TEPAV, gerçekçi olmayan bir görünüm taşıyan 2009 yılı makro çerçevesi ile başta yerel yönetimler, KİT, SGK ve döner sermayeli işletmeler olmak üzere kamu kesimi genel dengesi ve merkezi yönetim bütçe rakamlarının revize edilmesi gerektiğini bildirdi.
|
|
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) İstikrar Enstitüsü tarafından hazırlanan Mali İzleme Raporu kapsamında 2008 Yılı Eylül-Ekim ayı Bütçe Sonuçları, 2009 yılı makro çerçevesi ve kamu kesimi genel dengesi ile Merkezi Yönetim bütçe hedefleri birlikte değerlendirilmiştir. Rapor kapsamında ayrıca "Nasıl bir maliye politikası?" sorusu ele alınmış ve gelecek döneme ilişkin temel politika alanları konusunda bazı somut önerilerde bulunulmuştur.
2009 yılı makro mali çerçevenin geçerliliğini yitirmiş bir makro metne dönüşmüş olduğu raporda ifade edildikten sonra başta büyüme olmak üzere; enflasyon, cari işlemler dengesi ve özellikle kamu kesimi dengesi hedef ve öngörülerinin gözden geçirilmesi gerektiği söylenmiştir.
Raporda kamu kesimi genel dengesi açısından yerel yönetimlerin, KİT'lerin ve Sosyal Güvenlik Kurumunun dengelerinin 2009 yılı programı uygulamasında dikkatlice izlenmesi gerektiğinin altı çizildikten sonra kamu kesimi genel dengesine ilişkin şu temel görüşlere yer verilmiştir:
"2008 programında bu iki kurumsal yapının fazla vermesi programlanmış iken, 2009 yılı programında tahmin açığa dönmüştür. 2008 yılı sonunda ise, özellikle yerel yönetimlerden kaynaklı olarak bu tahminin de üzerinde bir açık beklenmektedir. Nitekim, 2007 yılı yerel yönetimler dengesi 2008 programında (Ekim 2007 tarihinde açıklanan) 92 milyon YTL fazla verecek şekilde tahmin edilmişken, 2008 yılında açıklanan 2009 programında ise 2007 tahmini (orijinal programda bütçe fazlası 423 milyon YTL öngörülmüştü) 3,8 milyar YTL açığa revize edilmiştir. Bu gelişme 2008 yılında da devam etmiştir. Yerel yönetimlerin harcamaları bütçe faiz dışı harcamaların çok üzerinde artmaya devam etmektedir.
Muhasebe ve mali raporlama sisteminde uygulama biçiminden kaynaklanan sorunlar, kamu hesaplarının kalitesi konusunda 2005 ve sonrası dönem için bazı tereddütlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu ise, özellikle 2005 sonrası dönemde kamuoyunda ve az sayıda da olsa bazı kuruluşların yaptığı çalışma ve değerlendirmeler kapsamında tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle son iki yıldır TEPAV Mali İzleme Raporları ile bu raporlar içinde yer alan her yılın bütçe değerlendirmesi bölümlerinde bu konuların sürekli altını çizmeye çalışmış bulunuyoruz. Çünkü 1990-1999 döneminin kamu mali politika kararları alma ve uygulama biçimi bize önemli dersler vermiştir." Rapor kapsamında yerel yönetimlerin mali performansındaki sorunlardan bahsedildikten sonra yerel seçimlere girilen ve 2008 yılında 3 milyar YTL'yi aşan bir açık verecek olan yerel yönetimlerin 2009 yılında 594 milyon YTL fazla verilmesine ilişkin hedefin gerçekçi görülmediği söylenmiştir.
Raporda sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası yasasının uygulamaya girmesi ile sağlık harcamalarına ilişkin politikalar ve ekonomik durgunluk riski ile birlikte prim gelirlerindeki olası düşme, sosyal güvenlik kurumunun mali yapısını riski bir noktaya taşımıştır ifadesine yer verilmiştir.
