TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Rusya-Ukrayna savaşı geçen hafta ilk ayını tamamladı. “Kaç gün sürer?” sorusu artık yerini “kaç ayda biter?” sorusuna bıraktı. Bu savaş iki konuda bakış açımızı değiştirdi sanırım. En azından bu benim için böyle. Bir de değişmeyen var tabii, yeşil yeni mutabakat süreci ivmelendi. Kemerleri bağlayın.
Ne Rusya eskiden bildiğimiz Rusya. Ne savaş öyle geçen yüzyıldan bildiğimiz savaş
Son bir ayda Rusya’nın geçen yüzyıldan kalma bütün yaldızları dökülüverdi. Rusya’nın geçen yüzyılın sonundan bugüne bir nevi Körfez Emirliği’ne dönüşmüş olduğunu bu savaş sayesinde idrak ettik. Kartlar yeniden karılırken bu tespitin hep akıllarda kalacağını düşünüyorum ben doğrusu.
Rus tankları 24 Şubatta Ukrayna topraklarına daldığında karşılarına Ukrayna tankları çıkmadı. Ukraynalılar Vietnam ordularını zafere götüren Vo Nguyen Giap’ı dinledi. General Giap ne demişti?
Mealen şöyle, “Unutmayın. Davut, Golyat’ı çok cesur ve çok atak olduğu için yenmedi. Davut, Golyat’a baktı ve aynı Golyat gibi elinde kılıçla, Golyat’ın şartlarıyla mücadeleye girerse hiçbir şansı olamayacağını gördü. Ne yaptı? Etraftan bir taş bulup, o taşı sapanına taktı. Golyat yere düşüp bayılınca, Davut onu öldürdü. Davut Golyatla savaşırken aklını kullandı. Amerikalılarla savaşırken biz de öyle yaptık.”
Vietnam savaşı sırasında Vietnam’da savaşın vahşetini, genellikle Amerikalı, birkaç cesur gazetecinin aktardıklarından ve çektikleri fotoğraflardan sonradan öğrenebilmiştik. Şimdi savaşın vahşetini anlık olarak izleyebiliyoruz. Onun için savaş artık bildiğimiz savaş değil.
Artık savaş sırasında, savaş sonrası kurulacak Savaş Suçları Mahkemesine anlık delil toplanıyor bir nevi. Emir veren her komutan, sahnede olduğunu, izlendiğini ve sözlerinin kayda alındığını biliyor. Doğrusu ben bu durumun önemli bir davranışsal etkisi olduğu kanaatindeyim. Savaşın niteliğini değiştiren bir davranışsal etki…
Şimdi Ukraynalılar bu durumun bilincinde olarak davranıyorlar, bana sorarsanız. Birincisi, Rus tanklarının önüne Ukrayna tankları ile çıkmadılar. Aynı Davut’un Golyat’ın silahları ile savaşmayı reddetmesi gibi. Peki ne yaptılar? Ukrayna Dijital Transformasyon Bakanlığını bir tür Savaş Bakanlığına dönüştürdüler. Rus komutanların Savaş Suçları Mahkemesi’ne anlık delil toplandığını bilmesini istediler. Böylece savaşı Brüksel’de Avrupa birliği ve NATO koridorlarına, New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na ve sokaklara taşıdılar. Moskova’dan Talinn’e, New York’tan Berlin’e tüm sokaklara.
Tekno girişimciler savaşta
Ukrayna devlet başkanı Vladimir Zelensky Ağustos 2019’da göreve geldiğinde ilk işi Dijital Transformasyon Bakanlığı kurmak oldu. Zaten kampanyasını devletin hayatı kolaylaştırması üzerine kurmuştu, seçim vaatlerinin başlıcası “Devlet akıllı telefonunuzda” idi.
