TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
13 Mayıs 2014’te Manisa Soma’da kömür madenindeki facia ile ilgili haberi üzüntüyle öğrendik. Ben bu yazıyı yazarken henüz bu facianın bilançosu ortaya çıkmamıştı. Haberleri izlerken, okurken aklımda hep “İş kazası değil. İş cinayeti.” sözü vardı. Soma’daki “kaza”nın nasıl gerçekleştiği ile ilgili detaylı bir bilgiye sahip değiliz. Bu sebeple bu konuda (şimdilik) yorum yapmayacağım. Bu yazıda iş kazası dediğimiz şeylerin neden iş cinayeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini tartışacağım.
Aşağıdaki görsel, İstanbul’da bir binanın dış cephe boyasını yapan işçileri gösteriyor. Gördüğünüz gibi işçiler binanın dördüncü katında hiçbir güvenlik önlemi olmadan boya yapıyorlar.
İşçilerin üzerinde çalıştığı iskeleye şöyle bir bakarsanız, derme çatma bir iskele olduğunu göreceksiniz. Şaşırmadığınızı biliyorum, çünkü muhtemelen sizin binanız boyanırken de işçiler böyle derme çatma bir iskelede çalışıyordu. Gelin o derme çatma iskele nasıl ayakta duruyor ona bir bakalım. Aşağıda fotoğrafı var. Dikkatlice bakın.
Dördüncü kattaki (hiçbir güvenlik önlemi olmayan) işçileri taşıyan iskele işte bu şekilde ayakta duruyor. İki üç taş üst üste konmuş ve sözüm ona iskelenin dengede durması sağlanmış. Bakıyoruz, tüm ayaklar taşlar üzerinde duruyor. Bu iş için tasarlanmış, sağlam taşlar değil, çevreden toplanan taşlar! Bu taşlar kaç kilo ağırlık taşır? Yük binince parçalanır mı? Bu sorular hiç sorulmamış… Biliyorum buna da şaşırmadınız. Çünkü muhtemelen siz de bu taşları gördünüz. Ülkemizde inşaat iskelelerinin nasıl ayakta durduğunu biliyorsunuz!
Şimdi konuya gelelim. SGK verilerine göre 2012 yılında inşaat faaliyetlerinde (bina İnşaatı + özel İnşaat + bina dışı inşaat) 9 209 iş kazası olmuş. Yani ülkemizde en çok “iş kazası” inşaatlarda oluyor. İkinci sırayı da tahmin etmişsinizdir. 2012 yılında kömür ve linyit çıkarılırken gerçekleşen “kaza” sayısı 8 828. Yanlış okumuyorsunuz. 9 bin 209 inşaat “kazası” ve 8 bin 828 madencilik “kazası” gerçekleşmiş.
Peki iş “kazası” sonucu gerçekleşen ölümlerde durum ne? 2012 SGK verilerine göre birinci sıra yine inşaat faaliyetlerinde. Bir yılda 256 işçi inşaatlarda hayatını kaybetmiş. Kömür ve linyit çıkarılması bu sefer yedinci sırada. Aşağıdaki tablo verileri özetliyor.
Faaliyet alanı |
İş kazası sonucu ölüm |
|
Bina İnşaatı + Bina Dışı İnşaat + Özel İnşaat |
256 |
|
Bilinmeyen |
83 |
|
Kara Taşıma.Ve Boru Hattı Taşıma. |
73 |
|
Fabrik.Metal Ürün.(Mak.Tec.Har) |
25 |
|
Toptan Tic.(Mot.Taşıt.Onar.Hariç) |
23 |
|
Metalik Olmayan Ürünler İma. |
22 |
|
Kömür Ve Linyit Çıkartılması |
20 |
Şaşırdık mı? Hayır. İş güvenliği ile ilgili hiçbir önlem almadan kurulan bu iskelelerde veya benzeri inşaatlarda kaza olması “normal”. Güvenlik önlemi almazsanız “kaza” olur. İşçiler ölür. Nokta.
