TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Hepimizin büyük bir kaygı ve belirsizlik içinde hayata tutunmaya çalıştığımız COVID-19 günleri, daha önce hiç dikkate almadığımız kimi ekonomik faaliyetleri ve bu faaliyetleri olumsuz yaşam ve çalışma koşulları altında gerçekleştiren insanların-tarımsal üretim emekçilerinin değerini açıkça ortaya çıkarmaktadır.
Dünyada yaklaşık 1,1 milyar tarım iş gücü bulunmaktadır ve bu iş gücünün 450 milyonunu mevsimlik (göçmen/geçici/gezici) işçiler oluşturmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde mevsimlik tarım işçilerinin büyük çoğunluğunun erkek (%78); bu ailelerin %23’ünün yoksul olduğu; yılın 4-6 ayında ve haftada ortalama 42 saat çalıştıkları tespit edilmiştir. ABD’de başta olmak üzere tarımı gelişmiş olan hemen tüm ülkeler, bu işgücünün de katkısı ile dünya kaliteli tarım ürünleri pazarının önemli bir bölümünü ellerinde tutmaktadırlar.
Tarım işçilerin birçoğu kaçak ve kayıt dışı olarak, hemen hiç sosyal güvenceden yararlanmayan, günlük ücretleri ancak yaşamlarını devam ettirebilecekleri düzeyde olan ancak ürettikleri değerlerle ABD ve Avrupa’nın ekonomisine büyük güç veren emekçilerdir. Ancak, içinde bulunulan COVID-19 günlerinde, özellikle tarım ve gıda sektöründe, Avrupa’nın büyük gıda üreticisi ülkeleri, yeterince tarım işçisi bulamadıkları için, milyonlarca avroluk tarım ürünlerini tarlalarda çürümeye bırakmak zorunda kalmışlardır.
Zengin ülkeler ancak COVID-19 sürecinde geçici tarım işçilerin ne kadar önemli bir işlevi olduğunu anlayabilmişlerdir. Öyle ki kimi büyük Avrupa ülkeleri, Bulgaristan ve Romanya’dan gibi üye ülkelerden tarım işçileri getirmeye başlamışlardır. Almanya yurtiçi ve yurtdışı geçici tarım işçilerinin istihdamına yönelik ilave tedbirler almaya başladığını açıklamıştır. Buna göre daha önce sosyal güvenlik sistemine kaydedilmeden sadece 70 gün çalışabilen tarım işçileri 115 güne kadar vergi ödemeden çalışabilmektedirler.
Türkiye’de yaklaşık 5,5 milyon kişinin tarımda istihdama edilmektedir. 2017 verilerine göre ülkemizde toplam istihdam içerisinde tarımsal istihdamın payı % 19,3’dür. Son yıllarda kırsal alandan şehirlere olan göç nedeniyle yaşanan hızlı göç nedeniyle tarımsal işgücünün yaş ortalamasının yüksek olması ve aktif işgücünün azalması nedeniyle ülkemizde bulunan yabancı uyruklu kişiler de belli bölgelerde ve belli ürünlerde neredeyse uzmanlaşmış olarak geçici tarım işçisi olarak hizmet vermektedirler.
Öte yandan, ülkemizde tam rakamı bilinmemekle beraber 1 milyon ile 1,5 milyon arasında mevsimlik gezici/geçici tarım işçisinin varlığından söz edilmektedir. Mevsimlik gezici ve geçici tarım işçiliği, emek yoğun tarım üretim sürecinde karşımıza çıkan, tarihi 60-70 yıl öncesine dayanan bir istihdam türüdür. Tarımda çalışan bazı aileler geçimlerini sağlayabilmek için daha fazla tarımsal iş olanağı bulunan yörelere gezici (yerleşik olmayan) ve mevsimlik (geçici) işçi olarak gitmek zorunda kalmaktadır. Genellikle işleyecek toprağı olmayan ya da yetersiz toprağa sahip aileler, tarımsal işgücü talebinin yoğun olduğu yerlere giderek, gezici veya geçici olarak çalışmaktadırlar. Örneğin, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yaşayan tarım işçilerinin büyük bir bölümü her yıl aileleriyle beraber evlerini bırakıp Mart-Ekim ayları arasında ülkenin farklı iline çalışmak için göç etmektedirler.
