TEPAV, İşsizlik Sigortası Fonu ve Özelleştirme Fonu gelirlerinden bütçeye aktarılan kaynaklarla 7 milyar YTL açık veren bütçenin fazla verir hale getirildiğini açıkladı.
ANKARA- TEPAV, bütçenin Ağustos sonu itibariyle Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı gibi 4,6 milyar YTL fazla değil, 7,4 milyar YTL açık verdiğini bildirdi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) İstikrar Enstitüsü tarafından hazırlanan Mali İzleme Raporu -2008 Yılı Ağustos Ayı Bütçe Sonuçları açıklandı. Rapor'da ayrıca "Orta Vadeli Program (OVP) ve Orta Vadeli Mali Plan (OVMP) ile İlgili Bazı Saptamalar" başlıklı bir bölüme de yer verildi. Geçtiğimiz aylarda açıklanan bütçe rakamlarını tartışılır kılabilecek olan iki önemli gelişme yaşandığına dikkat çekilen Rapor'da, bunlardan birincisinin, İşsizlik Sigortası Fonu ve Özelleştirme Fonu gelirlerinden bütçeye aktarılan kaynağın bütçeye gelir yazılması olduğu ifade edildi. Rapor'da konuya şöyle devam edildi:
"İşsizlik Sigortası Fonu'ndan bütçeye aktarılan kaynak Fon'un stok olarak elinde bulunan ve geçmiş dönemlerde kamu kesimi gelirleri içinde gelir olarak gösterilen bir tutarın tekrar gelir olarak gösterilmek suretiyle bütçe gelirleri içinde yer almasıdır. Başka bir ifade ile, aynı kaynak iki defa farklı dönemlerde gelir olarak toplam kamu kesimi gelirleri içinde (önce İşsizlik Fonu, daha sonraki bir dönemde de bütçe geliri olarak) gösterilmektedir. Özelleştirme tahsilatlarından aktarılan kaynak da benzer bir uygulamaya konu edilmiştir. Varlık satımı sureti ile daha önce gelir olarak kamu hesaplarına kaydedilmiş bir kalemin tekrar ve bu sefer bütçe geliri olarak kaydedilmesi söz konusudur.
Hazine nakit dengesi verilerine göre İşsizlik Fonu ve Özelleştirme Fonu'ndan bu şekilde aktarılan ve gelir kaydedilen kaynakların tutarı 8 Milyar YTL civarına ulaşmıştır."
Rapor'da, bütçe rakamlarını tartışmalı kılabilecek gelişmelerin ikincisinin ise Konut Edindirme Yardımları(KEY) ile ilgili olduğu bildirildi. KEY ile ilgili olarak hak sahiplerine Hazine'den T.C. Ziraat Bankası aracılığı ile yaklaşık 2,8 milyar YTL civarında ödeme yapıldığı hatırlatılan Rapor'da, ödemelerin ödeneksiz olarak yapıldığı, böylece bütçe açığının bu miktar kadar az hesaplandığı ifade edildi.
Rapor'da, "Her iki uygulama da öncelikle muhasebe mantığı ve dönemsellik ilkesi açısından yanıltıcı olduğunu düşündüğümüz işlemlerdir. Bunun sonucunda da, Ağustos sonu itibarı ile bütçenin ilan edildiği gibi 4 milyar TL civarında fazla değil en az 7 milyar YTL civarında açıkla kapandığını tahmin etmekteyiz. Doğru analiz yapılması doğru ve analitik veri kullanımını gerektirdiği için, bu tür uygulamalara ve dolayısı ile mali saydamlığın önemine bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz" denildi.
Rapor'da, bütçe açığının bu tanımla geçen yılın aynı döneminde 15,1 milyar YTL olduğu ifade edilerek, açığın bu yıl yüzde 50,8 oranında azaldığı bildirildi.
OVP istikrar programı değil
TEPAV Raporu'nda OVP'nin temelde bir rehber ve önceliklendirme belgesi olma özelliğinin ağır bastığına dikkat çekildi. Son zamanlarda belgenin ekonomik istikrar programı görevini taşıması gerektiği yolunda yorumlara da şahit olunduğuna dikkat çekilen Rapor'da, "Aslında 2005 yılından bu yana dört dönem boyunca pek dikkati çekip tartışılmayan bu belgeye son zamanlarda bu şekilde görev atfetmek kanımızca gerçekçi bir yaklaşım değildir. Bu durumun IMF ile yapılan stand-by düzenlemesinin sona ermesi nedeni OVP'den bir nevi "medet umma" yaklaşımından kaynaklandığını düşünmekteyiz" ifadelerine yer verildi.
Kurallı Maliye Politikası Parlamento tarafından denetlenmeli
TEPAV'ın Raporu'nda OVMP'de sözü edilen kurallı maliye politikasına ilişkin bir değerlendirmeye de yer verildi. Kurallı maliye politikası uygulamalarında "hangi göstergenin mali kural olarak seçileceği" ve "bu göstergeye uyulup uyulmadığının kurumsal olarak kimin tarafından denetleneceği" sorularının önemli olduğu bildirilen Rapor'da, şu görüşlere yer verildi:
"Ülkemiz açısından hangi kuralın daha uygun olacağına gelince, bu konuda yasal olarak hangi kural getirilirse getirilsin harcama yapmayı ve bütçe dengesini bozmayı aklına koyan bir hükümetin bu kuralları delmesinin önünde hiçbir engel tanımayacağının ilk akılda tutulması gereken husus olduğuna dikkat çekilmelidir. Bu durum ülkemizde IMF gözetiminde dahi hükümetlerin kuralları delmeye çalışan girişimleri ile belirginleşmiş bir eğilimdir. Bu husus akılda tutulmak şartı ile; eğer bir mali kural uygulanacak ise, bu açıdan seçilecek en pratik göstergenin harcamalar üzerine tavan konulması kuralı olması gerektiğini düşünmekteyiz. Diğer göstergelerin hem ölçüm hem de kamuoyu tarafından anlaşılabilme sorunlarının daha fazla olacağını değerlendiriyoruz.
Kurallı maliye politikasının kimin tarafından denetlenmesi gerektiği hususuna gelince; Bu denetimin tek merciinin " Parlamento" olması gerektiğini düşünmekteyiz. Hükümetlere harcama yapma ve gelir toplama yetkisi veren parlamentonun bu yetkinin nasıl kullanıldığını da denetlemesi temsili demokrasinin gereğidir. Kuşkusuz yürütme tarafından kuşatılmış bir parlamentonun bunu nasıl yapacağı konusu en yakıcı tartışma konusu olacaktır. Bunu sağlamanın ilk adımı olarak halen TBMM gündeminde bulunan Meclis İçtüzüğünde yapılması öngörülen değişikliklerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır."