TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye’nin dönüşümü artık bir başarı hikayesi değildir. 1980’lerde Türkiye’nin toplam 3 milyar dolarlık ihracatının yüzde 90’ını tarım ürünleri oluşturuyordu. 2012’de ihracat 150 milyar dolara, sanayinin ihracat içerisindeki payı da yüzde 90’a yükseldi. Yani, 1980’lerden bugüne Türkiye düşük teknolojili üretimden orta teknolojili üretime geçmeyi başardı. Ancak bugün Türkiye orta teknolojide takılıp kalmış gibi görünmektedir. Yüksek teknolojili üretime geçişe dair herhangi bir emare yoktur. Bugün Türkiye’nin elektronik sektörü devi yenilik temelli büyüme yerine inşaat sektörünü tercih ediyor. Türkiye artık böyle bir ülkedir. Çünkü inşaattan para kazanmak çok daha kolaydır. Peki, Türkiye’de temel bir yanlışlık mı vardır? Galiba öyledir.
Öyleyse yanlış nerededir? Ya şirketlerimiz bir yerde yanlış yapıyor, ya da iş yapma ortamında yanlış bir şeyler var. İş yapma ekosisteminde garip bir şeyler oluyor. Şu anda Türkiye’de 53 tane teknopark var. Hükümet teknoparklarda faaliyet gösteren şirketlere son derece cömert davranıyor; yaklaşık 20 yıllık bir dönem için tüm kurumlar ve gelir vergilerinden feragat ediyor. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak teknoparkların kaç tane patent ürettiğine bakıldığında iş değişiyor. 2001’den bu yana Türkiye’den teknopark başına sadece 8 patent çıkmış. Şaka gibi, değil mi? Türkiye’nin ileri teknoloji geliştirme konusundaki sorunu mutattır.
Ben burada iki eğilim görüyorum. Birincisi, göreli fiyatlarda bir sorun vardır. İstanbul’un merkezinde veya Ankara’da bir alışveriş merkezi yahut iş kulesi inşa ederek kısa yoldan zengin olmak mümkündür. Özellikle imar düzenlemelerini değiştirebilecek tanıdıklarınız varsa, para kazanmanın en garanti yolu budur. Sonra başınıza talih kuşu konmuş gibi olur. İleri teknoloji için araştırma ve geliştirme yatırımı böyle eşsiz bir fırsatla nasıl rekabet edebilir?
İkincisi, yeni girişimcilere doğrudan nakit fon dağıtılmaktadır, ancak doğru kurumsal yapı mevcut değildir. Ortam fon dağıtmaya uygundur ama hakiki bir kalkınma sürecine uygun değildir. Diyelim ki alanında en iyisi olan ve şahane bir iş fikri olan birini buldunuz. Fakat ufak bir ayrıntı var, kendisi Türkiye vatandaşı değil. 4817 sayılı Yabancıların Çalıştırılması Hakkında Kanun’a göre, bir yabancıya karşı beş adet Türk’ü çalıştırıyor olmanız gerekiyor. Başlangıç seviyesindeki bir işletme için bu pek mümkün değil. Ve bu, problemlerle dolu kurumsal altyapımız içerisinde sadece ufak bir detay.
Türkiye’nin ileri teknoloji üreten girişimciler için elverişli bir ortam yaratacak politikalara ihtiyacı vardır. Sibirya kurtları, timsahlar ve zebralar gibi girişimciler de ayakta kalmak için uygun ortama gerek duyar. Girişimciliğe elverişli ortam yaratmak şimdilerde Ankara bürokrasisinin en gözde sohbet konularındandır. Ancak görünüşe bakılırsa henüz alacak çok yol var.
Bu köşe yazısı 28.09.2013 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
02/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
30/04/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
25/04/2025