TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Anket yapmanın kolay bir iş olmadığını hep biliyorduk. Bakın en son İngiltere seçimleri bütün anket şirketlerini ters köşeye yatırdı. Yakında Türkiye’de de seçim olacak. Bakalım İngiltere’ye benzer bir sonucu görecek miyiz? Peki, anket yapmak neden zordur? Önce sorularınızı soracağınız doğru insanları bulacaksınız. Örneklemi doğru belirlemek sonuca giden yolda önemli bir adım. Sonra o doğru insana doğru soruları soracaksınız. Zira doğru insanlara sorulacak doğru soruları belirlemek de sonuç alma açısından önem taşıyor. Ama o da yetmez. Bir de o doğru insanların, o doğru sorulara doğru cevap vermelerini sağlamanız gerekir. Kibarca söylemek gerekirse, örnekleme dahil olan bireylerin hakikati söylemekten kaçınmaması gerekir.
Dünya Bankası’nın daha geçen ay yayımladığı bir çalışma, yolsuzluk anketlerine cevap verenler arasında en çok Türklerin hakikati söylemekten çekindiklerini gösteriyor. Çalışmanın yapıldığı 7 millet arasında en çok Türkler yolsuzlukla ilgili sorulara cevap verirken, “neme lazım” diyor ve de yalan söylüyorlar. Hal böyle olunca, Türkler bütün yolsuzluk algı endeksi sıralamalarını alt üst ediyor. Dünya Bankası çalışması öyle diyor. Ben okuduğumu anlatıyorum.
Anket yapmak zaten zordur. Yolsuzlukla ilgili anket yapmak kesinlikle daha zordur. Yolsuzlukla ilgili milletler arası anket yapıp sonuçları karşılaştırmak ise çok çok daha zordur. Dünya Bankası’nın Mayıs 2015’te yayımlanan yeni politika araştırması raporu böyle diyor. “Anketi İki Aşamalı Yapmak: İki Aşamalı Anket Sorularında Doğru Cevap Vermekten Kaçınmanın Yolsuzluk Tahminleri Üzerine Etkileri” (Doing the Survey Two-Step: The Effects of Reticence on Estimates of Corruption in Two-Stage Survey Questions) başlıklı çalışmayı, Nona Karalashvili, Aart Kraay ve Peter Murrell yapmış. Raporu okumak isteyenler için numarasını da yazayım: WPS7276.
Şimdi geleyim içeriğine. Yolsuzluk anketlerine cevap verenlerin hakikati söylemekten kaçınma oranları ülkeden ülkeye değişiyor mu diye merak etmiş Dünya Bankası uzmanları ve ortaya kocaman bir rapor çıkmış. Rapor bize şunu söylüyor: Yolsuzluk anketlerine verilen cevapları teknik bir biçimde incelersek farklı milletlerin farklı düzeylerde hakikati ifade etmekten kaçındıklarını görmek mümkün. Buna göre, araştırmanın yapıldığı ülkeler arasında yolsuzluk algı endekslerinde en iyi durumda olan Türkiye, bu çalışmada ortaya çıkan yöntemle bakıldığında en kötü durumdaki ülke çıkıyor. Neden? İki aşamalı anket sorularına cevap verirken en çok Türklerin yalan söylediğini tespit etmiş araştırmacılar. Ne diyeyim? Önce çalışmanın çerçevesini biraz anlatayım, sonra da biz Türklerle ilgili sonuçlara bakarken benim aklıma takılanlara geleyim.