Bakanlığın başına, aynı zamanda başbakan yardımcısı da olarak atanan, Mykhailo Fedorov getirildi. 31 yaşındaki Fedorov normal hayatında Ukrayna’da kurduğu dijital pazarlama startup’ını büyütmeye çalışan bir tekno girişimciydi. Bakan yardımcısı Valeriya Ionan, Kiev’e ilk Rus saldırısı başladığında, iki aylık bebeğini emziriyordu. O da 31 yaşında ve MBA’ini yeni bitirmiş bir pazarlamacı. Aynı Fedorov gibi dijital platformlar üzerinde çalışırken kamu görevlisi olmuş. Herhalde şöyle demek mümkün: 2019 yılında siyasete giren tekno girişimciler, 2022’de Ukrayna topraklarında Rus ordusunu durdurdular. Ama öyle oldu.
Onların sayesinde herkes online Rusya Ukrayna savaşını izlemeye başladı. Bitcoinden, AirBNB’ye her tür yeni teknolojiden faydalanarak kaynak topladılar. Devlet akıllı telefonunuzda aplikasyonunu indirdiğinizde eskiden pasaport ve kimliğiniz hep yanınızda oluyordu. Şimdi aynı uygulamaya herkesin etrafında olup bitenleri kaydederek iletebileceği bir yeni bölüm eklediler, böylece ülkede herkes savaşın vahşetini kayıt altına alabiliyor. En son sığınaklardaki çocukları yatıştırmak yetişkinler için problem olunca, çocuklar için bir dizi materyal daha eklemişler aplikasyona.
Savaş başlayınca, Ukrayna’da internet kesintisi olmasın diye Elon Musk’a ulaşıp, Musk’ın uydu sistemi Starlink’ten kesintisiz internet bağlantısı sağladılar bir de. Vahşet her an her yerden izlenebilsin, Savaş Suçları Mahkemesi’ne rahat delil toplanabilsin diye. Nedir? Saldırganın işini rahat yapabilmesi mümkün olmasın, hayatı zorlaşsın, zulmü artsın ki tez zeval bulsun diye. İşte şimdi tam da oradayız. Dijital dönüşüm süreci savaşların niteliğini değiştirdi.
Dijital dönüşüm çağında Amerika’dan siber güvenlik adımı: “Shields Up”
Bu kadar da değil. Geçen haftanın önemli bir hadisesi bence yine tam da bu konuyla alakalı. Amerikan başkanı Biden geçen hafta şirketlerin kendilerine yönelik her türlü siber saldırıyı anında DHS (Department of Homeland Security-Memleketin Güvenliği Bakanlığı)’in Siber Güvenlik Birimine bildirmelerini zorunlu tutan bir idari karar imzaladı.
Aslında Başkan Obama bundan on yıl önce benzer bir hazırlığa giriştiğinde başta Amerikan Ticaret Odası (US Chambers) iş dünyası buna karşı çıkmıştı. Gerekçe siber saldırıların şirketlerin ticari imajını olumsuz etkilemesi olasılığıydı. O gün yürütülen kampanya kararı geri aldırtmıştı. Ama bu kez öyle olmadı.
Başkan Biden 2021’de DHS’e siber güvenlik konusuna odaklanması ve bu konuda bir birim oluşturması talimatını vermişti. Şimdi ise şirketler dahil tüm kurumların kendilerine yönelik siber saldırıları 72 saat içinde ilgili birime raporlamalarını zorunlu tuttu. Amerikalılar olası Rus saldırılarına karşı tetikte olmak istiyorlar anlaşılan. Ukrayna Dijital Dönüşüm Bakanlığının Rus altyapısına yönelik başarılı saldırıları da bu süreçte etkili olmuş olabilir elbette.
Amerika’nın bu yeni girişiminin adı da pek tanıdık. Eskiden Uzay Yolu’nda Atılgan Klingon gemileri ile karşılaşınca, Kaptan Kirk önce “Kalkanları kaldırın, Scotty” (Shields Up) derdi. Bu da aynen öyle bir durum herkes için. US Chambers bu dönemde itiraz etmedi, lobi yapmadı. Onu da not edeyim.
