ayrıca, yabancı bankaların Türkiye'de yerleşik bankalardaki mevduatlarında da 15,6 milyar dolarlık bir artış gözlenmektedir. Bu da bankacılık sistemimizin pasif yapısında toplam bilanço büyüklüğünün yüzde 5'ine yaklaşan bir bozulmanın olduğunu göstermektedir" denildi.
Geri ödeme kabiliyeti azaldı
TEPAV'ın notunda geri ödeme kabiliyetinin, yani cari açığın döviz kazandırıcı işlemlere oranının da cari açığın sürdürülebilirliği açısından önemli bir gösterge olduğuna dikkat çekildi. Son 20 yılda cari açığın döviz kazandırıcı işlemlere oranına bakıldığında 1993'teki ve 2000'deki hızlı yükselişlerin ardından krizlerle birlikte kırılmaların yaşandığının gözlendiğine dikkat çekilen değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:
"Her iki krizin de yüzde 30'lar düzeyi civarında gerçekleşmesi Türkiye için bu düzeyin kritik bir sınır olduğu izlenimini vermektedir. 2001 krizi sonrasında göreli makroekonomik istikrar ortamının ve hızlı ihracat genişlemesinin de etkisiyle bu oranın yüzde 30'lar seviyesine ulaşması 5 yıllık süreye yayılmıştır. Küresel krizle birlikte oran yüzde 10 seviyesine gerilese de yeniden tarihi zirveye ulaşması bir yıl kadar kısa bir sürede gerçekleşmiştir. Bunda cari açığın hızlı artışı kadar ihracattaki toparlanmanın gecikmesinin de etkisi vardır. Bir başka deyişle ihracat pazarlarımızdaki sorunlar cari açığı daha riskli bir problem haline getirmektedir."
Ekonomi ısındı
Değerlendirme Notu'nda, rakamların cari açık sorunun karakterinde önceki yıllara göre önemli değişiklikler olduğunu gösterdiğine vurgu yapılarak, şöyle denildi:
"Türkiye ekonomisinde 2011 yılının temel problemi dış açıkları daha tehlikeli hale getiren iç talebi azaltmak için gereken tedbirleri almaktır. Cari işlemler açığındaki hızlı bozulma, ihracat canlanamazken, iç talebe dayalı hızlı büyümenin bir sonucudur. Ekonomi, 2010 yılında çok fazla ısınmıştır. Ekonomi yönetimi için 2011 yılının temel meselesi ekonominin soğutulması olacak gibi görünmektedir. Seçimlerin ve olası kabine değişiminin arifesinde bu değişikliklerin yapılıp yapılamayacağı ise önemli bir soru işaretidir."
24/11/2024
22/11/2024
20/11/2024
20/11/2024
19/11/2024