TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
6 Mayıs Pazar günü Yunanistan ve Sırbistan’da gerçekleşen seçimler dünya gündeminin önemli konuları arasında yer aldı. Her iki ülkedeki liderler seçim kampanyalarında, ekonomik durumun iyileştirilmesi yönünde vaatlerde bulundu. Sırbistan’daki seçim sonuçları mevcut siyasi tabloda büyük değişiklik yaratmadıysa da, Yunanistan seçimlerden sonra daha derin bir siyasi kriz içine kaymış oldu.
Yunanistan’da geçmiş yıllarda gerçekleşen seçimlerde rekabet geleneksel olarak PASOK ile Yeni Demokrasi arasında yaşanıyordu. Dahası, bu iki siyasi parti oyların en büyük kısmını kazanıyordu. Ne var ki 6 Mayıs seçimiyle birlikte PASOK ile Yeni Demokrasi’nin Yunanistan’daki siyasi tekeli kırılmış oldu. Bu iki parti toplam oyların sadece 32’sini alarak, büyük bir oy kaybına uğradı. PASOK ile Yeni Demokrasi’nin böyle bir duruma düşmesine neden olan, Yunanistan ekonomisine ilişkin destekledikleri sıkı ekonomik tedbirlerdir. Hatırlatmak gerekirse, Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’nin oluşturduğu Troyka, Yunanistan’a verilen mali yardımlar karşılığında, Atina’yı oldukça sıkı ekonomik tedbirler almaya zorladı. Bunun Yunan halkına faturasının ne kadar ağır olduğunu gösteren olgu, kemer sıkma önlemleri yüzünden hanehalkının ortalama gelirinin neredeyse yüzde 50 oranında gerilemiş olmasıdır. İşte bu nedenle Yunanlar, ülkelerine dayatılan sıkı tedbirler karşısında kendilerini kurban olarak görerek, son seçimde oylarını aşırı solcular ve aşırı sağcılardan yana kullandılar. Çünkü hem aşırı solcular, hem de aşırı sağcılar, Atina’ya kabul ettirilen ekonomik tedbirlere kararlı bir şekilde karşı çıkıyor.
PASOK ve Yeni Demokrasi’nin bir araya gelmesi kolay olmadığı gibi, kendi aralarında bir koalisyon anlaşmasına varsalar bile mecliste gerekli çoğunluğu sağlayamazlar. Diğer taraftan sol duruşlu partilerin de kendi aralarında yeterince işbirliğinde olmadıkları gerçeğinden hareketle, Yunanistan’da seçimlerin tekrarlanma ihtimalinin ciddi olduğu sonucuna varılabilir. Seçimlerin tekrarlanması ise Yunanistan’da aşırı sağın yükselişinin korkutucu boyutta olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu durum, önümüzdeki dönemde Yunanistan’daki göçmen işçileri ve kısmen azınlıkları daha zor günlerin beklediğine işaret ediyor. Diğer taraftan mevcut veya benzer bir meclis yapısıyla, Yunanistan’ın açık sorunu bulunduğu Türkiye ve Makedonya gibi ülkelere karşı pek yapıcı davranması da beklenemez. Elbette, Yunanistan’daki ekonomik ve siyasi krizin bundan sonra da Avro Sahası’na ve dünya mali piyasalarına olumsuz yansımaları olabilecektir.
Sırbistan seçimlerine gelince, 6 Mayıs genel seçimleri bu ülkede bir siyasi depreme neden olmadı. Ekonomik iyileşmenin sağlanamamış olması yüzünden Sırbistan’da da halkta memnuniyetsizlik yüksekti. Ancak galiba Sırbistan hükümeti, ekonomik başarısızlıkların kendilerinden değil, dünyadaki gelişmelerden kaynaklandığı noktasında halkı ikna etmeyi başardı. Bu nedenle Yunanistan’ın aksine, Sırbistan’da halk iktidarı cezalandırma yoluna gitmedi. Seçim sonuçları, Boris Tadiç’in ikinci turda yeniden cumhurbaşkanı olarak seçilme ihtimalinin yüksek olduğuna, bir önceki hükümetin ise biraz farklılaştırılmış bir koalisyonla yeniden işbaşına gelebilme olasılığının yüksek olduğuna işaret ediyor. Gerçi mevcut koşullarda Sırbistan Sosyalist Partisi etrafındaki koalisyon yeni hükümetin kurulmasında kilit rol oynayacaktır. Sırbistan’ın savaştan savaşa sürüklendiği 1990’lı yıllarda Sırbistan’ın mutlak hakimi olan Sırbistan Sosyalist Partisi son yıllarda, Avrupa yanlısı siyasi güçleri desteklemek suretiyle geçmişteki kirli sicilini temizlemeye çalışıyor. Aşırı milliyetçi Sırp Radikal Partisi’nden türeyen Sırp İlerleme Partisi de bir Avrupa gündemi benimseyerek, geçmişe ait kirli sicilini temizlemeyi niyet ettiğini belli ediyor. Bu yöndeki gelişmeler ise sadece Sırbistan’ın kendisi açısından değil, bölgesel istikrar bakımından da önem arz ediyor. Aşırı milliyetçi duruş sürdürmeye devam eden Sırp siyasi partilerin, Yunanistan’ın aksine, Sırbistan meclisine giremediklerinin altı çizilmelidir.
Netice olarak, Yunanistan’daki seçimler Brüksel’in endişeyle karşıladığı çok farklı bir siyasi tabloyu ortaya çıkardı. Seçim sonrası Sırbistan ise, seçim öncesinden çok farklı değil. Ayrıca iktidara hangi koalisyon gelirse gelsin, Sırbistan’da Brüksel’e karşı bir Avrupa gündemi devam edecek gibi görünüyor.
* Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/105/Erhan+Turbedar_+Dr.
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
18/12/2024
Güven Sak, Dr.
17/12/2024