TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
İsrail’in Gazze operasyonu sürüyor. Çok sayıda Filistinli hayatın kaybetti. Anlaşılan kayıplar devam edecek. Ortada İsrail’i durduracak bir güç yok. Filistin’e saldırılarının gölgesinde kalmış olsa da İsrail’in dikkat çeken başka faaliyetleri de var. Kürt petrolünü satın alması gibi.
Ceyhan’dan yüklenen Kürt petrolünün son partisinin müşteri bulması fazla zaman almadı. Yük, önce Malta açıklarında gemiden gemiye aktarıldı. Ardından da İsrail’e taşındı. Kaynaklara göre “özel” bir rafineri için.
Sıradan bir sevkiyat mı?
Bu transfer, dünyada her gün yapılan milyonlarca ton petrol alım satımı gibi sıradan bir sevkiyat olarak görülebilirdi. Ancak, petrol ticaretinin gerçekleştiği politik ortam, satın alanların müphemiyeti göz önüne alındığında işin hiç de göründüğü gibi salt bir ticari faaliyet olmadığı anlaşılıyor.
Daniel Yergin, “Para ve Güç Çatışmasının Epik Öyküsü” isimli kitabında, petrol piyasasında fiyatların sadece arz ve taleple oluşmadığını anlatır. Bu bağlamda petrol ticaretini salt ekonomik faaliyet olarak görmek mümkün değildir.
Petrolün, politik, diplomatik ve askeri gücünü ve önemini biliyoruz. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bağımsızlık arayışlarında stratejisini petrol üzerine kurması bunun en iyi kanıtı. Nitekim İsrail’in Ceyhan’dan yüklenen Kürt petrolünü satın alarak kendi rafinerisine indirmesi de salt ticari bir faaliyet olarak açıklanamaz.
Bir taşla birden fazla kuş vurmak
“Bağımsız Kürt Devleti” tartışmalarının tavan yaptığı bir dönemde İsrail petrolü satın alarak bir taşla birden fazla kuşu vurmuş oldu.
İsrail Kürtlere, bağımsızlık girişimlerini desteklediğine dair sıcak mesajlar gönderiyor. Aynı zamanda da kolaylaştırıcı bir rol oyuyor. Onlara kötü gün dostu olduğunu belirten uzun vadeli yatırım yapıyor. Mali durumlarının iyi olmadığını, paraya ihtiyaçları olduğunu da biliyor.
Politik açıdan ise birden fazla neden sayabiliriz. Araplarla çevrili bir bölgede, Araplarla sorunlu başka bir devletin doğuşu fena bir durum değil. Böylece Arap düşmanlarının yükünü Kürtlerle paylaşmış olacak. Araplara da onların iç işlerine yakın ilgi duyduğunu göstermekten çekinmiyor.
Elbette sorun sadece Araplar değil. İran’ın potansiyel komşusu bir Kürt devleti İsrail için stratejik bir müttefik olabilir. Bu fikir İran’ın hoşuna gitmeyecektir. Çünkü tarihte bu işbirliğinin ne anlama geldiğini en iyi kendisi bilir.
Türkiye‘ye gelince. Buz dağının görünen kısmında İsrail, Türkiye’nin Kürt devletinin kuruluşunu kolaylaştırıcı politikasına destek vermektedir. Ancak, Kürt meselesinin karmaşıklığı, Ortadoğu’nun gerçekleri ve İsrail’in yetenekleri saf ve iyimser olmamızı önlüyor.
Başka bir açıdan bakınca, İsrail, Türkiye’nin Kürt petrolünü piyasaya sürmesini kolaylaştırarak “mali” süreci izleme imkânı da elde ediyor gibi görünüyor. Tipik bir “örtülü operasyon” olabilir mi, insan merak etmiyor değil. Hangi şirket/şirketler, kimler işin içinde, mali portre nedir, gibi.
Bağdat hükümetinden para alamayan Bölgesel Kürt Yönetimi’nin mali sıkıntı içinde olduğunu biliyoruz. Gerçi Bölgesel Kürt Yönetimi, kurduğu ekonomik düzenle son on yılda yirmiden fazla dolar milyarderi yetiştirdi. Ama şimdilerde merak edilen şu: Satılan petrolün gelirleriyle yeni dolar milyarderleri mi yetişecek, yoksa gittikçe bozulan ekonomik ve siyasi ortam mı düzeltilecek”. Göreceğiz.
Bu köşe yazısı 15.07.2014 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024