TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Nisan ayı enflasyonu dün açıklandı. Tüketici enflasyonu %17’nin, temel enflasyon %18’in, üretici enflasyonu da %35’in üzerine çıktı. Mart ayındaki TCMB Başkanı değişikliğinden sonra yaşanan kur şokunun etkisini henüz yeterince yansıtmıyor bu rakamlar. Ancak bu haliyle bile yeterince sevimsiz, neredeyse ürkütücü duruyorlar.
Kısır tartışmaları bir tarafa bırakıp oturup düşünmek gerekiyor. Düşünme önceliği elbette ekonomi yönetiminde olmalı. Nasıl oldu da oldu? Ne tür hatalar yapıldı? Enflasyonu tek haneye nasıl düşürebiliriz? Yüksek tek haneli bir düzey ile yetinmeli miyiz? Yoksa %5 hedefini ciddi bir hedef olarak artık düşünmeli miyiz? Bu sorular yanıt bekliyor.
Tek düşünmesi gereken ekonomi yönetim değil şüphesiz. İşveren kesimine büyük sorumluluk düşüyor. Yüksek enflasyondan şikâyet ettiklerini pek hatırlamıyorum. Orada burada tek tük değinmişlerdir mutlaka ama ses getirici inatçılıkta bu işi yapmadıkları ortada. İşçi sendikalarına ise diyecek pek bir şey yok. Güçleri çok budandı çünkü. Basına özellikle de ekonomi kanallarına da diyecek var. Sık sık ‘enflasyonla mücadele ama işsizlik ne olacak’ benzeri yanlış saptamalar yapıyorlar. Nedense gelişmiş ülkelerdeki düşük enflasyonu ve düşük işsizliği görmezden geliyorlar.
Tamam, bu rakamlar yüksek; hem uluslararası düzeyde yüksek hem de 2004-2017 döneminde Türkiye’de gözlenene göre yüksek. Ama ne kadar önemli olsalar da bırakın bu karşılaştırmaları. Salt karşılaştırdığımız ülkeler ve dönemler sevimsiz kılmasın yüksek enflasyonu; enflasyonu doğuran nedenlere odaklanalım. O nedenlerin verdiği mesaj nedeniyle enflasyondan şikâyetçi olalım, sadece klasmandaki yerimiz nedeniyle değil.
Tek tek nedenleri sayacak değilim. Çünkü enflasyon demek ekonomi politikasında yanlışlıklar demek. Para politikasında, maliye politikasında, finans sektörüne ilişkin politikalarda hatalar… Sadece kısa dönemli politikalarla ilişkisi de yok enflasyonun. Enflasyon aynı zamanda düşük verimlilik de demek. Dolayısıyla, ekonominin yapısı ve teknoloji düzeyi ile de ilgili enflasyon. Bu alanlardaki bozukluklar sadece enflasyonu yükseltmiyorlar, daha yüksek bir yapısal işsizliğe ve daha düşük kişi başına gelir düzeyine de neden oluyorlar. Gelir dağılımını da bozuyorlar. Kısacası, enflasyon sadece enflasyon değil. Çok daha fazlası. Enflasyondan, onu doğuran nedenler nedeniyle hoşlanmamamız gerekiyor.
Bu köşe yazısı 04.05.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024