Şimdi neden iş kazalarının çoğuna iş cinayetleri dememiz gerektiğini yavaş yavaş anlıyoruz. İş kazalarının çoğunu öngörülebilir ve önlenebilir kazalar oluşturuyor. Hatta 2012 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in açıklamasını dikkate alırsak, kazaların %98’inin öngörülebilir ve önlenebilir kazalardan oluştuğunu bile söyleyebiliriz. Ne demişti Çelik? “İş kazalarının yüzde 98'i, meslek hastalıklarının yüzde 100'ü önlenebilir” (Milliyet, 24 Nisan 2012).
Bütün güvenlik önlemleri alınmasına rağmen kazalar gerçekleşebilir. Bunlar kelimenin gerçek anlamıyla kazadır. Ancak öngörülebilir ve önlenebilir kazalara “iş kazası” demenin sakıncaları var. Çünkü, “kaza” ifadesi ortada bir sorumlunun olmadığı izlenimini yaratıyor. Ama öngörülebilir ve önlenebilir kazaların hepsinde bir sorumlu vardır. Mesela, fotoğraftaki iskelede çalışacak işçilere gerekli güvenlik donanımını sağlamayan işveren ve işverenin iş güvenliğini sağlaması için gerekli önlemleri almayan kamu yetkilileri, bu iskelede gerçekleşecek kazalardan sorumludur. İşverenlerin ve kamu otoritelerinin gerekli önlemleri aldığı durumlarda, güvenlik talimatlarına uymayan işçiler de sorumludur. Ancak, ülkemizdeki genel durum, yukarıdaki fotoğrafların da açıkça gösterdiği gibi, işverenlerin gerekli önlemleri almak için yeterli çabayı harcamadığını göstermektedir.
Peki, işverenlerin güvenlik önlemlerini almadığı durumlarda gerçekleşen ölümlü kazalara iş cinayeti demek neden uygundur? Çünkü iş cinayeti demek, öngörülebilir ve önlenebilir kazayı öngördüğü halde önlemek için hiçbir şey yapmayanın ölümden sorumlu olduğunu bize hatırlatır. Ülkemizde iş kazalarıyla ilgili yaptırımların zayıf olduğu, hukuki süreçlerin uzun sürdüğü ve çoğu zaman sonuçsuz kaldığı düşünülürse, ağır ihmallerin olduğu durumlarda gerçekleşen ölümlü “iş kazalarına”, iş cinayeti demeye başlamamızın zamanı gelmiştir. Ancak sadece bizim bunu dememiz yetmez. Yasaların ve mahkemelerin de bu türden iş kazalarına iş cinayeti muamelesi yapması gerekir. ABD’de mahkemelerin, ağır ihmallerin olduğu iş kazalarında işverenlere cinayet davası açmaları ve işverenlere iş kazaları nedeniyle cinayetten ceza vermesi boşuna değildir.[1]
Gerekli yasal düzenlemeler yapılmadığı ve kamu yetkilileri, güvenlik önlemlerindeki eksikliklerden ve bu eksiklikler sonucunda ortaya çıkan kaza ve ölümlerden işverenleri sorumlu tutmadığı sürece iş cinayetleri sürecektir. Umarım Soma’daki facia bizlere ders olur ve bir daha böyle acı olaylarla karşılaşmamamız için gerekli düzenlemeler ve denetimler yapılır.[2]
Soma’dan daha fazla üzücü haber gelmemesi ve sorumluların cezalandırılması dileğiyle…
Notlar:
[1] Rosner, David (2000) “When does a worker's death become murder?”, American Journal of Public Health, 90 (4): 535-540. doi: 10.2105/AJPH.90.4.535
[2] İş kazaları hakkında daha detaylı bir çalışma okumak isterseniz, şuna bakabilirsiniz: Aydınonat, N. E. (2012) “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı – İş Kazalarıyla ilgili Değerlendirme ve Öneriler”, TEPAV Değerlendirme Notu, N201229 (PDF)
N. Emrah Aydınonat