TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Uludağ Ekonomi Zirvesi perşembe günü (20.03.14) başladı. Kozmik bir tesadüf eseri Twitter'a erişim de perşembe gecesi engellendi. Gelin, Twitter yasağının ekonomi açısından neden önemli olduğuna bir bakalım.
Şiş gözlerle ekonomi tartışmak
Cuma sabahı Ayşegül Akyarlı'nın Uludağ’dan gönderdiği tweet her şeyi özetiyordu: “Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde herkesin gözleri şiş.. Uykusuzluğun nedeni de dün gece kapatılan Twitter kararı…”
Sadece Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde değil, hemen her yerde herkesin gözü şişti.
DNS ayarları yapılıyor, VPN yazılımları ve uygulamaları indiriliyor, gençler yaşlılara Twitter'a erişim konusunda yardım ediyor ve dünya basınında olayın yankıları izleniyordu. Belki Cumhurbaşkanı bir tweet atar diye kendine kahve yapanlar, sokağa çıkıp DNS ayarlarını duvarlara yazanlar ve tabii ki bizim @jack'e dert yananlar, hep beraber geceyi Twitter başında geçiriyordu. Evet, sabah hepimizin gözleri şişti.
Meşru görülmeyen bir yasak!
Yasaklanmasına rağmen Twitter, Türkiye'deki en yoğun gecelerinden birini yaşadı. Atılan tweet sayısı yüzde 30 arttı. Bir günde atılan tweet sayısı 7,5 milyona ulaştı. “Yasak başladığı saatlerde dakikada ortalama 17 bin tweet atılırken, #TwitterisblockedinTurkey etiketiyle atılan tweetlerin sayısı 620 bine yaklaştı” (Radikal, 22.03.14).
Türkiye’deki Twitter kullanıcıları, yasağın meşru olduğunu düşünmediği için, yasağı delmek için alternatif yollar kullanmayı birkaç dakika içinde öğrendi, öğrendiklerini paylaştı ve Twitter’a girdi. Melih Gökçek ve Bülent Arınç’ın yasak sonrası Twitter’a girmesi de meşruiyet algısını alaşağı etti. Daha da ilginci, yasaktan birkaç saat sonra, yasağını delip Twitter’ı kullanarak yasağın neden gerekli olduğunu anlatanlar ortaya çıktı!
Yasağın tek olumlu yanı, bilişim teknolojileri okur-yazarlığımıza yaptığı katkı oldu: Artık Türkiye, gelecek günlerde yasaklanacak sitelere sorunsuz bir şekilde girebilecek bilgiye sahip.
İş Adamları Yasağı Deliyor
Belediye otobüsünde Twitter'a giremeyen amcaya yardım eden gençler, okula vardıklarında, arkadaşlarıyla en iyi VPN uygulaması hakkında tartışırken, durumun Ekonomi Zirvesi'nde çok farklı olmayacağı açıktı.
Cuma sabahı, katılımcılar, yardımlaşarak Twitter yasağını delmenin yollarını arıyordu. Wall Street Journal'ın haberine göre* bir iş adamı, "Babacan konuşurken ben telefonuma Hotspot (Twitter'a girmeyi sağlayan bir uygulama) indirmeye çalışıyordum" demişti. Bir bürokrat ise programı kendi indiremeyince gazetecilerden yardım istemişti. Anlaşılan o ki Twitter'e erişimin engellenmesi nedeniyle, Babacan'ın konuşması bazı iş adamlarının ilgisini pek çekmemişti.
Ama asıl sorun tabii ki bu iş adamlarının o an için Twitter'a giremeyecek olması değildi. Asıl sorun, iletişim özgürlüğünün engellendiği bir ülkede iş yapılıp yapılamayacağı idi. Yabancı yatırımcıların böyle bir ülkeye gelip gelmeyeceği idi. Asıl sorun, bütün dünyanın bilgi paylaştığı bir sosyal ağın yasaklandığı bir ülkenin ekonomisi hakkında söylenecek hemen her şeyin anlamsız hale gelmesiydi.
Babacan’ın söyleyecekleri neden önemini kaybetmişti?
İktisat derslerinde piyasaların işleyişini anlatırken önemli varsayımlar yaparız. Bu varsayımların çoğunu tek tek, açık açık sıralarız. Bazılarını ise fazla tartışmayız. Tartışmadan kabul ettiğimiz şeylerden biri, piyasada hukukun üstünlüğünün olduğudur. Bir diğeri, rekabet kadar işbirliği ve güvenin de piyasaya hâkim olduğudur. Bir başkası ise, insanların özgürce karar alabildikleri ve karar almaları için gerekli olan malumata özgürce ulaşabildikleridir.
Örneğin, piyasaların, orman kanunlarının işlediği, güçlü olanın diğerinin kafasına vurup ekmeğini alabildiği bir yerde olmadığını varsayarız. Ya da, ticari anlaşmazlıkların hukuk sistemi içinde anlamlı sürelerde çözüldüğünü, davaların 10 yıllarca sürmediğini, suçluların davalar uzadığı için serbest dolaşmadığını varsayarız. İş adamlarının ve tüketicilerin mülkiyet haklarının korunduğunu, dünyada ve ülkelerinde olup bitenden haberdar olduklarını da varsayarız. Bu varsayımların geçerli olmadığı yerlerde piyasalar bizim ders kitaplarında anlatıldığı şekilde işlemez.
