The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
15 Tem-muz’un tarihini yazanlar “görünmez bir gücün/elin” 2014 ve 2015 yıllarında general terfi ve atamalarına müdahil olduğunu kayda geçecektir. Öyle ki, darbeye giden yolda ihtiyaç duyulacak üniformalı “şakirtlerin”, tıpkı satranç tahtasındaki taşlar gibi, ordu sisteminin en kilit noktalarına yerleştirildiklerini göreceklerdir.
Küçük yaşta devşirilen “altın neslin ilk talebeleri”, tesadüf ya da kader, general olabilecek kıdeme ulaşmaları ağırlıklı olarak bu yıllara denk geldi. Bu durum aynı zamanda Gülen ve etrafındakileri cesaretlendirdi.
Mevcut veriler, darbenin ete kemiğe büründürülmesi kararının 1 Kasım genel seçimlerinden sonra verildiğini gösteriyor. Gülen ve kardinallerinin “darbe” kararı vermesinin ardından planlamanın başladığı da açığa çıkmış durumda.
Mukayeseli darbe tarihi çalışanların, 15 Temmuz darbe girişiminin diğer darbelerden ayırabilmesi, örgüt tarihi, organizasyonu, kültürü, ideolojisi, FETÖ’nün askeri “şakirt/talebe” yetiştirme düzeni ve bunun ürünü olan kişiliklerin analiz edilmesi ile mümkün olacaktır.
Üniformalı “şakirtlerin” ruh halini, Prof.Dr. Hakan Yavuz şöyle tarif ediyor. “Cemaatin belirlediği normları, davranış ve düşünce kalıplarını içselleştirmiş, bireyi “cemaat” fikri içinde eritmiş, kolektif olanın sağladığı güvenliğe her daim ihtiyaç duyan, ben ve egonun yok edildiği yaralı kişilik”.
Bu kişilik, soru sormayı, eleştirmeyi günah, şeytanla iş tutma, örgüte mutlak itaati ise “inancın temeli” görüyor. Öyle ki, düşünce biçimi davranışları değil, davranış kodları düşünceyi şekillendirmekte. Bunu bile sadakat ve iman için yeterli görmeyen örgüt, edilgen kişiliği tahkim edecek diğer mekanizmaları da devreye sokuyor. Sürekli denetim, suç ortaklığı, cezalandırma ve ödüllendirme.
Trajik olan, darbede rol alan generallerin büyük bir kısmının stratejik düşünceyi şekillendiren, hedef, kuvvet, zaman ilişkisini yok sayabilmeleri. Planlamanın hatalı, kuvvetin yetersiz, zamanlamanın saçma olduğunu daha başta görmelerine rağmen yola devam etmeleri. Felaketin geldiğini görmelerine rağmen vazgeçmek, nedamet göstermek yerine gaipten bir kurtarıcı beklemeleri.
Daha ortaokul’da iken cemaatin rahle-i tedrisatından geçmiş, “seçilmiş” olduklarına ve cennete gideceklerine inandırılmış grup üyelerinden söz ediyoruz. Başka bir ifade ile darbecilerin bir kısmının dünyevi rütbeleri general olsa da, örgüt içi “şakirt” statüleri hiç değişmemiş. Nitekim bireysel düzlemde bu tablo anlaşılmadan, 28-29 yaşında bir lise öğretmenin, ya da Adil Öksüz’ün generalleri nasıl sevk idare ettiklerini, onların da birer robota dönüştüklerini anlayamayız.
Bu köşe yazısı 11.07.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

15/09/2025

N. Murat Ersavcı
10/06/2025

N. Murat Ersavcı
10/12/2024

N. Murat Ersavcı
27/03/2024

N. Murat Ersavcı
07/12/2022