TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
2014 yılında Türklerin Orta Doğu’da iş yapması daha bir zor olmaya başladı. Hâlbuki hatırlayın, 2008-2009 yıllarında Avrupa birden krize girmiş, Avrupa’ya mal satmak zorlaşmıştı. Hal böyle olunca akıllı davranan Türkiye, hızla Orta Doğu ve Kuzey Afrika pazarlarına yönelebildi. Bir yerden azalan talebi bir başka yerden karşılayabilecek esnekliği gösterdi, ihracat yapısını büyük bir hızla çeşitlendirebildi. Bir nevi, ihracatta bir eksen kayması gerçekleşti. Bu manevra faydalı da oldu. Olan, Türkiye ekonomisinin dinamizmi kadar, Türkiye’nin bölgedeki görünümü ile de alakalıydı. Türkler Orta Doğu’da hızla iş bağlayabiliyor, her yere girip çıkabiliyorlardı. O güzel günlerde hareket kabiliyetimiz çok fazlaydı.
Ancak, ne yazık ki artık güzel günler geride kaldı gibi. Bundan sonra Ortadoğu’da işimiz daha da zor olacak gibi geliyor bana. Bakın Neden? Lütfen Son ihracat rakamlarına bakın. 2014 yılı Kasım ayında ihracatımız yüzde 7,5 azaldı. Dış ticaret açığımız arttı. Neden? İhracat dolar bazında azaldı. Dolar, Euro karşısında değer kazandı. Bir dolar için artık daha çok Euro vermek gerekiyor. Avrupa Birliği ile ihracatımız Euro bazında. Dolar bazında ihracatımız küçüldü. Parite daha da hareket edecek. Bu yıl, dış ticaret açığımız dolar bazında daha da çok artacak. Finanse etmek için daha fazla dolar bulmamız gerekecek. Orta Doğu ile ticaretimiz dolar bazında. Oradan dolar kazanıyorduk. Ama ne yazık ki onlarla giderek daha az konuşuyoruz. Hatta çoğunlukla uzaktan bağırıp duruyoruz. Bu durum Türkiye’nin Ortadoğu’daki cazibesini yitirmesine neden oluyor yani Türkiye’nin bölgedeki ekonomik itibarı açısından yi olmuyor.
Mısır hükümeti, Türkiye ile Mısır arasında deniz yolu ile yük taşımaya imkân veren anlaşmayı 2014 yılı sonunda iptal etti. Ne oldu? Türkiye’nin İskenderun-Port Said hattı üzerinden, Ürdün ve Körfez ülkelerine hızlı erişim imkânı ortadan kalktı. Suriye iç savaşı ile birlikte Suriye üzerinden mal göndermek zorlaşınca, bu hatta ihtiyaç duyulmuştu. Suriye karışıktı. Irak karışıktı. Bize mal gönderecek bir koridor lazımdı. Körfez’e ulaşmak için nasıl bir yol bulacağız diye bakınıyorduk. Mısır hükümeti, Mübarek zamanında bize bir yol açtı. O vakit, ilişkimiz iyiydi. Sonra, Mursi döneminde, hat zar zor da olsa işledi. Ülkede karışıklık yaygınlaşınca, Sina üzerinden kamyon göndermek için askeri konvoy gerektiği için işler giderek zorlaştı. Sisi yönetimi döneminde ise, siyaset, ticareti kesti. Mısır, Ankara’nın ne yaptığına değil, ne konuştuğuna yani söylemine dikkat etmeye karar verdi ve anlaşmayı iptal etti. Yolu kapadı. Geriye İskenderun-Hayfa hattı kaldı. İsrail hükümeti, bizimkiler onlarla konuşmamasına rağmen, İskenderun-Hayfa hattından gelen Türk kamyonlarını epeydir İsrail karayoluna almaya başlamıştı. Yol şimdilik açık ama Türk ve Mısır hükümetleri konuşmadığı için bir türlü canlanamıyor. Olan Türk iş adamlarına oluyor. Avrupa’yı Körfez’e bağlayabilecekken, İskenderun’dan öteye gitmekte zorlanıyorlar. Neden? Siyaset, ticareti kesiyor da ondan. Burası Ortadoğu. Burada emir demiri, siyaset ticareti keser. Alanda iş yapmak, Ankara’da konuşmaya benzemez.