Ağırlıklı olarak Ankara, Yozgat, Kayseri, Aksaray, Kırıkkale, Trabzon, Ordu, Rize, Malatya, Kütahya, Düzce, Antalya, Sivas, İzmir, Afyon, Kahramanmaraş, Mersin, Kırşehir, Konya, Adana, Eskişehir, Hatay ve Bursa illerinde ekim-dikim, bakım, hasat ana faaliyetlerinde aile işgücü ile çalışmakta olup, olup, göçün son durağı pamuk hasadıyla tamamlanmaktadır.
Yıllardır tarım ve gıda işçilerinin son derece ağır yaşam ve çalışma koşullarının düzeltilmesi yönünde yapısal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi talepleri hep görmezden gelinmiştir. Bu işkolunda özellikle kadın ve çocukların en zor koşullarda ve emeklerinin en derin biçimde sömürüldüğü görmezden gelinmiştir. Tarımsal faaliyetin mevsimsel olması nedeniyle tarımda istihdam yapısı “mevsimlik iş” olarak değerlendirilmektedir.
Mevsimlik iş, her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer döneminde işçilerin iş sözleşmelerine ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara verilmesini gerektiren işler olarak değerlendirilir. Mevsimlik işlere bağlı çalışmaya, sadece özel sektöre ait işyerlerinde değil kamu işyerlerinde de rastlanmaktadır. Kamu işyerlerinde mevsimlik işler, yapılan işin gereği olarak daha ziyade tarım ve ormancılık işkollarında görülmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında doğruda tanımı yapılmamış olmasına rağmen tarım işçiliği mevsimlik işler kapsamında ele alınmaktadır. Bu kapsamda, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Genelgesi’nde işçilerin ihtiyaç duyduğu ekmek ve yemek pişirme, çamaşır ve bulaşık yıkama ile tuvalet ve banyo mahalleri gibi asgari ihtiyaçların karşılandığı barınma yerlerinin sağlanması hükmü yer almaktadır. Ancak bu hüküm uygulayıcı farklılıkları nedeniyle tam anlamıyla hayata geçirilememektedir.
Tanım belirsizliğinin yanı sıra, mevsimlik tarım işçilerinin iş sağlığı ve iş güvenliklerinin yanı sıra sosyal güvenceleri ve insani yaşam koşulları hemen hiç sağlanmamaktadır. Bu çalışanların çalışacakları yerlere gidiş ve dönüşlerindeki sıkıntıları çileli bir halde kamyon kasalarında, minibüslerde, traktör römorklarında yaşanan kazalarda cansız bedenleri yollara savrulduğunda farkındalık oluşturmuştur. Tarlalarda, bahçelerde, seralarda ve ahırlarda/ağıllarda bütün gün güneşin altında iki büklüm ekim-dikim yapan, toprağı işleyen, ürünleri hasat eden, hayvanların bakımını üstlenen, sundurmalarda, seralarda, naylonla yapılan kulübelerde yatıp kalkan, tarımsal kimyasallarla iç içe yaşayan ya da daracık karanlık fabrika köşelerinde, tuvalete bile gidecek zamanı olmadan süt işleyen, et kesip paketleyen işçilerin çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği, iş güvencesi ve ücretler açısından hep görmezden gelinmiştir.
Tarım ve gıda işçisi çalışma şartları, iş sağlığı ve güvenliği, sağlık ve eğitim konuları ile yaşadıkları sıkıntıları ana başlıklar halinde şöyledir:
Tarım ve gıda sistemini sadece bir ekonomik alan olan görenler, üretim miktarı, verimlilik, kâr ve fiyat dışında hiçbir olguyu göz önüne bulundurmayanlar, COVID-19 günlerinde başta mevsimlik tarım işçileri olmak üzere tüm tarım ve gıda işçilerinin her türlü insan hareketliliği kısıtlamalarından muaf tutularak işlerinin başında olmaları için tedbirler almaktadırlar.
Bunun nedeni daha insani, daha hakça bir tarım ve gıda sistemi yaratma gayretinden değil; gıda arzında ve tedarik zincirlerinde doğacak sorunlara karşı bu günlere özgü önlem alma arayışından doğmaktadır.
Oysaki yıllardır yaşanan ve çözümü konusunda hemen hiç bir gelişmenin olmadığı tarım ve gıda emekçileri konusunda yapısal düzenlemeler ve iyileştirmeler ne yazık ki hâlâ gündeme gelmemekte ve bu kadar kırılgan olan konuya ilişkin sorunlar ancak kriz günleri gündeme gelmekte ve sonrasında rafa kaldırılmaktadır.
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024