TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
OECD, 2016 yılı Türkiye Ekonomisi Raporu’nu 15 Temmuz günü Gaziantep’te açıkladı. Ne raporu sunanlar ne de sunumu dinlemek için gelenler, o akşam dünyanın başımıza yıkılacağını bilmiyorlardı. Demokrasinin kıyısına kadar geldik, aşağıya baktık ve gördüğümüz şeyden doğrusu ya, hiç hoşlanmadık. Darbe teşebbüsü geri püskürtüldü. Şimdi bir geçiş dönemi içindeyiz. Önce bir sakinleşmemiz, sonra da salim kafayla geleceğimiz için düşünmemiz lazım. Bundan sonra, bugüne kadar yaptıklarımızı yaparak durumu idare bile edemeyiz. Bu duygu ve düşüncelerle geçen hafta, OECD’nin Türkiye Ekonomisi ile ilgili 2016 yılı araştırmasını okurken aklıma takılanları anlatmaya başlamıştım. Bu hafta, müsaadenizle, devam edeyim.
OECD raporu, Türkiye ekonomisinin küresel sisteme entegrasyonunun biçimi konusunda da bir çerçeve sunuyor. Yandaki iki grafik, Türkiye’nin imalat sanayi ihracatında yabancı katma değerin ve başkalarının imalat sanayi ihracatında Türk katma değerinin ağırlığını gösteriyor. Grafikleri TEPAV iktisatçılarından Ayşegül Taşöz hazırladı. Dolayısıyla OECD raporundakinin aynısı değil. OECD/WTO TiVA veri tabanı analiz yapmak için zengin bir çerçeve sunuyor doğrusu. Buradan Türkiye’nin küresel sisteme entegrasyon biçimini başka ülkelerle kıyaslamamız da mümkün aynı zamanda. Ama sırayla gidelim.
Önce ortadaki örüntüyü size bir tarif edeyim. OECD Türkiye Ekonomisi raporunun bu konudaki temel tespiti, benim de ilk tespitim olsun bugün isterseniz. Türkiye ekonomisi, başka ülkelerin ekonomileri ile kıyaslandığında dünya ekonomisine yeterince entegre olamamış gibi duruyor. Bu ne demek? Başkalarının ihracatında, Türk katma değeri pek de önem taşımıyor. Türkiye’nin ihracatında ise yabancı katma değerin göreli önemi az gibi duruyor. Nedir? Başka ülkelerle kıyaslandığında bizim bar o kadar da yüksekte durmuyor bu grafikte.
Geleyim ikinci tespitime. Türkiye ekonomisinin küresel sisteme entegrasyonunda bir asimetri var. Onların katma değerinin bizim için önemi, bizim katma değerimizin onlar için öneminden çok fazla. Burada iki nokta var grafikten görebileceğiniz. Birincisi, 2011 yılı itibariyle onların katma değerinin bizim ihracatımız içindeki payı, bizim katma değerimizin onların ihracatı içindeki payından fazla. İkincisi, 2000 yılından 2011 yılına yabancı katma değerinin Türkiye’nin ihracatı için önemi iki kat artarken Türk katma değerinin başkalarının ihracatı için önemi yerinde sayıyor. Nedir? Türkiye ekonomisinin küresel sisteme entegrasyonunda bir asimetri vardır. Onların bizim için önemi, bizim onlar için önemimizden daha fazladır. Dünyanın bizim için önemi 2000’den 2011’e iki kat artmıştır. Bizim dünya için önemimiz aynı dönemde yerinde saymıştır.
Buradan bir dizi ara sonuç çıkabilir. Başkalarının katma değeri olmasa 2000’den 2011’e, 30 milyar dolarlık ihracattan 150 milyar dolarlık ihracata zor sıçrarmışız diyebiliriz mesela. Onlar bize, bizim onlara sağlayabildiğimizden daha fazla ara girdi sağlayabiliyorlar da diyebiliriz. Peki, Rusya nasıl daha fazla ara girdi sağlayabiliyor dersiniz? Rusya, Brezilya, Şili gibi doğal kaynak ihraç eden ülkeler, başkalarının ihracatına daha fazla katkı sağlayabiliyorlar. Enerji, bakır vs., üretimin ve ihracatın ağırlıklı girdilerinden sonuçta. Ama bugün ana örüntü üzerine konuşuyoruz. Yan yollara sapmayalım.
Üçüncü tespit için şu soruyu sorayım: Türkiye gibi doğal kaynağı olmayan bir ülkenin, başkalarının ihracatına daha fazla katma değer sağlayabilmesi için ne yapması gerekiyor? Daha açık sorayım: Türkiye’nin küresel ekonomiye entegrasyonundaki bu asimetri nasıl giderilir? Veri tabanına bakıldığında ne olduğunu gördünüz. Başkalarının ihracatına ara girdi sağlamak gerekiyor bu hesaba göre. Başkalarının ihracatına daha fazla katma değer katkısı sağladıkça Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyonunda gördüğümüz asimetriyi düzeltme yolunda adım atabiliriz. Nasıl? Doğal kaynağımız olmadığına göre, sanayide yüksek teknolojili ihracata yönelerek elbette. TiVA veri tabanı, yüksek teknolojili ihracat arttıkça başka ülkelerin ihracatına katma değer katkısının arttığını pek de güzel gösteriyor doğrusu. İşte bu da olsun üçüncü tespit. Türkiye’nin 2000’den 2011’e olduğu yerde duran yüksek teknolojili ihracat performansını artık hareketlendirmesi gerekiyor.
Ben 2016 OECD Türkiye Ekonomisi Raporu’nu son derece zihin açıcı buldum doğrusu. Türkiye’nin küresel sisteme entegrasyonunda bir asimetri bulunuyor. Türkiye’nin dünya için önemi, dünyanın Türkiye için öneminden daha az duruyor. Bunu sevmediniz mi? Türkiye’nin dünya için öneminin artması için, yapılması gereken açık. Türkiye’nin 15 yıldır yapamadığını yapması, yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki ağırlığını artırması gerekiyor. Peki, bu nasıl olur? Veri tabanı ona da cevap veriyor. Memlekete daha fazla doğrudan yabancı yatırım gerekiyor.
Sonuç: Türkiye gibi, doğal kaynaklara sahip olmayan bir ülkenin demokrasi ve hukukun üstünlüğünden başka şansı yok. Artık meşrebinize göre, Allah ya da kâinat yüzümüze baktı da 15 Temmuz’da iyi yırttık.
Bu köşe yazısı 15.08.2016 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.