Çalışma, 7 ülkede Dünya Bankası’nın zaten yapmakta olduğu anketlere birkaç soru daha eklenerek gerçekleştirilmiş. Bu 7 ülke, Bangladeş, Hindistan, Nijerya, Peru, Sri Lanka, Türkiye ve Ukrayna. Bu 7 ülke temelinde hakikati söylemekten kaçınmanın yolsuzluk algı endekslerinde ciddi bir farklılığa yol açıp açmadığına bakmışlar. “Biz anket yaparken herkesin aynı oranda hakikati ifade etmekten imtina edeceğini varsayıyoruz, halbuki bazı ülkelerde hakikatten sapanların oranı başka ülkelere göre daha yüksek olabilir” diye bir hipotez ortaya atmış araştırmacılar. Sonrasında da ekonometrik tekniklerle hakikatten sapanların oranının gerçekten ülkeden ülkeye değişkenlik gösterdiğini, bu arada hakikatten en çok da Türklerin saptığını ve anket sıralamalarını şallak mallak ettiğini kanıtlamışlar. Üzücü ama durum bu. Ne yapalım? Vakıa ile kavga edilmez. Teknik sonuçları beğenmeyen, oturur bir başka bilimsel rapor yazıp tersini kanıtlamaya çalışır.
Rapordan çıkan şu: Türkler yüzde 90 oranında hakikati söylemekten kaçınırken, mesela Perulular olanı yüzde 12 oranında küçülterek anlatıyorlar. Bu şu demek: Türkler anket sorularına cevap verirken başlarına gelen rüşvet hadiselerinin yalnızca yüzde 10’unu söylüyorlar. Perulular ise benzer rüşvet hadiselerinin yüzde 88’ini raporluyorlar. Sonuçta Peru, Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International)’nün 175 ülkenin verilerini dikkate alarak hazırladığı Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 85’inci, Türkiye ise Peru’dan daha az yolsuzluğa bulaşmış bir ülke olarak 64’üncü oluyor. Neden? Türkler yüzde 90 iskonto ile anlatırken, Perulular yalnızca yüzde 12 iskonto yaparak anlattığı için elbette. Araştırmacılar seçtikleri 7 ülke arasında yolsuzluk karnesi en iyi olan ülkenin Türkiye olduğunu ama yalan söyleyenlere göre düzeltme yapıldığında Türkiye’nin bu 7 ülkelik listede sonuncu olduğunu söylüyorlar. Araştırmaya dahil edilen bu 7 ülkenin Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sıralamaları şöyle: Bangladeş 145’inci, Ukrayna 142’inci, Nijerya 103’üncü, Hindistan, Peru ve Sri Lanka 85’inci ve Türkiye ise 64’üncü. Dikkatinizi çekerim, zaten dünya yolsuzluk liginde 175 ülke arasında ancak 64’üncü sıradayız ve o da hakikati yansıtmıyor. Ben bu çalışmada ortaya konulan tablodan hiç hoşlanmadım doğrusu.
Bu noktada sorulması gereken şudur herhalde: Hakikati söylemekten neden en çok Türkler kaçınıyor? Neden en çok Türkler “neme lazım” diyor ve yalan söylüyorlar? Ankete katılan şirket sahipleri ve yöneticileri ya “memlekete yazık olmasın, el aleme rezil olmayalım” diyor, ya da “neme lazım, şimdi bu anketör buradan çıkar, ne dediğimi gider Vali Bey’e, Belediye Başkanı’na, hatta hatta Emniyet Müdürü’ne, olmadı parti ilçe başkanına filan anlatır, sonra ayıklayamam pirincin taşını, gelir vergi müfettişi, gider bizim belediyedeki arsa işi” diye düşünüyor olabilirler. Üstelik bizim şirket sahiplerimiz ve yöneticilerimiz bu reflekse başka milletlerden olan meslektaşlarından daha yüksek oranda sahipler. Ya ülkelerini başka milletlerden daha fazla seviyorlar ya da doğru söylerlerse başlarına gelebileceklerden en çok Türkler korkuyor. Ya en çok açık bizimkilerde var ya da en ceberrut aygıt burada.
Ben çalışmayı okuduğumdan beri acaba nedir diye merak ediyorum. Bakın bu sorunun cevabı bu çalışmada yoktu. Ben önemli bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Şimdi boş yere töhmet altında kalıyoruz bir nevi. Siz de bir bakın, sonra konuşuruz.
Şekil 1 2014 Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi Sonuçları
Kaynak: Uluslararası Şeffaflık Derneği, 2014 Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi
Bu köşe yazısı 01.06.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024