Ben bu konudaki zorluğu en iyi İstanbul-Amman uçuşlarından biliyorum. Yandaki resme bir bakın lütfen. Artık İstanbul’dan Amman’a Mısır üzerinde bir geniş U çizerek uçuyoruz. Ne zamandan beri? Suriye iç savaşı hız kazandığından, biz, Suriye ile konuşmayı kestiğimizden beri elbette. Şimdi gelin bakın: Suriye ile konuşmuyoruz, onlara güvenmiyoruz. O vakit, Türk Hava Yolları, Suriye üzerinden Amman’a uçamıyor. Olsun, Amman’a İsrail üzerinden de yolu uzatmadan uçabilmek mümkün. Gelin görün ki o zaman da Türk hükümetinin İsrail hükümeti ile konuşup bir yeni hava koridoru talep etmesi lazım. Şirket değil, devlet yapacak o işi. Ama bizim hükümet, İsrail hükümetiyle de konuşmuyor. O zaman ne oluyor? Kısa yoldan İstanbul-Amman uçuşu mümkün olamıyor. Siyaset, ticareti kesiyor. Ama durun, Mursi devrindeyken, yani bizimkiler hala Mısır ile konuşuyorken, . Mısır hükümetinden, bir yeni hava koridoru alabilmiştik. Bu sayede hala Türk uçakları, İstanbul’dan önce Mısır’a doğru direkt güneye uçuyor. Sonra Sina çölü üzerinden sola dönüyorlar. Akabe körfezine gelince, yeniden sol yapıyorlar. Sonra kuzeye doğru geri uçuyorlar. Hoop Amman’a varıyorlar. Eskiden 1,5 saat süren İstanbul-Amman uçuşu, şimdi 2 saati aşıyor. Biz uçakta daha çok oturuyoruz. Uçak daha çok benzin yakıyor. İstanbul’dan Amman’a gitmenin maliyeti artıyor ama olsun bir şekilde gidiliyor işte. Mısır’daki Sisi yönetimi yeni bir problem çıkarmazsa şimdilik gidilebiliyor diyeyim isterseniz. Malum burası Orta Doğu. Burada emir demiri, siyaset ticareti keser. Alanda iş yapmak, Ankara’da konuşmaya benzemez.
Peki, Arap siyasetin deki bu değişimin hiç mi temeli yok? Aslında Var. Arap sokağı, Türkiye’yi artık pek tutmuyor yani Türkiye Arap sokaklarındaki cazibesini giderek yitiriyor. Ben en son TESEV’in Orta Doğu’da Türkiye Algısı araştırmalarından hatırlıyorum. 2012 ve 2013’te Orta Doğu’da havamız azalmaya başlamıştı. 2014 yılı için ise ASDA’A Burston-Marsteller (ABM)’in Arap Gençliği araştırması var. Trend hepsinde aynı bana sorarsanız. Arap gençlerine soruyorlar: “Hangi ülkede yaşamak isterdiniz?” 2012 yılında yüzde 16’sı Türkiye diyor. Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin yüzde 33’ü ve Fransa’nın yüzde 17’sinden sonra Amerika ile üçüncülüğü paylaşıyor. Sene oluyor 2013. Yine soruyorlar. Bir değişiklik yok sıralamada. 2014 yılı araştırmasında Türkiye ilk 5’e giremiyor. Amerika, yüzde 16’dan yüzde 21’e çıkıyor. “Ülkenizin hangi ülkeye benzemesini istersiniz?” sorusunda ise yüzde 28 ile 2’inci sırada yer alıyor Türkiye 2012 yılında. Ne oluyor? 2014 yılında Türkiye, yüzde 10 ile 4’üncü sıraya geriliyor. Amerika yüzde 25 ile 2’inciliğe yükseliyor. Özetle, Arap gençleri Türkiye’yi artık pek tutmuyor. Türkiye Arap sokaklarında cazibesini yitirdikçe alanda iş yapmak daha bir zorlaşıyor. Alanda iş yapmak, Ankara’da konuşmaya benzemiyor. Ben dolaşıyorum, görüyorum.
Peki, Arap gençleri Türkiye’yi neden artık pek tutmuyor?
Türkiye, son yıllarda Orta Doğu’nun ihtilaflarında giderek keskinleşen bir biçimde taraf olunca, istemeden Orta Doğu ülkelerinden biri haline geliyor. Aslında Türkiye, Osmanlı siyasetinden uzaklaştıkça böyle oluyor. Nedir Osmanlı siyasetinin özü? Vilayetler arasındaki ihtilaflarda herkese eşit mesafede durmak, kendini yerel siyasetin üstünde pozisyonlamaktır. Ama son yıllarda ne oluyor? Lübnan Hizbullah’ı ve Suriye’deki Şii rehineleri kurtarabilmek için Beyrut’ta Türk pilotları kaçırıp, bu yolla rehineleri serbest bıraktırınca, Türklerin bölgede iş yapması zorlaşıyor. Türkiye bölge içindeki ihtilaflara doğrudan taraf oluyor ve “dürüst arabulucu” konumunu koruyamıyor. O vakit de, kimse bizi pek tutmuyor. Günün sonunda da, siyasetin kestiği parmak Türk iş adamlarınınki oluyor.
Bu köşe yazısı 06.01.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024