TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçen hafta Transatlantik Eğilimler araştırmasının 2013 sonuçları açıklandı. Tanıtım toplantısı için hazırlanan Türkçe metni okuyordum. Araştırmaya katılan Türklerin yüzde 38’i Türkiye’nin uluslararası konularda yalnız hareket etmesi gerektiğini düşünüyor. German Marshall Fonu’nun hazırladığı metinde bu durum Türk hükümetinin dış politika pozisyonuna desteğin bir göstergesi olarak ele alınmış. Ben böyle düşünmüyorum. Bence bu sonuç doğrudan güncel gelişmelerle ilgili değil; daha ziyade geçmişimizden gelen bir eğilimin devamı. “Türkün Türkten başka dostu yoktur” şiarının yaygın olduğu dönemden kalma bir alışkanlığın yansıması… Bu şiar, ta geçtiğimiz yüzyılın başında parçalanmış bir imparatorluğun anılarıyla ortaya atılmıştı. Gelin görün ki eski alışkanlıklar kolay kolay terk edilmiyor. Bana Türkiye hala yabancı düşmanı gibi geliyor. Müsaadenizle neden böyle düşündüğümü anlatayım.
Türkiye’den çalışmaya katılanların yüzde 38’inin uluslararası konularda yalnız hareket edilmesi gerektiğini düşünmesi bana makul geliyor. 2010 yılında yapılan çalışmada da benzer bir soru sorulmuştu. O zaman aynı cevabı verenlerin oranı yüzde 34’tü. Ama 2010 bugün gibi değildi. Türkiye’nin komşularla sıfır sorun politikası hala yerli yerindeydi. Suriye’deki iç savaş, Mısır ve Tunus’ta demokratikleşmeye doğru dönüşüm süreci daha başlamamıştı.
O zamanlar Türkiye’nin batıyla da bugünkü kadar sorunu yoktu. Arap dönüşümleri şimdiki gibi yılan hikayesine dönmemişti. Buna rağmen, Türkiye’nin uluslararası konularda daha bağımsız olması gerektiğini düşünenlerin oranı 2010’dan ve 2013’e çok değişmedi. 2010’da, katılımcıların yaklaşık yüzde 21’i Türkiye’nin Orta Doğu ülkeleri ile daha fazla işbirliği yapması gerektiğini düşünüyordu. Bugün, bu oran yüzde 8’e düştü. 2010 yılında hükümet politikalarına destek daha fazlaydı. Bunlara bakınca, bugün gördüğümüz geçen yüzyıldan kalma yabancı düşmanlığının açık bir örneği gibi geliyor.
Ancak şaşırtıcı bir nokta var. Türkiye’de ihracat yapan 48.310 şirket var ve bunlardan her biri bir yılda ortalama dört farklı ürün ihraç ediyor. Ama yabancı düşmanlığı sürüyor. 19’uncu yüzyılın başından kalma yaklaşımla birlikte dışarıdan gelen her şeye karşı duyduğumuz korku ve “biz bize yeteriz” mantığı hala geçerliliğini sürdürüyor. Memleketimizdeki her yabancının casus olduğuna inanıyoruz. Her dört imalatçı şirketten üçünün ürünlerini dünyaya sattığı, yıllık ihracat geliri 152 milyar dolar olan bir ülkede 19’uncu yüzyıl zihniyetiyle yaşıyoruz.
Bu köşe yazısı 21.09.2013 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
02/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
30/04/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
25/04/2025