TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Herkes iktisatçıları sevmemeye devam ediyor. Kabul edin kimse daha buradan nasıl çıkacağımızı bilmiyor. Bize bunu bir türlü söyleyemeyen iktisatçıları elbette sevmiyoruz. Ama bugünlerde havada yaygın bir umut kokusu var. Bakın bunu sağlam bir biçimde değerlendirmekte fayda var. 2010 yılına bakıp daha umutlu olunca ne demek isteniyor? Geçenlerde Reuters ekranına IMF'nin G-8 toplantısında açıklayacağı yeni 2010 büyüme tahmini düştü. Buna göre dünya milli geliri 2010 yılında yüzde 2,4 artacaktı. Gelin bugün bu rakamın ne anlama geldiğine bir bakalım ve 2010 yılı ile ilgili bir değerlendirme daha yapalım.
IMF'nin bu yeni, henüz resmi olmayan, 2010 yılı büyüme öngörüsü aslında IMF'nin 2010 yılı ile ilgili olarak açıkladığı ilk büyüme tahmini değil. Bundan evvel tam dört kez büyüme tahmini açıkladı IMF, hem 2009 yılı hem de 2010 yılı için. İlk tahmin Nisan 2008'de açıklandı. Sonra Ekim 2008 ve Ocak 2009'da tahminler revize edildi. En son Nisan 2009'da bir büyüme tahmini revizyonu daha yapıldı. Dolayısıyla Haziran 2009'daki bu büyüme öngörüsü beşinci revize 2010 yılı tahmini oluyor. Bütün bu tahminler tabloda yer alıyor. Şimdi bu tablo bize nasıl bir hikâye anlatıyor? Birincisi, bu tablo bize iktisatçıların bu aralar neden sevilmediğini pek güzel anlatıyor. "Vallahi hiçbir şeyi önceden öngöremiyorlar. Her gün fikir değiştiriyorlar." Doğrudur. IMF olarak, bakınız, dünya ekonomisi için büyüme tahminlerini tam dört kez revize etmişler ve öyle böyle değil her revizyonda rakam hep biraz daha aşağıya gelmiş. Sonunda başlangıç noktasına göre epey aşağıda bir yerde kalacak. Bu rakamlar bu küresel krizin karakterini adım adım öğrenmekte olduğumuzu ama daha tam olarak da öğrenmemiş olduğumuzu pek güzel ortaya koyuyor. Neyle karşı karşıya olduğumuzu aşama aşama öğreniyoruz. "İktisatçılara kızmayalım, onlar daha önce hiç böyle bir dönem görmediler, o nedenle öngörü kapasiteleri örselendi." İktisatçılar nasıl adım adım görerek öğreniyorsa iş âlemi de öyle yapıyor. "Kutsal olan her şeyin dünyevileştiği" bu dönemde, her tür referans noktasının erimesine bakıp, bekleyip görmeyi tercih ediyor. Küçülmenin şiddetini adım adım öğrenenin, toparlanmanın dinamiğini de adım adım kavraması gerekiyor. Buyurun size bir "yavaş toparlanma" çerçevesi. Bu durumda "Bir iki üç daha fazla revizyon" beklemekten başka çare yok. Bu tabloya bakınca göze takılan birinci nokta budur. Şimdi gelelim 2010 yılındaki bu en yeni revizyona, hani şu Reuters'a düşen habere. 2010 yılı büyüme tahmini ilk kez yukarıya doğru revize ediliyor. Şimdiye kadar tahminler hep aşağıya doğru gidiyordu. Demek ki IMF'den bakılınca artık ekonomi daha iyi görünüyor. Bu, hepimiz için iyi bir durum. Yeşil filiz muhabbeti, finansal piyasa aktivistlerinden kaynaklanan tamamıyla içi boş bir geyik değil galiba. Bunu da bir kenara not etmekte fayda var. En azından aklımızda tutmamız gereken nokta şu: 2010 yılı 2009'dan daha iyi olacak. Bu da tablodan görünen ikinci nokta. Ancak 2010 yılı için büyüme tahmini yüzde 1,89'dan yüzde 2,4'e yükseltilmiş. Geçen yılın nisanından bakıldığında, bugünkü tahmin o günkünün neredeyse yarısı oluyor. Bakınız 4.77 neresi, 2.4 neresi, 2010 yılı için bir toparlanma başlangıcı öngörülüyor ama oldukça yavaş bir toparlanma olarak bekleniyor. Dolayısıyla hesapları buna göre yapmaya başlamakta fayda var. Sinyal pozitif ama aynı zamanda oldukça da zayıf. 2011 ise daha radarımızda bulunmuyor. Bu da üçüncü nokta tabloya bakarken akla takılan. Siz bakmayın finansal piyasalarda olup bitenlere. Onlar "olması gereken"in altını çizip duruyor. Orada, özellikle bu günlerde, işlemler, verilere değil, hayal gücüne dayalı olarak yapılıyor. Karakteri bilinmeyen bir krizin önümüze neler getireceğini kestirmeye çalışırken gelin bugün bildiklerimizin altını çizelim: 2010'un 2009'dan daha iyi olmasını beklemek gerekiyor. Bu ilk tespit. 2011'in 2010'a göre nasıl olacağı ise daha meçhul. Bu da tespitlerin ikincisi. Şimdilik bildiğimiz budur. Daha ilerisi Keynezyen anlamıyla belirsizdir. Burnunuzun ucunu bile görebilmeniz mümkün değildir. Peki, bu durum iş âlemi için kötü müdür? Evet. Elbette karar alırken bir engeldir. Ne olur? Likit kalma müşevvikini güçlendirir. "Bekle gör"ü en anlamlı strateji haline getirir. Ne demiştik? Küçülmenin şiddetini adım adım öğrenenin, toparlanmanın dinamiğini de adım adım kavraması gerekiyor.Bu iş dünyası için daha da gerçek: "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş".
Bu yazı 23.06.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024