TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Filistin'deki gelişmeleri izliyor musunuz? Bir süreden beri İsrail-Filistin sorununda işler iyice çığırından çıktı. Eskiden haber bültenleri İsrail saldırıları sonucunda hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısını iletirdi. Bir süreden beri aynı haber bültenleri Filistinliler arası silahlı çatışmalardan ve hayatını kaybeden kadın-çocuk Filistinlilerden bahsediyor. Düne kadar Filistin'de iki devletli çözümden bahsedilirken şimdi artık üç devletli çözümden bahsedilmeye başlandı. Bütün bunlar Gazze'de Hamas'a bağlı milis güçlerin sokakları ele geçirmesi ile birlikte gündeme geldi. Gündem bu son gelişme ile birlikte değişti. Peki ama Filistin'de neler oluyor? Savaş yorgunu Filistinliler neden birbirlerine saldırıyorlar? En önemlisi ne yapmak gerekiyor? Gelin kısaca bir bakalım.
Önce ortadaki görüntünün son derece kötü olduğunu vurgulamakta fayda var. Bu konu ile ilgili her analizin ortadaki bozukluğu irdeleyerek başlaması gerekiyor. Filistin devletinin toprakları iki parçadan oluşuyor: Mısır'a komşu olan Gazze Şeridi ile Ürdün'e komşu olan Batı Şeria. Şaron döneminde, İsrail'in, "ilişki kesme planı" çerçevesinde, Gazze'den tamamen çekilmesi ile birlikte, bu bölgede Filistinliler kendi başlarınalar. Ve işte tam da bu bölgede birbirlerini öldürmekle meşguller. Batı Şeria'da ise İsrail güvenlik kuvvetleri ile İsrail kontrol noktaları var. Filistinliler tek başlarına değiller ve Batı Şeria'da Gazze'de olduğu kadar birbirlerini öldürmüyorlar. "Filistinliler kendi başlarına kaldığında, devlet kurup yönetemez, olsa olsa birbirlerini öldürürler" tezini savunmak için inanılmazcasına sorumsuz bir örnek ortaya konuyor Gazze'de bu günlerde. Önce bunu bir vurgulayalım.
Filistinliler birbirlerine saldırıyorlar, çünkü ortada ciddi bir iktidar mücadelesi var. Sürüp giden mücadele, Filistin'in kıt kaynaklarını hangi grubun nasıl kontrol edeceği ile ilgili. Aslında iki tarafı olan bir kavga değil bu. Neredeyse her aşiretin silahlı milislerinin olduğu Gazze'de, sürekli değişen bağlılıklarla mücadelenin seyri her gün farklı bir yöne kayıveriyor. Belki daha da başka yöne kayıverir. Ama bugünlerde Hamas etrafında oluşan koalisyon daha fazla güç kazanmış görünüyor. Bu, uzunca bir aradan sonra Gazze'de kamu düzenini sağlayabilecek bir adım olabilir mi? Daha belli değil. Bu sorunun yanıtını tartışmak için bir başka soruya cevap verebilmek gerekiyor. Buyurun bir alt paragrafa lütfen.
Neden Filistin'de bir devletin kurumsal altyapısını oluşturma çabaları ön plana çıkmıyor? Neden kanunsuzlukla mücadelede Hamas veya Fetih kararlı bir duruş sergileyemiyorlar? Neden kamu düzenini bozan faktörü bildikleri halde ortadan kaldıramıyorlar? Çünkü ortada birden fazla silahlı milis grubu bulunuyor ve bunların belli bir siyasi liderliğe bağlılıkları da yok. Öyle anlaşılıyor ki, hiç kimse silahlı güçler dengesini kendi aleyhine değiştirmek istemiyor. Mahallelerdeki silahlı milislerin bir bölümünü küstürmek demek, onların karşı tarafa katılması anlamına geliyor. Bu ise güçler dengesini değiştiriyor. Kısacası ortadaki denge durumu, herkesin hareket kabiliyetini ortadan kaldırıyor. Şimdi acaba bu denge değişip Hamas'a Gazze'de bir yönetim -herhangi bir yönetim-oluşturacak bir hareket kabiliyeti yaratacak mı? Göreceğiz. Test imkânı orada. Pazar günü açıklandığı gibi, BBC muhabiri Alan Johnston'ın serbest bırakılması yolunda bir adım atılması demek, Hamas'ın bir yönetim temeli oluşturmaya yöneldiğini gösterebilir. Göreceğiz. Daha işin başındayız.
Çözüm nerede? Oslo sürecinin yerini alacak, Arap Barış Planı gibi yeni bir inisiyatifi başlatmakta mı? Belki de. Ama gelin gerçeği kabul edelim: Bugün İsrail'de İsrail'in yeniden şekillenmesine ilişkin büyük politika kararları verecek güçlü bir liderlik bulunmuyor. Bu bir. Bugün Filistin'de, Filistin'in yeniden şekillenmesine ilişkin büyük kararları verecek güçlü bir liderlik bulunmuyor. Bu iki. Bugün Washington'da bölgenin yeniden şekillenmesine ilişkin büyük kararları verecek güçlü bir liderlik bulunmuyor. Bu da üç. Bunların üçü de yokken, siz yeni ve büyük kararların arifesinde olabileceğimize inanıyor musunuz? Biz inanmıyoruz.
O zaman askeri seçeneği istemiyorsak, geriye ne kalıyor? Oslo süreci İsrail içinde kendisine politik bir çoğunluk oluşturdu. Kadima bunun temsilcisiydi. Filistin seçimlerinden önce "Aranan bir Filistin Kadiması'dır" demiştik. Ama bütün bu süreç, bir Filistin Kadima'sı yaratamadı, ortaya Hamas çıktı. Oslo süreci Filistin'de çözüm yanlısı bir çoğunluk yaratamadı. Galiba şu anda, Filistin tarafında, Oslo sürecine bugüne kadar dahil ol(a)mayanları bu sürecin içine dahil edip, güven artırıcı adımları genişletmekten ve o güçlü liderlikler biçimleninceye kadar beklemekten başka çare yok. En azından bugün için yok.
Bu köşe yazısı 19.06.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.