Raporda, 2009 yılı bütçe hedeflerini 2008 yılı gerçekleşme tahmini çerçevesinde kapsamlı bir şekilde ele aldıktan sonra aşağıda yer alan temel tespitte bulunulmuştur:
"Sonuç olarak; genel bir değerlendirme yapacak olursak, 2009 yılı programı makroekonomik varsayımları oldukça iyimser ve bu paralelde de kamu dengesi fazla gerçekçi olmayan bir yapıda kurgulanmış bulunmaktadır. Genel olarak kamu dengesinin hasılat kanadı ekonomik büyüme ve özelleştirme varsayımlarının gerçekleşmemesi olasılığına karşı oldukça kırılgan bir yapı taşımakta, yerel yönetimler ve KİT, SGK ve döner sermaye dengelerinde bu kırılganlık daha da önem kazanmaktadır. 2009 mali yılı Merkezi Yönetim Bütçesine gelince, gelirlerdeki artışa rağmen faiz dışı giderlerin geçmiş dönemlere göre çok daha hızlı arttığı ve toplam vergi gelirlerinin toplam faiz dışı giderlerin altına düştüğü bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Vergi gelirlerindeki hedefler, hem ekonomik ve mali yapıdaki gelişmeler hem de vergi esnekliğinde kendisini gösterdiği gibi çok iddialı öngörülmeleri nedenleri ile, reel beklentilerin altında kalma riskini taşımaktadır. Buna karşılık, harcama kanadında artış sinyalleri daha kuvvetli gelmekte ve yılsonu bütçesinin bu koşullar altında beklenenden daha fazla açık vermesi güçlü bir olasılık olarak ortaya çıkmaktadır."
Raporun nasıl bir maliye politikası başlığı altında krizin öncesinde mali genişlemenin OVMÇ ile başladığı belirtilmiş ve krizin etkisi ile tartışılan paketlerin etkisi eklendiğinde harcama genişlemesinin düşünülünden çok daha yüksek olacağı tahminin de bulunulmuştur. Rapor bu kapsamda aşağıdaki temel tespitlerde bulunmuştur:
"Gerçekten de işaretleri her geçen gün belirginleşen ekonomik durgunluğa karşı bütçede kontrollü bir biçimde harcama genişlemesine gidilmesi gerektiği makul bir seçenek olarak önümüzde durmaktadır. Ancak bunun, değişik paketler olarak ortaya konan istekleri karşılama konusunda son derece seçici olması ve "ipin ucunun kaçırılmaması" gerekmektedir. Dolayısı ile bütçede zaten beklenenden büyük olması tahmin edilen bir açığın harcama kompozisyonunun kontrollü bir biçimde değiştirilmesi esas alınmalıdır. Bu anlamda şimdi ortaya çıkan açığın ileride giderilmesini sağlayacak şekilde "telafi edici maliye politikası" temelinde şekillendirilmelidir.
Maliye politikası bu yönde tasarlanırken bu harcama genişlemesi reel kesim ağırlıklı destekleri içermeli (dış borç ödemelerinde kur desteği, KOBİ destekleri) ancak bunların karşılığında özel kesimin hiçbir biçimde işçi çıkarmaması koşulu getirilmelidir. İşsizlik Fonu ancak bu koşul ile ve sınırlı bir biçimde geçici olarak (örneğin bir yıl) bütçe finansmanında kullanılmalıdır.
Özel kesime verilecek her türlü bütçe dışı destek de işçi çıkarılmaması veya çıkarılan işçilerin geri alınması koşulları ile ilişkilendirilmelidir. Bu toplam talep açısından da önemlidir.
IMF ile yapılacak olası bir stand-by düzenlemesi de ancak krizin bu tür sosyal boyutu ile ilgili açılımlar ile birlikte müzakere edilmeli ve gelecek IMF desteğinin bir bölümü bu tür bütçe desteklerinin finansmanında kullanılmalıdır. Oysa ki: 2009 bütçesinde yapılan son dakika kesintileri IMF ile sürdürülen görüşmelerin maliye politikası açısından klasik formatına ötesine geçemediği izlenimini doğurmaktadır."