TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Trump’ın Suriye’ye dair açıklamaları baş döndürücü hızla ve karmaşıklıkta devam ediyor. Bu durum hem ABD iç politikasının niteliğini hem de ABD’nin küresel lider rolünü oynamaktaki sarsaklığını göstermesi açısından önemli.
Başkan’ın yanı sıra ekibinin de savrulması şaşırtıcı değil. Nitekim, ABD’nin Suriye’den askerlerini çekeceğini açıklamasının ardından tartışmanın ekseni yeni bir zemine kaymış görünüyor. Dışişleri Bakanı Pompeo, NewsMax’e verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatlarıyla Suriye’deki süreci yürüteceklerini ifade etti. Dikkat çeken husus ise çekilmenin yeni şartlara bağlanmasıydı. “Türklerin Kürtleri katletmemelerini sağlama” gibi.
Dışişleri Bakanı Pompeo’nun bu ifadesinin ardından fazlaca bir zaman geçmemişti ki Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton benzer görüşleri dile getirdi. Bolton, Ortadoğu turunun ilk durağı İsrail’e uçarken, gazetecilere bazı açıklamalarda bulundu. En dikkat çekici olan cümlesi, Dışişleri Bakanı ile uyumlu olanı, “ABD’nin Kürt müttefiklerinin Türkiye’nin düzenleyeceği bir taarruzdan korunması konusunda ısrarcı olduğunun” belirtmesiydi.
ABD’den gelen açıklamalar birkaç yönden mevzunun daha karmaşık ve ilginç bir yere doğru gittiğini gösteriyor. Nitekim bu fikri destekleyen çok sayıda ipucu var. İlk olarak ABD, Türkiye’nin eleştirileri karşısında PKK/PYD ile ilişkisinin müttefik olarak tanımlanamayacağını, bunun sahada yürütülen bir “partner” ilişkisi olduğunu savunageldi. Oysa açıklamalardan “partnerin” hızla “müttefike” dönüştüğünü görebiliyoruz. Bu yeni sıfat, tarafların kimliklerini, statü ve ittifak ilişkilerinin içeriğini, karşılıklı sorumlulukları yeniden tanımlama manasına gelmektedir.
İkinci husus şu. ABD tarafı düne kadar, PKK/PYD ile ilişkisinin “geçici ve taktiksel” olduğunu savunmaktaydı. Yeni açıklama, ABD’nin bölge politikalarında PKK/PYD ile ilişkisini bir üst aşamaya çıkardığını, “stratejik boyuta ulaştığını ve kalıcı özellikler taşıdığını” gösteriyor.
Üçüncü dikkat çeken husus ise, SDF (Suriye Demokratik Güçleri) içindeki Arapların buharlaşmış olması. ABD tarafı, bu yapının sadece PKK’dan oluşmadığını içinde Arapların da yer aldığı iddiasındaydı. Ancak, son açıklama tartışmaların gerçek zeminine oturduğunu gösteriyor.
Bolton’un, “Kürtlerin korunmasından” söz etmesi ise, konunun Suriye’den ötelere taşındığını gösteriyor. Bu açıkça, “aba altından sopa gösterme” hamlesidir. İfadenin bölgedeki tüm Kürtler için cesaretlendirici, Türkiye’yi yönetenler için ise “ayağını denk al” mesajını içerdiği açık.
Müzakere öncesi verilen mesajlar ve kullanılan kavramlar, tüm tarafları etkileyecek ve yeni pozisyon almaya sevk edecek nitelikte. Trump yarın sabah fikrini değiştirmez ya da ekibi Trump’ın fikirlerini gözden geçirmezse, bölge hızla yeni bir askeri, siyasi ve insani türbülansa savrulabilir. Sonuçta, ilginç gelişmelere, bitmez tükenmez “taslak harita çizimlerine” tanıklık edebileceğimizi söyleyebiliriz.
Bu köşe yazısı 08.01.2019 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024