TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Terörizm çalışmaları yeni bir kavramla tanışıyor: Yabancı terörist savaşçılar. Bu durum, terör ve terörizmle uğraşanlar için sürpriz değil. Çünkü yeni sorunlar yeni cevaplar ve yeni tanımlar gerektiriyor. Gittikçe artan ve karakter değiştiren terör saldırıları yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Bazı dönemlerde terör saldırılarının artması ve yoğunlaşması konuyla ilgilenenlerin dikkatini çekmiştir. Bu gelişme önemli ekonomik, sosyal, siyasal altüst oluşları izleyen dönemlerde baş göstermektedir. Terörizm “politik hedef”in gerçekleştirilmesinde işe yarar bir strateji olarak görülmektedir.
Terörün üçüncü dalgası
Modern terörizmin tarihini yazanlar sanayi devrimi sonrasına dikkat çekerler. Balkanlar ve Rusya’ya ise özel bir önem verirler. Sanayi devrimiyle gelişen teknoloji, demiryoluyla hızlanan ulaşım, telgrafla artan haberleşme, yükselen sınıf mücadelesi ve milliyetçi hareketler “terörizm”i popüler yapmaya yetmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından başlayan Soğuk Savaş döneminde ise terörizm, ağırlıklı olarak devlet destekli “vekâlet savaşları” tarzında yürütülmüştür. Şimdilerde ise hep birlikte üçüncü dalgayı yaşıyoruz.
Son dalga ile ilk dalga arasında önemli benzerlikler söz konusu. Nitekim yine önemli altüst oluşların yaşandığı 1990’lardan itibaren terör saldırılarında artış ve terörizmin işe yarar bir yöntem olduğuna dair inancın yerleştiğine tanıklık ediyoruz. Küreselleşme, teknolojinin gelişmesi ve medyanın rolünün yanı sıra, Batılı devletlerin müdahaleci politikaları, dışlayıcı tutumları bu gelişmede önemli rol oynadı. Özü değişmeyen eski yöntemler, yeni taktik, teknik ve gerekçelerle, Nijerya’dan Somali’’ye, Irak’tan Suriye’ye, Paris’ten, Pakistan’a, İstanbul’dan Cizre’ye her gün karşımıza çıkıyor.
Eylem sayılarındaki artışın yanı sıra, teröristlerin kameralar önünde kafa keserek yeni boyut kazandırdıkları “drama” yaratma becerilerindeki artış, korku, endişe ve kaygıları da beraberinde getiriyor. Politikacılar, araştırmacılar, kurumlar ve uzmanlar terörizmin üçüncü dalgasının en az hasarla nasıl atlatılabileceği üzerine kafa yoruyorlar. Bu iş için para, zaman ve emek harcıyorlar.
Terörizmi “strateji olarak” seçenler, değişen yeni durumlara hızla adapte olabilirken, devletler aynı hızla hareket edemiyorlar. Yine de çözüm ve politika arayışları devam ediyor.
Arayışlar
Geçen hafta Doç. Dr. Şaban Kardaş’ın başkanı olduğu ORSAM (Ortadoğu Araştırmaları Merkezi) bu konuda oldukça ilginç ve önemli bir uluslararası toplantıya ev sahipliği yaptı. Kavramsallaştırılmaya çalışılan “Yabancı Terörist Savaşçılar” konusu bütün gün tartışıldı.
BM’den devletlere, araştırma merkezlerinden uzmanlara, yeni terör dalgasının aktörleri “yabancı terörist savaşçılar” her boyutuyla masaya yatırıldı. Sıradan insanların neden ve nasıl radikalleştikleri, ideolojik yaklaşımları, psikolojileri tartışıldı. Özellikle “terörizm turizmi” bağlamında Suriye ve Irak turlarına nasıl iştirak ettikleri konu edildi.
Zor ve karmaşık bir sorunla karşı karşıya olduğumuz ortada. Zihin dünyamızı, kurumlarımızı, yasa ve kurallarımızı, işbirliği anlayışımızı yeni duruma adapte etmedikçe “yabancı terörist savaşçılar” sorununa cevap bulamayacağız demektir.
Bu köşe yazısı 27.01.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024