TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bazen, dünyanın kendi etrafımızda döndüğü zehabına kapıldığımızı düşünüyorum. Sanki herkes her an bizimle ilgileniyor. Halbuki ilgilenmiyor. Türkiye’nin orta teknolojili bir sanayi ülkesinden ileri teknolojili bir sanayi ülkesi haline dönüşmesi, dünyanın hiç umurunda olan bir konu değil doğrusu. Türkiye, ileri teknolojili bir ülke olmasa dünyanın bundan kaybedeceği hiçbir şey yok. Dolayısıyla ortada “aman bunlara yardım edelim de zenginleşsinler, yoksa bunun bize negatif bir etkisi olur” diye bir mecburiyet de yok dünya açısından.
Türkiye’nin orta gelirli bir ülkeden yüksek gelirli bir ülkeye dönüşmesi ve Türklerin bu arada zenginleşmesi, dünyayı hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Anadolu’nun zenginleşmesi, bir tek bizim umurumuzda olan bir konu. Peki, bu alanda şikâyet dışında, dedikodu dışında, boşa konuşma dışında ne var? Hedefe ulaşmak için herhangi bir adım atıyor muyuz? Bırakın adım atmayı, düşünüyor muyuz? Hayır. Neden? Neden başkalarının umurunda olan konularla sabah akşam ilgilenirken bir tek bizi ilgilendiren ekonomi konusunda ortada derin bir sessizlik var?
Halbuki dünya bizi umursamadığı gibi, bizi beklemeden bir büyük iktisadi dönüşüm sürecinin içine de girmiş gibi duruyor. Dünya, bundan önce üç büyük sanayi devriminden geçti. Hiçbirinde de şöyle durup bize, “Yahu siz de gelseydiniz?” demediler. Şimdi dördüncü sanayi devrimi şekilleniyor. Türkler yine bakıyor. Keşif kısmına zaten katkı veremediğimiz gibi yeni teknolojilerin yayılmasında da her zamanki gibi geç kalıyoruz. Yapılması gerekeni belirleyip harekete geçmekte hüzün verici bir atalet içindeyiz. Önceliklerimizi belirlemekte zorluk çekiyoruz. Ben geçenlerde, “Eğitim 4.0 olmadan, Sanayi 4.0 olmaz” demiştim. Dördüncü sanayi devrimine intibak etmekte beşeri sermaye elbette önemli ve gerekli. Ancak yeterli şart değil, bana sorarsanız. Ben, Türkiye’nin dördüncü sanayi devrimine intibakında yeterli şartın, bütün bir mekanizmayı işletecek olanın, şirketlerin yeni teknolojilere hazırlanması olduğu kanaatindeyim. KOBİ’lerin dijitalleştirilmesi bu süreçte yapılması gerekenlerin başında geliyor. Dijitalleşme ihtiyacı yüreğimizi sarmadan beşeri sermaye ihtiyacı da görünür hale gelemez. Bu durumda hukukun üstünlüğü ihtiyacı da belirginleşemez gibi geliyor bana doğrusu. Şirketleri harekete geçirmeden, tek başına ortam koşullarını iyileştirmeyi beklemekle de olacak şey değil Sanayi 4.0.
Geçenlerde TEPAV, Microsoft için bir bulut bilişim araştırması yaptı. Bu araştırma kapsamında, KOBİ’lerde bulut teknolojilerin kullanım durumunu ve şirketlerin buluta nasıl baktıklarını ortaya koyabilmek amacıyla 12 ilde 400 KOBİ ile yüz yüze görüşmeler yapıldı. Anketin en çarpıcı sonuçlarından biri yandaki şekilde var. Buna göre, Türkiye’de şirketlerin yaklaşık yarısı, daha bilgi ve iletişim teknolojileri çağına gelmiş gibi durmuyor. Şirketlerimizin yüzde 49’unun henüz web sitesi, sosyal medya hesabı, mobil web sayfası yok. Şirketlerimizin ancak yüzde 4’ü buluta çıkabiliyor. Bu ne demek? Şirketlerimiz daha Sanayi 3.0’a gelememiş demek. Sanayi 3.0’a geçememiş şirketlerle Sanayi 4.0 diye bir hedef olabilir mi? Olamaz. Henüz üçüncü sanayi devriminin getirdiği imkânlarla verimliliğini artırmayı düşünmemiş şirketlerle dördüncü sanayi devrimine geçilebilir mi? Bir yerden başlayacaksak “önce bütün KOBİ’ler buluta”dan başlayalım derim ben.
Şekil 1: KOBİ'lerde bulut bilişimin kullanım durumu (%)
Neden?
Her sanayi devrimi, bir önceki sanayi devriminin kazanımlarına dayalı bir teknolojik sıçrama ile ortaya çıktı. Dördüncüsü de farklı değil. Birinci sanayi devriminde su ve buhar gücünü üretim sürecinde kullanmaya başladık. İkinci sanayi devrimi elektrikle birlikte ortaya çıktı. Üçüncü sanayi devrimi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretim sürecine uyarlanmaya başlanması ile ortaya çıktı. Şimdi geldik dördüncü sanayi devrimine. Makinelerin doğrudan makinelerle konuşacağı, kimyasalları karıştırarak değil canlı organizmaları kodlayarak üretim yapacağımız, farklı malzemelerle enerji tasarrufunda çığır açacağımız, şehirlerimizin yapısını değiştireceğimiz bir yeni dönemdeyiz. Büyüme ile karbon salımları arasındaki ilişkiyi bu dönemde keseceğiz.
Şimdi hal böyleyken daha üçüncü sanayi devrimini yakalayamamış, yakalama ihtiyacı hissetmemiş şirketlerle hangi dördüncü sanayi devrimine doğru sıçrayacağız, söyler misiniz? Ben işte bunun için, “önce bütün KOBİ’ler buluta” demek gerektiğini düşünüyorum. Ben bunun KOBİ’ler için bakıldığında yönetimde bir zihniyet değişikliğini tetikleyeceği kanaatindeyim. KOBİ’leri dijitalleştirmeden hiçbir şey olmaz.
Hazır nasıl bir teşvik sistemi tasarlasak diye düşünürken bu konu aklınızda bulunsun.
Bu köşe yazısı 28.03.2016 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.