Rusya bir nevi Körfez Emirliği olmuş Putin döneminde
Başkan Putin, 1999 yılında Yeltsin tarafından Rusya başbakanlığına atandı. 2000 yılında ise başka seçildi. Arada kanuna karşı hile olarak tasarlanan Medvedev dönemi sayılmaz. Putin yirmi üç yıldır Rusya’nın başında. Peki, bu 23 yılda Rusya’da ne değişti?
Hatırlatayım Putin, ekonomik istikrar sağlansın, ekonomik reformlar planlanıp yapılsın, Sovyet sonrası yolsuzluklar artık bitsin diye iktidara geldi. Bugün size iki grafik göstereyim. İlki 1996 yılındaki durumu gösteriyor, ikincisi ise 2020’deki vaziyeti. Neden 1996? Türkiye o yıl Avrupa birliği ile Gümrük Birliği düzenlemesini yaptığı için. Ancak bu başlangıç yılı bize Putin öncesi Rusya neredeydi o konuda da bir fikir veriyor. Bu çerçevede, grafikteki noktalar Türkiye ve etrafındaki ülkelerin imalat sanayi ihracat büyüklüklerini gösteriyor. Balon ne kadar büyükse imalat sanayi ihracatı o kadar kocaman.
Yatay eksen her ülkenin toplam ihracatı içinde imalat sanayi ihracatının payını gösteriyor. İmalat sanayi ihracatının toplam ihracat içindeki payı Körfez ülkelerinde düşük, onlar Allah ne verdiyse onu satıyorlar. İmalat sanayi ihracatının toplam ihracat içindeki payı yüksekse, o ülkeler sanayi ülkeleri, Allahın verdiğinin üzerine bir şey ekleyip, o katma değerle ürettikleri malı satıyorlar. Az ya da çok ortada bir katma değer var sonuçta.
Dikey eksende ise ülkelerin imalat sanayi ihracatının bölgenin toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payı gösterilmektedir. Ülke ne kadar aşağıda yer alıyorsa, toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payı o kadar düşük demek, ne kadar yukarıda ise ağırlığı var demek. Şimdi 1996 grafiğinden 2020 grafiğine bir bakalım.
Nedir? Türkiye, Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve İsrail sanayi ülkeleri iken, Rusya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Katar’da imalat sanayi ihracatının toplam ihracat içindeki payı yüzde 30 ve altındadır. Ama buna bakıp hemen Rusya bir sanayi ülkesidir dememek lazım. 1996’da bölgenin toplam imalat sanayi ihracatı içinde Rusya’nın payı yüzde 20’lerde aynı Türkiye, İsrail, Polonya gibi diğer sanayi ülkeleri kadar. Önemli bir imalat sanayii potansiyeli var Rusya’nın.
Ama sonra ne oluyor? 2020’ye geldiğimizde Türkiye, Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri bölgenin toplam imalat sanayi ihracatı içindeki paylarını artırırken, Rusya’nın toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payı artmıyor, aynı bile kalmıyor giderek azalıyor, yüzde 10’a doğru geriliyor.
Rusya, Putin döneminde bölgenin imalat sanayi ihracatı içindeki ağırlığını koruyamıyor, Rus ekonomisi kendisini yenileyemiyor. Rusya Körfez ülkelerine doğru yakınsıyor. Grafik açısından bakarsanız, Rusya Putin döneminde grafiğin sol alt köşesine doğru yakınsıyor. Hem imalat sanayi ihracatının ülkenin toplam ihracatı içindeki payı azalıyor. Hem de bölgenin toplam imalat sanayi ihracatı içinde Rusya’nın imalat sanayi ihracatının payı azalıyor. Rusya bir sanayi ülkesi olmaktan uzaklaşıyor.
