TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Yıl 1978. ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Birkaç hafta içinde TCDD Yol Dairesi’nde işe başladım. Bir odada sekiz makineciydik. Şube müdürümüz de makine mühendisi. Bir gün yanına çağırdı ve “bunlara yazı yaz, saatte 60 kilometreden fazla hızlı gitmesinler” dedi. ‘Bunlar’ dediği bilmem kaçıncı işletmedeki rayların kontrolü için oluşturulan ekip. Ekip atlıyor ray üzerinde giden kendinden motorlu bir araca (oto drezin), vuruyor ovaya, dağ başına, artık görev nereye ise oraya. O işletmede -o dönemde TCDD’de altı bölge işletmesi vardı- bu amaçla kullanılan aracın dingili kırılırmış meğerse. Haklı olarak ekip “ya bir uçurumun kenarında kırılırsa” kaygısı taşırmış. Bu hayat kaygısına, bizim şube müdürünün önerdiği çözüm, “sürat felakettir, aman ha arkadaşlar dikkat edesiniz, 60’tan fazla gitmeyesiniz” şeklindeydi.
Taze mühendisiz; ODTÜ’de ‘bağımsız Türkiye’ diye bağırıp durmuşuz, otoriteden çok haz etmiyoruz, emek baş tacımız, genciz falan… Cesaret geldi; “sürat felakettir” şeklinde bir çözüm olamayacağını ‘genç lisanı’ ile dile getirip “mühendislik eğitimini öyle bir yazıyı yazmak için mi aldık” mealindeki acıklı ve de duygulu bir sözlü bildiri sundum müdürümüze. O da muhtemelen ‘çattık’ diye düşünüp ‘la havle’ çekerek, “tamam o zaman çözüm bul” dedi. ODTÜ’de dördüncü sınıfta aldığımız bir derste okuduğumuz kitabın –sanırım ‘gelişmiş dinamik’ dersiydi- çok uzun olan türbinlerle ilgili birinci bölümünün sonunda kitabın ‘Sir’ unvanlı yazarı, “hayatınız boyunca hidroelektrik santrali türbini tasarımı yapmanızı tavsiye etmem ama köşeli kesitlerde stres birikimi oluşacağını unutmayın” şeklinde bir uyarı yapmıştı. O dingilin de benzer bir kesiti vardı ve sonuçta her makinecinin yapabileceği türden birkaç hesapla dingilin kırılmaması için kullanılması gereken malzemeyi ve ne tür bir işlemle üretilmesi gerektiğini belirlemek mümkün oldu. Tecrübeli bir makine teknikeri abiyle o işletmenin Eskişehir’deki atölyeye gönderdiği dingili incelemek için Eskişehir’e gittiğimizde, dingilin tam da hesapladığımız noktada kırıldığı ortaya çıktı. Hayatımın ilk ve son mühendislik ‘başarısı’ydı.
Mühendis arkadaşlardan, öyküyü anlatırken mühendislik açısından yapmış olabileceğim hatalar için -o diplomayı rafa kaldıralı onca sene geçti aradan- özür dileyerek sadede geleyim. Enflasyonu düşürmek için bazı mal ve hizmetlerden alınan katma değer vergisinin indirilmesi, bana o zamanki müdürümüzün “aman 60’tan fazla sürat yapmasınlar” çözümünü anımsatıyor. Soruna gözünüzü kapatıp, bir kezliğine -hadi belki dinamik etkileriyle başka mal ve hizmetlerdeki maliyetleri de azaltacağı için birkaç aylığına- enflasyonu düşürecek bir uygulamaya gidiyorsunuz. Ama enflasyonun belirleyicileri boş durmuyorlar ki; enflasyonu yükseltmek üzere harıl harıl çalışıyorlar. Yani oto drezinin dingilindeki olası çatlaklar/zayıflıklar 60’tan hızlı gitmezseniz de oradalar, belki bir süre sonra 50 ile giderken kırık oluşacak dingilde. Üstelik limitte tüm KDV oranlarını sıfıra indirirseniz (oto drezin hiç hareket etmezse mesela) bu sefer bütçe açığınız patlayacak ardından enflasyon daha da yükselecek (raylar kontrol edilmeyecek, bu sefer o hat boyunca hareket eden tüm trenler tehlikeye girecek).
Bu köşe yazısı 17.03.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.