Aslında durumu şöyle özetleyebiliriz, ekonomi yönetiminde olanların işlerini anlamlı bir biçimde yapabilmek için bel bağladığı neredeyse tüm iktisat modelleri arka planda bu varsayımları yapar. Dolayısıyla, iktisadi büyüme, makroekonomik istikrar veya düşük enflasyon hedeflerken bel bağladığımız iktisat teorisi, arka planda işleyen ve öngörülebilir bir kurumsal yapı varsayar.
Bu kurumsal yapı, Ali Babacan’ın çok sevdiği “kurallı piyasa ekonomisi”ndeki kuralları oluşturur. Ülke ve ekonomi yönetiminin koyduğu kuralların ekonomiye katkı yapabilmesi için yapılan düzenlemelerin iktisadi aktörlerce meşru ve mantıklı düzenlemeler olarak algılanması gerekir. Twitter yasağı gibi, meşru görmediği için kimsenin uymadığı düzenlemeler, kural koyucuya güveni sarsar, yapılan ve yapılacak düzenlemeleri anlamsızlaştırır.
Twitter'ın yasaklandığı, ‘tape'lerin havada uçuştuğu, davaların yıllarca sürdüğü, katillerin serbest kaldığı, kamu çalışanlarının ikide bir görevden alındığı bir ülkede piyasalar standart iktisat teorisinde anlatıldığı gibi işlemez. İnsanlar önlerini görebilmek için sürekli gündemi takip eder, işlerini erteler, yatırım yaparken risk almaktan kaçınır, uzun dönemli projeler yerine kısa dönemli projelere odaklanırlar. Güven ortamı diye bir şey olmadığı için ticari ilişkiler bozulur. Ülkedeki toz bulutu nedeniyle önünü göremeyen yabancı yatırımcılar böyle bir ülkeye gelmek istemez, gelseler de kısa dönemli kâr olanaklarını değerlendirmek için gelirler. Böyle bir ortamda, faiz, kur, cari açık falan gibi ifadeler bir taraftan gereğinden fazla önem kazanırken, diğer taraftan da anlamsızlaşır. Çünkü herkes, geleceğin planını yapmakla değil, yarını nasıl kurtaracağını düşünmekle meşguldür.
Bütün bunları düşünürseniz, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde Ali Babacan'ın dinlemek yerine VPN uygulaması yüklemeye çalışan iş adamını daha iyi anlarsınız. Twitter'ın erişime engellenmesi, Babacan'ın konuşmasından daha önemlidir, çünkü Babacan'ın konuşmasında örtük olarak varsaydığı hiç bir şeyin geçerli olmadığını gösterir. Dolayısıyla, ekonomi yönetiminin şöyle yapacağız, böyle yapacağız demesi de anlamını yitirir.
Babacan’ın Konuşması
Ali Babacan konuşmasında neleri vurguladı diye baktığımızda, özellikle hukukun üstünlüğünü vurguladığını görüyoruz. Bakın ne demiş:
“Siyasi istikrar ve güven ekonomimiz açısından olmaz olmaz iki konudur. […] Devlet mekanizmasının sıhhatli çalışması, en önemlisi hukukun gerçekten uygulanıyor olması bizim olmazsa olmazlarımızdır. Bu sebepledir ki AB süreci bizim için çok önemli bir süreçtir. Demokrasimizin yüksek standartlara ulaşması, temel hak ve özgürlüklerde birinci sınıf olmamız AB süreci için önemlidir. Üye olalım veya olmayalım o hedefin orada durması bizim için önemlidir. […] Türkiye’nin ileri bir ekonomi olması için hukukun üstünlüğüne herkesi riayet etmesi lazım. […] Evrensel hukuk normlarını kendimize referans alıyoruz. […] Kuralların çalışıyor olması lazım. Hukuk devleti olmadıktan sonra 1. Sınıf demokrasi olamazsınız. Sağlam bir hukuk ve yargı sistemi olacak. Aksi halde hukuk yoksa siyaset kaosa dönüşebilir. […] Yargı sisteminin hızlı güvenli, bağımsız tarafsız çalışmasına gayret gösteriyoruz. […] Bütün bunlar ekonomimiz için olmazsa olmaz konulardır. Biz hep kurallı piyasa ekonomisi diyoruz.” (İHA, 21.03.14)
Lafa değil icraata bakılır!
Babacan’ın hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin ekonomi için önemli olduğunu söylemesi oldukça değerlidir. Ancak, ekonomi yönetimindekiler aynı şeyleri hemen her konuşmada söylüyorlar. Bu konularda gerekli adımların atıldığını söylemek ise henüz mümkün değil. Twitter’ın yasaklanması bu adımların atılmadığının açık göstergesidir. Bu adımlar atılmadığı için de “hukukun üstünlüğü ve özgürlükler önemlidir” gibi sözler anlamsızlaşıyor.
Ekonomi Zirvesi'ne gidenler haklı olarak lafa değil icraata bakarlar. İcraat yoksa da VPN uygulaması yükleyip Twitter'dan Türkiye'nin geleceğinin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışırlar.
İşte Twitter'ın kapanması bu sebeplerle önemlidir. Babacan'ın konuşması Twitter yasaklanınca önemini yitirmiştir.
*N. Emrah Aydınonat, Dr
Yazarın diğer günlük yazıları için tıklayınız.