Elbette bu arada petrol fiyatları o günkü 37 dolardan bugünkü 120 dolara doğru artıyor. Putin petrol fiyatları düşükken göreve geliyor, artan fiyatlarla önemli bir reform hamlesine girişmeden Rusya’yı yönetiyor. Medvedev döneminin RusNano, RusBio girişimleri hep akim kaldı unutmayın. Şimdi ise geleceğe hazırlamadığı ülkesi gelecekle karşılaştıkça sinirleniyor. Boşuna bana sorarsanız.
Dünyada yeşil mutabakat gündemi güçleniyor
Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte artık enerji krizi, gıda krizi dönemine giriyoruz, yeşil mutabakat gündemi bitti havası görüyorum. Ben aynı kanıda değilim. Atlantik’in iki yanında ortaya çıkan Yeşil Yeni Mutabakat gündemi Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte biçimleniyor. Yeşil Yeni Mutabakat üretim ve ticaret bölgesinin güvenlik politikaları ortaya çıkıyor.
Yeşil Yeni Mutabakat gündemi üç aşamalı olarak biçimleniyor bana sorarsanız, Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte. Öncelikle Rus saldırganlığı ile daha bir artan hammadde ve gıda fiyatları enerjide ve gıdada yeşil ve dijital dönüşümü ön plana çıkarıyor. Önümüzde daha otuz yıl var ama bir an önce hidrokarbonlara ve Rusya’ya bağımlılığı nasıl azaltacağımızı planlamaya başlamamız gerekiyor. Plan yapmaya başlamak için gereken kararları süratle almak gerekiyor. Türkiye için Rusya’ya enerji ve gıda bağımlılığını süratle azaltmak için güzel bir fırsat bu.
İkincisi, Yeşil Yeni Mutabakatta geçiş döneminin sağlıklı yönetiminin ne kadar önemli olduğu bu çerçevede iyice belli oldu. Avrupa Birliği 2 Şubat’ta Yeşil Taksonomi’de bir değişiklik yaparak, doğal gaz ve nükleer enerjiyi “daha çevre dostu” ilan ederek yeni yatırımlara kaynak ayrılmasına zaten cevaz vermişti. Sonra Rusya Ukrayna’ya saldırdı ve bu tür geçiş dönemi enerji kaynaklarının önemi arttı.
Türkiye açısından bakıldığında, İsrail ve Mısır doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarımı birden yeniden olası bir proje haline dönüştü. Ve doğrusu Türkiye’nin Rusya’nın bu açıdan silahsızlandırılmasında önemi arttı. Yapılacak işler arasında “biz Rus saldırganlığı karşısında tarafsız” dan, “kömürden çıkış tarihi” ne kadar birkaç konu var bana sorarsanız. Ayrıca anlatırım.
Üçüncüsü ise, Rus saldırganlığı ile birleşen “kafamı bozmayın nükleer silahlarım var” söylemi ise doğrusu ya işin ciddiyetini daha da kaçırıyor ve Rusya’yı bir tür Kuzey Kore’ye çevirerek Çin gibi ülkeler için taşınması zor bir yük haline getiriyor. Putin öncelikle Ruslara ve Rus tarihine karşı ayıp ediyor bana sorarsanız.
Buradan ne çıkar? Küresel tehditlere karşı küresel önlemler almak gerekir. Buradan olsa olsa nükleer silahlardan arınma süreci çıkar. NATO’nun yeni hedefi de buradan çıkar. Hem yeşil dönüşümle de uyumlu olur.
Yeşil ve dijital dönüşüm süreci sistemin hayatiyeti ve ekonomilerin hızlı toparlanması için elzem. Oradan dönüş olmaz. Rusya-Ukrayna savaşı hidrokarbonlara bağımlılığın süratle azaltılmasının neden gerekli olduğunu, tarım dahil her sektörde, iklim değişikliği etkileri ile uyumlu hızlı teknolojik yenilenmenin neden olmazsa olmaz olduğunu açıklıkla gösterdi. Mekanın özellikleri ile uyumlu sanayi ve tarım politikalarının öne çıktığı bir yeni çağın başındayız. Bir ara ne gördüğümü anlatayım.
Bu köşe yazısı 28.03.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024